Kara Kıtanın çocukları uyandı! Ortalık savaş alanına döndü

Afrika'daki sömürgecilik düzeni yerle bir olan Fransa, İslam ve yabancı düşmanlığını milli politika olarak benimsedi. Sosyal dokunun paramparça olduğu ülkede liberal, sol ve sağ kesimler ırkçılıkta birleşti.

Fransa’da 17 yaşındaki Cezayir asıllı masum bir gencin polis tarafından öldürülmesi ile başlayan isyan dalgası yayılıyor.

Hükûmet olaylara müdahale amaçlı orduyu sokağa indirme hazırlığı yapıyor. Gösterici sayısının 5 milyonu aştığı Fransa’da İçişleri Bakanlığı 200 yeni jandarma birimi kurarak sıcak noktalara sevk edecek. Bir dönem Paris’te Belediye Başkan Yardımcılığı yapan Murat Ghazali doğusu, batısı, güney ve kuzeyi ile tüm Fransa’nın yandığını söyledi.

Fransa yönetimlerinin uzun yıllardır işçi, göçmen ve özellikle Müslümanlar üzerinde baskıyı artırdığını kaydeden Ghazali, “Siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan tüm bağların gevşediği ülkede yaşanan olaylar çöküşün başlangıcı. Sorunun merkezinde Fransızların Afrika’da bozulan sömürü çarkı ve başta ekonomik kayıplar olmak üzere siyasi askerî üstünlüğü kaybetmeleri yatıyor. Bir nevi intikam alıyorlar” dedi.

İslam’ı büyük bir tehdit olarak görüyorlar

Fransa’da uzun yıllar siyasi faaliyet yürüten ve Paris’te Belediye Başkan Yardımcılığı yapan Murat Ghazali, “Fransa’da tüm partiler ve siyasi liderler İslam’ı büyük bir tehdit olarak görüyor. Yabancı düşmanlığı konusunda da yarış hâlindeler. Bu konuda Marine Le Pen en net ve dürüst olanı. Çünkü o bu konudaki fikirlerini açıktan beyan ediyor. Ancak Macron dâhil tüm liberal, sağ ya da diğer sol partiler bu konuda ittifak hâlinde. Sadece onlar düşmanlıklarını gizli yürütüyor. Fransız toplumuna da yalan söylüyorlar. Fransız siyasi elitlerinin yüzde 80’i aynı fikirde. Cami ve diğer kurumların yıllardır ağır baskı ve kuşatma altında tutulması da bu genel kabulün bir sonucu” diye konuştu.

Sömürgecilik dönemleri geride kaldı

Murat Ghazali’ye göre Fransa’da yükselen İslam ve Afrikalı karşıtlığının temel nedenlerinden birisi Afrika’da Fransa’nın kaybettiği askerî, ekonomik ve siyasi üstünlük. Fransa’nın Çad, Mali, Burkina Faso, Mali, Gine, Moritanya ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde konuşlandırdığı askerî birlikler ve yönetim kademesinde görevli sivil-asker uzmanlar kovuldu. Bununla birlikte Afrika’da petrol, doğal gaz, altın ve elmas başta olmak üzere Afrika’nın tüm yeraltı zenginliklerini işleten Fransız şirketlerinin ruhsatları iptal edildi.

Polislerden göstercilere ırkçılık

Fransız Sosyolog Dr. Crystal Fleming de aynı görüşü destekliyor ve göstericilere müdahale eden polislerin eylemcilere sürekli “Defolun Afrika’ya dönün” diye bağırdığını hatırlatıyor.

Dr. Fleming, “Yaşananlar Macron döneminde zirve noktasına ulaşan yabancı karşıtlığının bir sonucu. Ülkeyi olağanüstü imtiyazlarla donanmış polis devletine çevirdiler. Bu nedenle de polis şiddeti ile hemen her gün birileri ölüyor, yaralanıyor. Bu insanların çoğu da Arap ya da Afrikalı. Irkçılığı sistematik hâle getirip tüm sosyal dokuyu zedelediler. Bu konuda da Fransız liberalleri ile sol ve sağ ittifak hâlinde” görüşünü dile getirdi.

Irkçı gruplar sosyal medyadan örgütlendi

okakları savaş meydanına dönen Fransız şehirlerinde polis cinayetini protesto edenlere karşı ırkçı Fransız gruplar da sokağa indi. Paris, Lyon ve Marsilya’da sosyal medya üzerinden örgütlenen ırkçı gruplar, başta camiler olmak üzere Müslümanlara ait iş yerlerinin kendileri için açık hedef olduğunu ilan etti. Irkçı, Ulusal Birlik Partisi gençlik örgütünün öncülük ettiği karşıt gruplar polis korumasında eylemcilere dönük saldırılar da düzenliyor. Irkçı Fransız grupların bir diğer tahriki ise Nahel’i öldüren polis Florian M. için başlattıkları destek kampanyası oldu.

Fransız makamlar, geçtiğimiz yıl sadece 13 yabancının Nahle benzeri aracında öldürüldüğü bilgisini paylaştı. Olayların 2017 de polise geniş salahiyetler veren yasanın çıkışı ile arttığı bir başka detay.

Toplumsal tolerans ve saygı eşiğinin olağanüstü düştüğü tespitini yapan Psikolog David Goulois “İnsanlarımız artık saygı görmekte daha fazla zorlanıyor. Çünkü adalete güven yok. Üstelik cezaevlerinde veya ıslah evlerinde yer kalmadı” dedi.

Yabancı nefreti istematik hâle geldi

Fransız yazar-yönetmen Rokhaya Diallo, bu insanlar için isyanın kendilerini ifade etmekte tek seçenek olarak kaldığını ifade ederek “Mecbur bırakıldılar. İşçi sınıfı, siyahiler ve Afrika kökenliler bu bedeli ağır bir biçimde ödüyor. Fransa’da artık sistematik hâle gelen yabancı nefretinin miladı 1983 yılında Lyon banliyölerinde polis kurbanı olan 19 yaşındaki Toumi Djaija’nın yaşadıklarıdır. Daha sonrasında (2005 yılı) Zayed Benna, Bouna Traore ve Muhittin Altun’un yaşadıkları en trajik şiddet örnekleri. Ayrıca Sarı Yelekliler’in eylemi de benzer sosyal politika açmazının neticeleri arasında görülmeli” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Enson Haber