KATLİAMLAR DURDURULMALI

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşanan katliamları dünya basınının görmezden geldiğini ifade ederek, 'Bu katliamlarda ölen insanların hesabını kim verecek, bu katliamları kim durduracak?' dedi.Özlem Doğan/İstanbul

Son dönemde Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşananlara dikkat çekmek amacıyla İstanbul Ticaret Üniversitesi, ORDAF, Uluslararası Hukuk Birliği ve TİKA'nın katkılarıyla, "Uluslararası Orta Afrika Konferansı" düzenlendi. Prof. Dr. Ayşen Gürcan, toplantı amacının, komşu ve çevre ülkelerde yaşanan olaylara binaen oradaki öğrenci ve çalışma yapanları bir araya getirmek olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Ahmet Kavas yaşanan son gelişmeleri iyi anlayabilmek için öncelikle tarihin iyi anlaşılması gerektiğine dikkat çekerek "bölgedeki parçalanmaların neticesinde yaşanan süreçler daha ağır bedellere sebep olabiliyor" dedi. 660 bin km2 olan Orta Afrika Cumhuriyeti'nin Fransa'dan daha büyük olduğuna vurgu yapan Kavas, "bu ülke elmas, altın, uranyum gibi değerli madenleriyle dünyanın en verimli topraklarına sahiptir ve bu topraklar hakkıyla değerlendirilememiştir" dedi. 1960 yılına kadar hem Müslümanlar hem de Fransa'nın Hristiyanlaştırdığı ilkel kabileler tarafından Fransa'nın ciddi direnişle karşılaştığını ifade eden Kavas "Bangui semalarından ezanı keseceğiz" diyenlerde bu fikir bir anda nasıl oluştu? Bu insanları kimler finanse ediyor" diye sordu.

ORTA AFRİKA HALKI TANINMIYOR

Konferansın bir diğer konuşmacı ismi Prof. Moukaddes Nour bir zamanlar Orta Afrika haritalarının üzerine hayvan resimleri çizildiğini, bunun da orada yaşayan halk hakkında hiçbir şey bilinmemesinden kaynaklandığını ifade etti.

Konuşmacı Hamit İdris, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Hristiyan, Müslüman ve Animist grupların yaşadığına dikkat çekerek, ilk misyonerlerin Avrupa'dan getirdikleri kültüre göre Hristiyan ve Animistler'in bürokrat olma yolunu seçtiğini söyleyerek " Müslümanlar ticarete bağlıydı. Bu yüzden ülke yöneticileri Hristiyan'dır ve Müslümanların yabancı olduğunu iddia etmektedirler" diye konuştu. Bir Müslüman'ın devlet dairesinde büyük problemlerle karşılaştığını ifade eden İdris, Hristiyan kişilerin kolaylıkla vatandaşlığa kabul edilip sorunsuz bir şekilde devlet işlerini görebildiğine işaret etti. Hristiyan topluluğun, Müslümanlar'ın yönetimine hiçbir zaman izin vermeyeceğinin altını çizen İdris, Müslüman ve Hristiyanların bir arada yaşayabilmesi için ortak bir mekanizma oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.