Kaybedecek vaktimiz yok

Diyarbakırlı İşadamı Abdulvahit Güvensen, Milat''a konuştu. Çözüm Süreci için kaybedecek vaktin olmadığını ifade eden Güvensen, ''Yüzleşme devam ediyor, acılar diniyor, esnaf gülüyor, yaralar sarılıyor. Şimdi ebedi kardeşlik vakti. Kaybedecek vaktimiz yok'' dedi.

EZGİ ÇELİK / MİLAT

Diyarbakırlı İşadamı Abdulvahit Güvensen, 'Eski Türkiye özlemi içinde tutuşan paralel, yatay, dikey yapılarla mücadeleye katkı vermeliyiz, çözüm sürecine sahip çıkanların safında yer almalıyız' dedi.Milat'ın sorularını cevaplandıran İşadamı Abdulvahit Güvensen, Çözüm Sürecinin bölgeye yansımasını ve önemini anlattı.

Eski Türkiye'ye hayır

-Diyarbakır halkı Çözüm Sürecine nasıl bakıyor?

Çözüm Süreci, Türkiye ve Diyarbakır açısından hayati önem taşıyan bir konudur. Ayrıca bu konuda Diyarbakır simgesel olarak önemlidir. Eskiden taşların molotofların atıldığı Diyarbakır'da şimdi batıdan doğuya uzanan kardeşlik elinin yansımaları çok pozitif yönde yaşanıyor. Sürecin mimarlarına olan sevgi ve verdikleri mücadeleye destek her geçen gün katlanarak devam ediyor. Bölge halkı memnuniyetini ve Ak Parti'ye olan teveccühlerini her seçim döneminde gösterdi. İnsanlar artık ekonomik, sosyal, kültürel anlamda önem taşıyan Çözüm Süreci'nin sonuca ulaştırılarak tarafların uzlaşması konusunda ki desteğinin belirtmesi gerektiği üzerinde duruyor. Ortadoğu, Suriye ve Irak'ta yaşanan durumun Türkiye'ye yansımaları sonucunda da kaygılanarak konunun bir kat daha önem arz ettiğini dile getiriyor. Bölgenin bir parçası olarak kardeşlik ve huzur ortamının Türkiye ve Güneydoğu için çok önemli bir mesele olduğunu söyleyebilirim. Türkiye gündeminin en önemli meselesi olan Çözüm Süreci'nin geçmişte yaşanan bir takım kırılmalar acılar nedeniyle de hayata geçirilmesini istiyorlar. Yüzleşme devam ediyor, acılar diniyor, esnaf gülüyor, yaralar sarılıyor. Şimdi ebedi kardeşlik vakti. Kaybedecek vaktimiz yok. Eski Türkiye özlemi içinde tutuşan paralel, yatay, dikey yapılarla mücadeleye katkı vermeliyiz, çözüm sürecine sahip çıkanların safında yer almalıyız.

Çözüm sürecine hepimizin ihtiyacı var

- 6-8 Ekim Olayları Çözüm Süreci'nde bir kırılma noktası gibi göründü. Bölgeye yansımaları nasıl oldu? Halkın bu olaylar sonrasında sürece daha çok sahip çıktığını söyleyebilir miyiz?

6-8 Ekim olayları bölge halkının yaşadığı sıkıntıları beyaz bir film şeridi gibi gözler önüne getirerek barış sürecinin hayati önem taşıdığını tekrardan gösterdi. Çıkan en önemli ders Çözüm Süreci'nin derhal hayata geçirilmesi, kalıcı barışçıl bir çözümün acilen ortaya konması gerektiği ve kamu düzenini sağlamadan bu meselenin çözülemeyeceği oldu. Çözüm Süreci'ni hayata geçirirken farklı düşünen farklı bakış açısına sahip olan insanların kamu düzeninin heba edilmemesi gerektiği ile ilgili tepkileri oldu. Kamu düzeni sağlanmadan Çözüm Süreci ile ilgili çalışmaların sekteye uğrayacağı ortaya çıktı. Kısacası Türkiye ve Güneydoğu'nun Çözüm Süreci'ne ihtiyacı olduğunu 6-8 Ekim olayları gösterdi. Halkın hükümetin bunu başarabileceğine dair inancı var.

Acı istemiyoruz

-Peki, bu inanca bölge halkı da inanıyor mu?

Elbette. Bu inancın hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Hayatta alışılamayacak tek şey acıdır. Kimse acıya alışamaz. 6-8 Ekim olayları da insanların acıya alışması ile ilgili bir refleks gibi algılandı. Ama bölge halkı biz artık acıya alışmak istemiyoruz acı bizim kaderimiz değil, ölüm bizim kaderimiz değil diyerek tavrını koydu. Çözüm Süreci'nin hayata geçirilmesi için tarafların gerekli hassasiyeti göstermesi ve acele davranması bunlar yapılırken de insanların can mal güvenliği yaşama özgürlüğünün de güvenilir olması gerektiği ortaya çıktı.

Tek tipçilik faşizmdir

-Çözüm sürecinin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çözüm Süreci'nin selameti açısından nelere dikkat edilmeli?

