Her şeyi yutmasıyla meşhurlaşan uzaydaki her maddesel oluşumu ve ışınımın kendisinden kurtulamadığı ''kara delik'' diye bilinen bu oluşumla ilgili mutlaka hepimiz, acaba şunu da yutar mı? Bunu da yutar mı? diye düşünmüşüzdür. Peki hiç düşündük mü Kara delik neden uzayı yutmaz? Kara delik nedir? Kara delik nasıl oluşur? Merak ettiğiniz bütün soruların cevabı haberimizde.
Bilim insanlarına göre, kara delikler, evrenin genel işleyişine ters bir şekilde, içeri doğru genişliyorlar ve Genişledikçe daha da büyüyorlar. Bu durumun gizemi hala çözülebilmiş değil
Bunun aksine ise varlıklar genişlerken, dışa doğru hareket ediyorlar. Evrenin farklı dengeleri ve uzay-zamanın bükülmesi ihtimali göz önüne alındığında ise, aşağı doğru genişlediği sanılıyor.
Bu yüzden kara deliğin evreni yutabilme ihtimalinin olmadığı düşünülüyor.
Kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara deliklerin, "tekillik"leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları kabul edilir.
Karadelik Nedir? Nasıl Oluşur?
Kara delikler, daha önce de belirtildiği gibi aslında bir yıldızın ölümü yani yıldız patlaması ile birlikte başlamaktadır.
Öncelikle bir yıldız patlaması meydana gelir. Bu süreçte yıldızın kendi çekirdeği de içine çökmüş olur. Bu çekirdeğin çöküşünün ardından herhangi bir bağ kurulabilecek madde kalmaz. Patlama ile birlikte gazlar ve tozlar da ciddi anlamda sıkışmış olur. Patlama ile birlikte oluşan şok dalgaları da kara delik oluşumuna ek olarak yeni yıldızların oluşumu için evrende yayılmaya başlar.
Kara delik kavramı ilk olarak 18. yüzyıl sonunda, Newton'un evrensel çekim kanunu kapsamında doğmuştur denebilir. Fakat o dönemde mesele yalnızca “kaçış hızı” ışık hızından daha büyük olmasını sağlayacak derecede kütleli cisimlerin var olup olmadığını bilmekti. Dolayısıyla kara delik kavramı ancak 20. yüzyılın başlarında ve özellikle Albert Einstein'ın genel görelilik kuramının ortaya atılmasıyla fantastik bir kavram olmaktan çıkmıştır. Einstein'ın çalışmalarının yayımlanmasından kısa süre sonra, Karl Schwarzschild tarafından, “Einstein alan denklemleri”nin merkezî bir kara deliğin varlığını içeren bir çözümü yayımlanmıştı. Bununla birlikte kara delikler üzerine ilk temel çalışmalar, varlıkları hakkındaki ilk sağlam belirtilerin gözlemlerini izleyen 1960'lı yıllara dayanır. Kara delik içeren bir cismin ilk gözlemi, 1971'de Uhuru uydusu tarafından yapıldı. Uydu Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı olan Cygnus X-1 çift yıldızında bir X ışınları kaynağı olduğunu saptamıştı. Fakat "kara delik" terimi daha önceden, 1960'lı yıllarda Amerikalı fizikçi Kip Thorne vasıtasıyla ortaya atılmıştı. Bu terimin terminolojiye yerleşmesinden önce ise kara delikler için “Schwarzschild cismi” ve “kapalı yıldız” terimleri kullanıldı.
En yakın kara delik 1.600 ışık yılı uzakta
Dünya'ya en yakın kara deliğin kod ismi V4641 Sagitarii ve ilk bulgulara göre 1.600 ışık yılı uzaklıkta olduğu belirlenmiş. Her ne kadar bizlere çok uzak gibi gelse bile, galaksinin büyüklüğü açısından çok yakın sayılmakta. Yeni yapılan araştırmalar da ise V4641 Sagitarii'nin aslında 20 bin ışık yılı uzakta olduğuna işaret ediyor.