Karamollaoğlu'ndan Kılıçdaroğlu'na destek açıklaması

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı sözde Adalet Yürüyüşü'nü 'demokratik tercih' olarak niteleyen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Şiddete yönelik herhangi bir çağrıya vesile olmadığı sürece kınanacak bir adım olarak da değerlendirmiyoruz" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP'li Enis Berberoğlu'nun tutuklanması ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Adalet Yürüyüşü'nü değerlendirdi. Hukuk karşısında herkesin eşit olduğunu, herhangi bir suç işlemişse hukuk kurulları içerisinde bunun hesabının sorulması gerektiğini kaydeden Karamollaoğlu, bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerektiğini söyledi.

'SON DÖNEMLERDE ÖYLE ŞEYLER OLUYOR Kİu2026'

"Ancak son dönemlerde öyle şeyler oluyor ki insan hukuk adına da ülke adına da endişelenmeden edemiyor" diyen Karamollaoğlu, damatlar tartışmasının bunlardan biri olduğunu belirtti. Karamollaoğlu, "Eğer verilen kararların millet vicdanında karşılık bulmuyorsa, adalet konusunda şüpheye neden oluyorsa orada bir sorun var demektir" diye konuştu.

'YÜRÜYÜŞ KILIÇDAROĞLU'NUN DEMOKRATİK TERCİHİ'

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun başlattığı yürüyüşte bir haftanın dolduğunu hatırlatan Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi olarak bu yürüyüşü Kılıçdaroğlu'nun demokratik bir tercihi olarak gördüklerini vurguladı ve şöyle devam etti:

'KINANACAK BİR ADIM OLARAK DEĞERLENDİRMİYORUZ'

"Şiddete yönelik herhangi bir çağrıya vesile olmadığı sürece kınanacak bir adım olarak da değerlendirmiyoruz. Ancak bu yürüyüş bahane edilerek toplumda yeni çatlaklar oluşmaması için herkesin azami gayreti göstermesi gerektiğine de vurgu yapıyoruz.

'ÜLKEMİZ İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE KUTUPLAŞMA'

Türkiye hem içerde hem de dışarıda oldukça hassas bir süreçten geçiyor. Biz bu süreçte ülkemiz için en büyük tehdidin en büyük tehlikenin kutuplaşma olduğunu söyleyip duruyoruz. Çok dikkatli olmaya mecburuz. Halkımızın arasında yeni çatlakların oluşmasına neden olacak her türlü üslup ve tavırdan özenle kaçınmalıyız.

'DEVLETLER LÜTUFLARLA DEĞİL, KURALLARLA YÖNETİLİR'

Bu konuda en özenli olması gereken kurum ise siyasettir. Kimse unutmasın ki devletler lütuflarla değil kurallarla yönetilir. Bu kurallar da yasalardır, kanunlardır. Yasaların yerine lütufların geçerli olmaya başladığı bir ülkede maalesef keyfilik kaçınılmaz olur. Bu da doğru olmaz. Bir çok yanlışlıklara hatta çifte standartlara vesile olur endişesindeyiz."

'NE CHP'NİN NE DE AK PARTİ'NİN, SADECE ADALETİN YANINDAYIZ'

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bunları söyledikleri için bazılarının kendilerini CHP'nin yanında olmakla suçlayacaklarını ifade ederek, "Sanki her konuda aynı politikaları benimsiyormuşuz intiba oluşturmaya çalışacaklardır. Hayır biz ne CHP'nin ne de AK Parti'nin değil sadece adaletin yanındayız. Hak ne diyorsa, hukuk ne diyorsa onu söyleriz" diye konuştu.

ŞEHİRLERARASI YOLDA YAPILACAK BİR YÜRÜYÜŞ HANGİ TAHRİKE SEBEP OLUR?

"Bizce bu yürüyüş başkanlık sistemi tartışmalarıyla birlikte bir miktar itibarsızlaştırılmış bir Meclisin de sonucudur gibi geliyor" diyen Karamaollaoğlu, demokratik ülkelerde hatta yarı demokratik ülkelerde bile olsa insanların icraatlarla ilgili fikirlerini rahatlıkla gündeme getirebildikleri bir ortama ihtiyaç oluğunu söyledi. Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Demokratik ülkelerde ise bu tam olarak bir hak olarak ortaya çıkar tecelli eder. İnsanlar kendi fikirlerine dikkat çekebilmek için veya hükümetin bazı icraatlarını gündeme getirebilmek için çeşitli yollara başvururlar. Özellikle partiler. Mitingler, konferanslar, yürüyüşler bunlardan bir kaçıdır. Gayet tabidir. Bunlardan endişe duymaya da mahal yoktur. CHP'nin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun tek farkı biraz uzunca bir yürüyüşe çıkmasıdır. Böyle bir yürüyüşün hele de dağ tepe demeden insanların bile olmadığı yerlerde yürüyüşün bir endişeye vesile olmasını da ciddi olarak anlamıyorum. Şehir içlerinde yapılan mitinglerde veya yürüyüşlerde bir tahrikin olması çok daha büyük ihtimaldir. Ama şehirlerarası yolda yapılacak bir yürüyüş hangi tahrike sebep olur emin olun anlamakta güçlük çekiyorum.