Tek tipçilik faşizmin bir göstergesidir. Geçmişte ülke yönetilirken kendisini tek tipçiliğe alıştıran bunu bir baskı unsuru gibi hegemonya haline getiren zihniyetin ortadan kalkması bölge halkının da tek tipçiliğe karşı olması gerektiğini gösterdi. Çözüm Süreci her kesimin kardeşlik ruhu ile yaşayabileceği, ana dillerinde konuşabileceği ve eğitim görebileceği Türkiye'de ki her vatandaş gibi bu özgürlüklerden yararlanabileceği bir mesele olarak görülüyor. Türkiye'nin herhangi bir yerinde seyahat etme özgürlüğünüz, iş yapma özgürlüğünüz, herhangi bir üniversitesinde çalışmanız, okumanız insani bir haktır. İnsani bir hakkın da kimseyi rahatsız etmeyeceğini düşünüyoruz. Bölge halkı da böyle düşünüyor. Edirne'den Kars'a Ardahan'dan İzmir'e kadar ülke bir bütün olarak herkesin özgür yaşayabileceği kendisini ifade edebileceği ana dilince konuşabileceği bir alan olarak görülmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Bölge deki insanların ana ihtiyacı Çözüm Süreci'dir.

Huzur ekonomiye yansıyor

-Çözüm Süreci'nin getirdiği olumlu hava yatırımlara da katkı sundu mu? Ekonomik yansımaları ne yönde yaşandı?

İnsanlar sabah uyandığında artık tebessüm ile uyanıyor. Çözüm süreci ile başlayan ekonomik yansımalar ile Diyarbakır turizm ile tanıştı. Yıllarca Diyarbakır halkı olarak bu durumdan mustariptik. Diyarbakır Peygamberler şehridir. Dünya'nın ikinci büyük suru, Ulu Cami Diyarbakır'dadır. Batı bölgesinde yaşayan, ülkemizin dışından gelen turistler Hasan Paşa'da kahvaltı yapabilme fırsatını yakaladı. Bu nedenle Diyarbakır'da sanayi, hayvancılık yatırımları ve insanların Diyarbakır'ı tanıması konusunda çok pozitif yansımaları oldu. İnsanların Diyarbakır'a daha huzurlu daha güvenli bakması sağlandı. Ortada ki ön yargıları kaldırmak için Çözüm Süreci önemli bir faktör oldu. Çözüm Süreci ile birlikte yurdumuzun Batı bölgesinde yaşayan kardeşlerimizin Diyarbakır insanına bakışı değişti. En önemlisi de budur.

Bölgeye mutluluk geldi

Ekonomik olarak kaybettiklerinizi toplayabilirsiniz ama insani olarak bakışlarınızı değiştirmeniz çok uzun sürebilir. Diyarbakır, dağlarda insanların özgürce hayvanlarını otlatabildiği, şehir merkezlerinde güvenlik tehdidi olmadan yatırım yapabildiği bir kent haline geldi. Zaten Diyarbakır'a geldiğinizde özellikle yeni yerleşim merkezlerinde ki binaların, kafelerin de insanların gülebildiği eğlenebildiği bir alana dönüştüğünü görebilirsiniz. Bu da zaten Çözüm Süreci'nin getirdiği bir etmendir. İnsanlar ağlaya ağlaya gözlerinde ki yaş kurudu. Bu da insanlara uyku hali getirdi. Biz insanların artık üzülmesini istemiyoruz. Bunu ortak payda da ortak doğrular da buluşma yetisinin olduğuna inanıyoruz. Son iki yılda bu aşamaya geldiğimizi düşünüyorum. Artık yurdumuzun Batı bölgesinde görmeden önyargılı olma olayı yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

İnsanlar özgürlüklerine kavuştu

-Çözüm Süreci'ne Kürtlerin desteği seçimlere de yansıyacak mı?

Kürtlerin artık iki partisi var. Bunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Seçimlerde AK Parti'nin geçmiş başarılarını artırarak devam ettireceğini düşünüyorum. Bölge halkı da böyle düşünüyor. Diyarbakır'da geçmiş sonuçlara baktığımızda BDP'nin AK Parti'nin önünde olduğunu görüyoruz. Biz bu seçimde Çözüm Süreci ile birlikte bölge halkına gösterdiği duyarlılık, hassasiyet sevgi kardeşlik bağına güvenerek AK Parti'nin Diyarbakır'da birinci olacağını düşünüyoruz. Bu Çözüm Süreci'nin Diyarbakır halkı tarafından desteklendiğinin göstergesi olabilir. AK Parti'nin Diyarbakır'da yaptıklarını bölge halkı gördü. En önemlisi AK Parti ile insanlar özgürlüklerine kavuştu. Bu hizmetten de öte bir şeydi.

Silahın olduğu yerde barışı konuşamazsınız

-PKK silahları bırakmazsa Kürtlerin tamamını karşısına almış olmayacak mı? Silahların bırakılması noktasında neler söylemek gerekir?

Suriye, Irak ve Ortadoğu'da yaşanan sıkıntıların temel sebebinin silah olduğunu düşünüyorum. Silahın olduğu yerde barışı konuşamazsınız. Silahın tutulduğu yerde çözümü konuşamazsınız. Netice itibariyle bölge halkı artık silahların bir daha çıkmamak üzere gömülmesini istiyor. Bu da Çözüm Süreci'nin en önemli unsurlarından birisidir. Tekrar eğer silaha ihtiyaç duyulacaksa barışı, çözümü, insanlığı konuşmak hayal ürünü olur. Bölge halkı da PKK'nın tamamen silahları gömmesi gerektiği düşüncesinde.