Ezgi ÇelikAnkara
Avukat Özlem Yıldız, uzun süredir kamuoyunda tartışma konusu haline gelen erken yaşta evlilik konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Covid-19 salgını sonrasında infaz yasasında yapılan değişiklikle infaz sürelerinin indirilmesi ve denetimli serbestlik sürelerinde sayılı suçlar dışında değişikliğe gidildiğini aktaran Yıldız, çocukların cinsel istismarı kapsamındaki suçların düzenleme dışında bırakıldığını hatırlattı. Yıldız, “Bugün tartışılan bu suça konu eylemleri gerçekleştirenlerin infaz indirimi ve kurulu evliliğin af için yeterli olup olmadığıdır. Düşünülen infaz düzenlemesine göre çocukla cinsel ilişki sonrası cezalandırılanların evlilik yoluyla affı dile getiriliyor. Kamuoyunda sıkça gündeme gelen ve kamuoyunda ve sosyal medyada yankı bulan “Suçun, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenmesi, mağdur ile failin evlenmiş olması, suçun işlendiği tarihte failin başka biriyle evli olmaması, mağdurun şikâyetinin bulunmaması, suçun işlendiği tarihte mağdurun 14 yaşına girmiş olması, mağdur ile fail arasında 15 yıldan fazla yaş farkının bulunmaması” şeklinde düzenleme üzerine af tartışılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Yeni düzenlemeler yapılması elzemdir
Gündemden düşmeyen erken yaşta evlilikler neticesindeki suç konulu eylemin affa konu olmasının belli şartlar altında tartışmaya açılabileceğini kaydeden Avukat Yıldız, “Suça konu olayda akran ilişkisi ile yetişkin çocuk arasındaki ilişki durumu açıkça ayırt edilmelidir. Akran ilişkisi üzerine yeni düzenlemeler yapılması elzemdir. Diğer bir nokta mağdur diye nitelenen 15 yaş altı çocuğun rızası geçerli midir? Çocuğun hür iradesi sorgulanmalıdır. Baskı ve cebrin olmama halinin tespiti zor olacağı ve kız çocuğunun hangi şartlarda bu kararı verebileceği bilinmemektedir. Düzenlemenin bu haliyle kabul edilmesi güçtür. Evlilik birliğinin kurulup kurulmadığının ve devamının tespiti de zordur. Evlilik birliğinin gerçekten kurulup kurulmadığına bakılmalı ve denetimli serbestlik kurumunun daha etkin çalışması gerekmektedir. Düzenleme ardından failin aktif takibi yapılmalıdır. Geleneksel kurallar ile pozitif hukukun çatışması istenilen bir şey değildir. Kanunlar ile geleneksel kurallar arasında bir uyum yakalanmalıdır. Düzenlemenin gerçekleşmesi halinde hangi evliliğin kurulumunda rızanın varlığı hangisinde olmadığı büyük önem arz etmektedir. Mağduru koruma, denetimli serbestlikte ıslah vs. gibi mevcut yargılama sisteminde yer alan tedbirler istenilen bu düzenlemeye mevcut haliyle uygun değildir. Bu noktada kamuoyu vicdanı rahatlatılmalıdır” dedi.