Katliam karşısında sessiz kalanlar zulümden mesuldür

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 'Mısır'da yaşanan katliam karşısında sessiz kalanlar, buradaki yaşanan zulümden dolayı mesuldürler' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kırgızistan Başbakan Yardımcısı Coomart Otorbayev ile görüştü. Bozdağ ve Otorbayev ikili görüşmenin ardından Türkiye Kırgızistan Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Protokolü imza törenine katıldı.
Törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bozdağ, Mısır'da darbe karşıtlarına yönelik katliamın hatırlatılarak, olağanüstü hal ilanı ve Batı'nın tepkilerini nasıl bulduğunun sorulması üzerine, Mısır'da yaşananların bir "vahşet, zulüm ve katliam" olduğunu bildirdi.
"Böylesi bir katliam karşısında, uluslararası toplumun gerek Arap Ligi'nin, gerek AB'nin gerek BM'nin, gerek İslam İşbirliği Teşkilatı'nın sessiz kalması en az bu katliam kadar düşündürücüdür" diyen Bozdağ, "Halbuki böyle katliamlar karşısında, uluslararası toplumun oluşturduğu, uluslararası örgütlerin ortak tavır koyması, insan yaşamına verilen değerin de bir gereğidir" ifadesini kullandı.
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu örgütlerin esasında varlık nedenidir de. Hem Arap ülkelerinden bakıyoruz, yeteri kadar bir ses maalesef çıkmadı. Batı ülkelerinden hakeza öyle, başka ülkelerden de hakeza öyle. İtidale çağıran yaklaşımlar var. 'Bu yaptığınız cinayettir, bu yaptığınız katliamdır, bunları yapmayın. Bu zulümdür, yapan zalimdir' diye tavır tartışmasız net bir biçimde ortaya konulması lazımken, sadece itidal çağrıları, sadece kınamayla yetinen yaklaşımlar var, bu da fevkalade yanlıştır. Net tavra ihtiyaç vardır. Burada insan onuru ayaklar altına alınmıştır, insan hayatı yok edilmektedir. İnsana ait değerler yokedilmektedir. AB'nin insan haklarının evrensel değerlerinin tamamı ayaklar altına alınmıştır. Şimdiye kadar 'insan hakları, demokrasi, milli irade, eşitlik...' diyenler bütün bu değerleri yok eden, öldüren, katleden, darbeci generallerin talimatlarıyla yapılan katliamlar karşısında sessiz kalmaları veya seslerini bunları durduracak derecede kuvvetli bir şekilde ortaya koymamaları, bu olay karşısındaki mesuliyeti ortadan kaldırmaz. Mısır'da yaşanan zulüm ve katliam karşısında sessiz kalanlar, seyirci kalanlar, buradaki yaşanan zulümden, katliamdan dolayı mesuldürler. Tarih önünde de mesuldürler, siyaseten de bu noktadaki olayları durdurma gücü olup da hareket edip durdurmayanlar, tavır koymayanlar bundan sonra yaşanacaklar açısından da mesuliyetleri vardır. Ben bir kez daha uluslararası toplumu, insan onuruna, insan haysiyetine, insan yaşamına, insanlığın evrensel değerlerine, hukuka ve demokrasiye sahip çıkmaya, Mısır karşısında bir takım çıkarlar, bir takım mevziler hesap ederek tavır almaktan öte en büyük çıkar olan insan hayatından yana, insan onurundan yana tavır almaya davet ediyorum."
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklaması
Bozdağ, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın (GYV) 11 maddelik açıklamasıyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine de AK Parti'nin Türkiye'nin ve milletin partisi olduğunu söyledi.
AK Parti'nin Türkiye siyasetinin merkezinde bir parti olduğunu bildiren Bozdağ, "AK Parti merkezde bir siyaseti yürütmektedir. 11 yıllık iktidarı döneminde de Türkiye'nin demokrasisi, hukuku, her alandaki yapısı daha da güçlenmiştir" dedi.