'KİMSENİN KINAMASINDAN KORKMAYIZ'

Biz Saadet Partisi olarak milletimizin kucaklaşmasına vesile olacak her yerde her konuda herkesle birlikte olmaya hazırız. Toplumsal barışa katkı sağlayacak, milletimizin gerçek sorunlarına çözüm olacak her türlü arayışın içinde bulunuruz, her türlü adıma da açıkça destek veririz. İster iktidardan ister muhalefetten gelsin. Kimsenin de kınamasından korkmayız. Çünkü biz siyaseti ikbal için değil bu milletin geleceği için yapıyoruz. Kardeşlik vazifesi olarak tavsiyelerde bulunuyoruz. İnandığımız doğruları milletimizle paylaşıyoruz."

ERDOĞAN, ERBAKAN'A 'İSTANBUL'DAN ANKARA'YA YÜRÜYELİM' DEDİ Mİ?

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gazetecilerin Milli Gazete yazarı Ahmet Yavuz'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Şubat sürecinde 'İstanbul'dan Ankara'ya yürüyelim' dediğini aktaran yazısıyla ilgili soruyu da yanıtladı.

Karamollaoğlu, "Onu hatırlamıyorum, ben Erbakan Hoca'mızın yanında 24 saat bulunmadım. Çoğu zaman böyle konular geldiğinde oradaydım ama mümkündür tabi. Yani mitingler ne için yapılır, kamuoyunu uyarmak için bir konuda bilgilendirmek için. Bir tepki varsa tepki barış içinde dile getirilmek için yapılır. Yürüyüşlerde bu maksatla yapılır. Arkadaşımız yazıyorsa onu mutla bir bilgiye dayanarak yazmıştır. Ondan dolayı da hakikaten güzel bir hatırlatma. O zaman yapılmadı, bugün Kılıçdaroğlu başka bir şekilde öyle bir denemeye girdi" diye konuştu.

'KATILMAMIZ CHP'NİN YAPMAK İSTEDİĞİNİ MENFİ YÖNDE ETKİLEYEBİLİR'

Peki Saadet Partisi CHP liderinin başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne fiilen de destek verebilir mi? Parti Lideri, yönetimi ya da üyeleri bu yürüyüşe katılabilir mi? Temel Karamollaoğlu, yürüyüşe katılmayacaklarının mesajını ise şu sözlerle dile getirdi:

"Referandum sürecinde de benzer teklifler gelmişti. Bu tekliflerde bizim üslubumuz biraz daha farklı. Biz bu tarzda bir kamplaşmanın ortaya çıkmasından endişe ediyoruz genelde. Çünkü şu hava var: Türkiye'yi biz öyle tarif edelim ki toplum sanki iki kampa bölünmüş olsun, iktidardan yana olanlar, muhalefette olanlar. Biz buna karşıyız. İktidar bir doğruyu yaptığı zaman alkışlarız, tebrik ederiz. Ama bir yanlışı olduğu zaman da onu güçlü şekilde dile getiririz. Bunun da bütün partiler tarafından benimsenmesi gerektiğine inanırız. Ama biz bunu biraraya gelerek yapalım dediğimiz zaman bu yapılmak istenenin dışında bir mecraya çekilir. İşte o zaman bir kutuplaşma, bir kamplaşma havası doğuyor. Bizi de en çok endişelendiren kamplaşmadır, kutuplaşmadır. Bu Sayın Kılıçdaroğlu'nun hakkıdır, yürür, böyle bir şeye dikkat çeker, herhangi bir tahrik olmadığı müddetçe, herhangi bir çatışmaya vesile olmadığı müddetçe de bunu onun hakkı olarak görürüz. Onun bu nokta da kınanmasını da şahsen doğru bulmayız. Bunu elbette dile getirdik. Ben bu konuda da kendisini daha önce aramıştım, kendisinin bize de ziyareti olmuştu biliyorsunuz. Bundan dolayı bizim böyle bir şeye katılmamız aslında belki de CHP'nin veya Kılıçdaroğlu'nun yapmak istediğini menfi yönde etkileyebilir. Bunun da bilinmesinde fayda var diye düşünüyorum."