''Kanlı Noel’in 55''inci yılı!

Kıbrıs''taki Rum katliamında Tabip Binbaşı Nihat İlhan''ın eşinin ve üç çocuğunun Rumlar tarafından kurşuna dizilmesinin üzerinden 55 yıl geçti. 24 Aralık 1963 yılındaki acı olayın fotoğrafı tarihe ''Kanlı Noel'' olarak geçen Rum vahşetinin sembolü haline geldi.

Tarihe 'Kanlı Noel' ismiyle kazınan Rum vahşetinin üzerinden tam 55 yıl geçti. 24 Aralık 1963 tarihinde dönemin Türk Kuvvetleri Komutanı olan Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve 3 çocuğu Rumlar tarafından evlerinde katledildi. Cansız bedenlerinin banyo küvetinde üst üste olduğu fotoğraf karesi, Rum vahşetinin sembolü oldu.

364 Kıbrıs Türkünün hayatını kaybettiği Rum katliamı, 1963 yılının 20 Aralık gününde başladı. 1960 yılında adada bir cumhuriyet kurulmasına rağmen Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Makarios, bu anayasayı kabul etmedi ve kendi lehlerinde değiştirilmesi için Türk tarafına öneride bulundu. Fakat Türk kesimi bu öneriyi reddetti. Rumların bütün amacı Türkleri karşılık vermeye iterek katliamları meşrulaştırmaktı.

20 bin EOKA militanını adaya taşıdılar

1963 Aralık ayının başlarında İsmet İnönü'nün istifası ile birlikte hükümet büyük bir çıkmaza girmişti. Bu arada Yunanistan hükümeti de el değiştirdi ve göreve Yorgo Papandreu getirildi. Yeni hükümet Zürih ve Londra Antlaşmalarını kabul etmekte zorlanıyordu. 13 maddelik değişiklik talebinde bulundular. Ancak Türkiye’nin karşı koymasıyla beraber 20.000 EOKA militanı adaya taşınarak “Akritas Planı”nı devreye sokuldu. Bu plana göre Lefkoşa 8 saat içinde ele geçirilecek ve Türk köyleri imha edilecekti.

Heykeli bombalayıp Türklerin üzerine attılar

Rum kesimi ilk olarak saldırılarına bir kılıf hazırlamaya çalıştı. 4 Aralık 1963 tarihinde EOKA tarafından daha önce öldürülen ve örgüt militanı olan Markos Drakos’un heykeli bombalandı ve suç Türklerin üzerine atıldı. Bu durum bütün dünya kamuoyuna Türkler bizlere saldırdı diyerek pazarlandı.

Tarihler 20 Aralığı gösterdiğinde Rum saldırıları ilk olarak Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde kadınların üzerlerinin aranmak istenmesiyle başladı. Olay yerinde bulunan Türkler bu duruma karşı çıkmak isteyince Rumlar kalabalığın üzerine ateş açtı. Kurşunların hedefi olan Zeki Halil ve Cemaliye Emirali hayatını kaybetti.

Lefkoşa Türk Lisesi yaylım ateşine tutuldu

21 Aralık tarihinde garantör olarak Türk kesiminden sorumlu olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük ve dönemin Savunma Bakanı Osman Örek, Yunan İçişleri Bakanı Yorgacis ile konuşmaya gittiğinde Baf Kapısı Polis Karakolu adeta bir seferberlik havası içindeydi.

Türk gençleri 21 Aralık’ta yapılan saldırıyı kınamak istediğinde EOKA tarafından Lefkoşa Türk Lisesi yaylım ateşine tutuldu. Aynı gün Lefkoşa’da bulunan Atatürk modeli ve Rauf Denktaş’ın bürosu saldırıya uğradı. Artık EOKA birliklerine Rum milisler de destek vermeye başlamıştı. Sokak başları tutulmuş ve Türk köylerinde insan avı başlamıştı. Işığı yanan Türk evlerine baskınlar düzenlendi ve cinayetler işlendi.

Binbaşı Nihat’ın 3 çocuğu ve eşi Rumlar tarafından kurşunladı

Saldırıların odağında Lefkoşa’nın Kumsal kenti vardı. Rumlar, Lefkoşa’yı ele geçirdiğinde Türk direnişi kırılmış olacaktı. Dönemin Türk Kuvvetleri Komutanı olan Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarına adeta bir vahşet uygulandı. İlhan’ın eşi Mürüvvet İlhan ve çocukları Murat, Hakan ve Kutsi evlerinde saklandıkları banyoda Rumlar tarafından katledildi. Kurşunlanmış bedenlerinin küvet içinde yattığı fotoğraf, Rumların Türklere uyguladığı kanlı katliamın sembolü haline geldi. Baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı.

Yıllar sonra o gün yaşananları anlattı

23 Kasım 2016 tarihinde 92 yaşındayken hayatını kaybeden emekli Tümgeneral Nihat İlhan, yıllar sonra o acı geceyi şöyle anlatmıştı: “Ailemin katledildiği 24 Aralık 1963 tarihinde askeri hastaneye yaralı Türkler gelmiş onlarla ilgileniyordum. Katliam olduğu zaman birkaç gündür eve uğramamış ve ailemden haber alamamıştım. Evimizin yakınında kalan bir Türk çoban geldi ve alay komutanının da bulunduğu bir ortamda Rumların Türk subaylarının ailelerine saldırdığını söyledi. Ne olduğunu anlamadık. Hemen eve gitmek istedim ama alay komutanı izin vermedi. Alay komutanı benden o gün yaşayacaklarımla ilgili asker sözü vererek soğukkanlı olmamı istedi. Ben hala ailemin katledildiğini fark etmiyordum. Zırhlı bir araçla Türkiye elçiliğine gittik. Subay eşleri ve elçilik görevlileri doluydu. Kadınlar ağlıyorlardı.

Hâlâ ailemin öldürüldüğünü anlamadım. Üzerim çok kirliydi ’sıcak suyla banyo yapabileceğim bir yer var mı’ diye sordum. Banyo yaptım. Ardından Türkiye büyükelçisi beni çağırdı. Bana ’Başın sağolsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş’ dedi. Katliamın üzerinden 3 gün geçmiş ve benim haberim yeni oluyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk sözüm ’Vatan sağolsun’ oldu.”

364 Kıbrıs Türkü hayatını kaybetti, 30 bine yakın kişi göç etti

1964 yılının başlarında sonlanan saldırılarda 364 Kıbrıs Türkü ile 174 Kıbrıs Rumu hayatını kaybetti. 30 bine yakın Kıbrıs Türkü yaşadıkları köyleri terk ederek göç etmek zorunda kaldı.(Kaynak:THM)