Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'nin başkenti Washington'da Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ile Amerikan-Türk Konseyi (ATC) tarafından düzenlenen 37'nci Ortak Yıllık Konferansa katıldı.
German-Marshall Fund (GMF) bünyesinde Türk-Amerikan ilişkileri üzerine çalışan Joshua Walker'ın yönettiği özel mülakatta iki ülke ilişkilerini değerlendiren Kalın, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği için ümitli olunması gerektiğini belirtti.
"S-400 kararı bir gecede alınmadı"
Kalın, son dönemde iki ülke arasındaki en önemli mesele haline gelen S-400 konusunda, "S-400 kararı bir gecede alınmadı. ABD tarafından bize sunulan paket ise bizim ihtiyaçlarımızı tam olarak karşılamıyordu. Biz bu süreçte S-400 sürecini gayet şeffaf bir şekilde yürüttük. Biz ABD'den Patriot sistemlerini alabilmek için çok uğraştık. ABD'den veya bir NATO üyesinden hava savunma sistemi almaya hazırız ancak bunun bizim koşullarımızı sağlıyor olması lazım." değerlendirmesini yaptı.
"Yaptırım dili geri teper" Sözcü Kalın şöyle devam etti:
"ABD'nin Türkiye konusunda yaptırım dilini kullanması geri tepecek bir yaklaşımdır. Bizim ABD ile birçok alanda önemli iş birliklerimiz var. Bu tür bir yaptırım dili ikili ilişkilerimize zarar vermektedir. Biz hem Astana hem de Cenevre süreçlerinin parçasıyız. DEAŞ'a karşı verilen mücadelede çok önemli bir rol oynadık, oynuyoruz. İdlib'de durumun kontrol altında olmasında kritik rolümüz var. Bazı farklılıklarımız olsa da Suriye'deki siyasi çözüm konusunda ABD ile aynı sayfadayız. Bu süreçte ABD Başkanı Donald Trump da iki ülke arasında 75 milyar dolarlık bir ticaret hedefine ulaşılabileceğini söyledi. Fakat bu tehdit ve yaptırım dilini sürdürürseniz bu amaçlara nasıl ulaşılabilir?"
"Cumhurbaşkanımız ABD ile iyi, güçlü ve verimli bir ilişkiye inanıyor" Kalın, "Tüm bunların yanında Cumhurbaşkanımız hala ABD ile iyi, güçlü ve verimli bir ilişkiye inanıyor. Bu nedenle Başkan (Donald) Trump ile kişisel ilişkilerimize değer veriyoruz. Washington'daki diğer karar vericiler ve uygulayıcıların da buradaki büyük resmi görebileceklerine inanıyorum. ABD'nin dost ve müttefik olarak Türkiye'yi kaybetmeyi göze alabileceğine inanmıyorum." diye konuştu.
ABD ile Türkiye arasında geçmişte inişli çıkışlı dönemler yaşandığına işaret eden Kalın, "Ancak şimdi, ilişkimize atfedilen tüm kaos ve umutsuzluk göz önüne alındığında daha fazla pozitif değerlere dayalı bir ilişkiye ihtiyacımız olduğuna inanıyorum." dedi.
"Türkiye-Rusya ilişkisi, üçüncü bir ülkeye tehdit değil" Kalın, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin boyutuna dair, "Türkiye-Rusya ilişkisi, üçüncü bir ülkeye hiçbir şekilde tehdit niyeti taşımamaktadır. Rusya, bölgemizdeki önemli bir ortaktır ve birçok konuda bölgesel iş birlikleri yapıyoruz. Fakat biz NATO müttefiki bir ülkeyiz ve ABD ile ve NATO ile stratejik ortaklığımıza çok değer veriyoruz." değerlendirmesini yaptı. Türkiye'nin hala toplam ticaret hacminin yarısının AB ülkeleriyle olduğunu kaydeden Kalın, Türkiye'nin özellikle savunma alanında NATO ülkeleriyle çok yakın iş birlikleri içinde olduğunu ve ABD'nin ilk sırada yer aldığını belirtti. "Türkiye'nin dışlanması tüm projeye zarar verir" F-35 konusundaki sürece de temas eden Kalın, "Türkiye'nin F-35 projesinden dışlanması Türkiye'nin cezalandırılması değil, tüm projenin zarar görmesi demektir." dedi.