Partilerinin bu başarısından rahatsız olanlar bulunduğunu dile getiren Bozdağ, şu değerlendirmeleri yaptı:
"AK Parti ile milletimiz arasındaki sevgi bağlarını koparmak isteyenler var. Cemaatle, AK Parti arasını bozmak için çok uğraş verenler, gayret, mesai sarf edenler var. Kendilerince oradan, buradan bir şey uyduranlar var. Bunları biz gayet iyi biliyoruz. Ben cemaatin de çok çok iyi tanıdığını biliyorum, tahmin ediyorum. Dolayısıyla bunlar beyhude uğraşıyorlar. Abesle iştigal ediyorlar. Cemaatle AK Parti arasında bir fitne ateşi yakmayı başaramayacaklardır."
Demokrasi paketi
Üzerinde çalışılan Demokrasi Paketi'nde Romanlar ve Süryanilerle ilgili bazı adımlar atılacağına ilişkin haberler çıktığının anımsatılarak, "Ana dilde eğitimin yolunun açılacağı ve çingene lafının ders kitaplarından çıkacağı yönünde bazı haberler var. Böyle bir şey söz konusu mu?" sorusu üzerine Bozdağ, Demokrasi Paketi ile ilgili büyük bir çalışmanın yapıldığının bilindiğini söyledi.
Şu anda çalışmaların devam ettiğini ve detayları konusunda kamuoyuna bir açıklama yapılmadığını anımsatan Bozdağ, şunları söyledi:
"Gazetelerin, bu konuda çalışanların bir takım beklentilerden veya elde ettikleri bazı bilgilere dayalı yaptıkları yorumları var. Oradan kaynaklı bir şey. Bunun detayları önümüzdeki günlerde paylaşılacaktır, o zaman daha rahat konuşabileceğiz. Yalnız 'çingene' kelimesiyle ilgili biliyorsunuz bu konuda biz adım attık daha önce. Roman Çalıştayı yapıldıktan sonraki süreçte biz Roman kardeşlerimizi inciten ne kadar kelime ve ifade varsa hukukumuzda, bunların tamamını temizleyen yasal düzenlemeyi yaptık. Şu anda zaten bizim hukukumuz içerisinde 'çingene' kelimesi geçmemektedir."
CHP milletvekillerinin fişlendiği iddiası
CHP milletvekillerinin fişlendiği iddiasıyla ilgili açıklamaların hatırlatılarak, buna ilişkin bir soruşturma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine de Bozdağ, "Bu bir iftiradır. Anamuhalet partisi zaman zaman gündem sıkışması olduğun da böyle iftiralar ortaya koyuyor" dedi.
Bozdağ, şunları söyledi:
"Onun dışında gazetelere yansıyan şekliyle, herkes hakkında birileri bir şeyler yazabilir. Bugün internetten, başka yerden yazılar yazabilirler. Ondan sonra bunlar doğru mu eğri mi tartışmadan, konuşmadan 'kim yaptı, nasıl yaptı' ona dair bir değerlendirme yapmadan itham etmek dürüst bir siyasetçiye yakışacak bir tavır değildir. Buradan bir kez daha söylüyorum. Bu açık bir iftiradır, bizim böyle bir şey yapmamız, yaptırmamız asla söz konusu değildir. Böyle bir şeye göz yummamız da söz konusu değildir. Kim yaparsa, yaptırırsa, biz zaten onunla ilgili gerekeni yaparız, yaptırırız. Geçmişte de hatırlarsınız Sayın Önder Sav, 'bizi dinlediler' diye kamuoyunun önüne çıkmıştı, hatta AK Parti'yi hükümeti suçlayan yaklaşımlarda bulunmuştu. Daha sonra gördük ki anladık ki Sayın Sav kendi, kendini dinletmiş. Telefonu açık bırakmış, ondan sonra konuştuğu kişi onu kayda almış, sonra da kamuoyuna açıklamış. Ama dikkat edin, o günde yine partimizi ve hükümetimizi, iftirayla töhmet altında bırakan açıklamalar, genel başkan düzeyinde ve parti yöneticileri düzeyinde yapıldı. Daha sonra soruşturması yapıldı bunun ve Meclis'te bu konuda Araştırma Komisyonu kuruldu ve gerçekler ortaya çıktı."