Türk-Amerikan ilişkilerinde iniş-çıkışların her zaman olduğunu kaydeden Kalın, mevcut sorunların ortak değerler ve güven etrafında samimiyetle konuşularak halledilebileceğine inandığını belirtti.
"Obama yönetimi Patriot'ları geri çekmişti" Kalın, "Suriye'deki savaş yayıldığında ve DEAŞ, YPG/PKK ve diğer terör örgütleri tarafından en çok tehdit hissettiğimiz bir dönemde (Barack) Obama yönetimi Patriotları geri çekmişti ve geri gelmedi. Daha sonra Almanlar da geri çekti, o da geri gelmedi. Şu anda sadece İtalyan ve İspanyol Patriot sistemleri var; bundan dolayı da kendilerine teşekkür ediyoruz. Bunu, Türkiye S-400 kararına nasıl ulaştı onu daha net anlatabilmek için dile getiriyorum." diye konuştu.
Kalın, Türkiye ve ABD arasında uzun yıllardır devam eden dostluk ve müttefikliğe rağmen önemli teknoloji ve altyapı paylaşımı hususlarında ABD'den yeterli kararlılık ve desteği göremediklerini belirterek, Patriotlar ve S-400 krizlerinin buradan kaynaklandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında iyi bir kimya oluştuğunu, iki liderin birçok konuda açık bir dille görüştüklerini ve bunun çok önemli olduğunu kaydeden Kalın, ikili ilişkilerdeki sorunların çözümü için hem liderler arasındaki iletişimin hem de diğer diplomatik seviyelerdeki iletişimin şu anda çok değerli olduğunu vurguladı.
"YPG'ye destek PKK'ya verilen destektir" Türkiye-ABD ilişkilerinde en önemli sorunlardan birinin ABD'nin Suriye'de YPG/PKK'ya verdiği destek olduğunu belirten ve bu konuyu Türkiye'nin daha önce defalarca dile getirdiğini anlatan Kalın, "Türkiye topraklarında PKK'ya karşı çok güçlü ve büyük oranda başarılı bir savaş verdiğimiz şu zamanda Suriye'de YPG/PKK'ya verilen herhangi bir destek, doğrudan ya da dolaylı olarak PKK'ya verilen bir destektir." değerlendirmesinde bulundu.
PKK'nın kendine Suriye'nin kuzeyinde bir devlet alanı oluşturmaya çalıştığını ve Türkiye'nin buna karşı koymak için mücadele verdiğini anlatan Kalın, "(Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti) Bu sadece Türkiye'nin milli güvenliği için değil, Suriye'nin toplumsal ve toprak bütünlüğü için de bir tehlike arz ediyor. Suriye'de tek bir etnik ya da belirli bir grup için istisna yaparsanız, diğer grupların da benzer istekleri olur." uyarısında bulundu.
İki ülke ilişkilerin de bir diğer önemli konunun ise Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) meselesi olduğunu vurgulayan Kalın, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde 251 kişiyi şehit ettiğini, binlerce kişiyi yaraladığını ve Türkiye'ye ele geçirmek için ellerinden gelen her şeyi yaptığına dikkati çekti.
"FETÖ, ABD-Türkiye ilişkilerini zehirlemek için çalışıyor" Kalın şunları kaydetti:
"FETÖ'cü teröristler şimdi de ABD-Türkiye ilişkilerini zehirlemek için ellerinden geleni yapıyor. Şimdi biz burada konuşurken bile eminim, Türkiye-ABD ilişkilerini zehirlemek için bizi izliyorlar ve tweet atıyorlar. Neden buna izin verelim. Ne bizim ne de sizin bu insanlara ihtiyacınız var. Biz onların işledikleri suçlar ve ABD'de suç teşkil eden davranışlarıyla ile ilgili kanıtları ABD'ye sunduk. Ancak ne Barack Obama ne de Donald Trump yönetimleri, Türkiye'nin isteklerini yerine getirecek ya da endişelerini dindirecek bir somut adım attı."