Ali Rıza Demircan
DİNİMİZİN kurallarına göre madalyalı kadın sporcularımızı nasıl değerlendireceğiz? Daha önce kadın sporcularımızla ilgili değerlendirmelerimiz olmuştu. Bunların bir kısmı, kadın sporcuların giysilerinin İslam'ın örtünme kurallarına aykırılığı sebebiyle yapılan temelde haklı eleştirilere uygulanan linç sebebiyle savunma amaçlı olmuştu. Bu defa konuya doğrudan girmek istiyorum.
Jakoben laiklik
Önce şu gerçeği tespit edelim: Biz jakoben laikliğin hayatımıza egemen kılındığı bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz. Eğitimden, ekonomiden ve hukuktan modern biçimiyle küfür-şirk fışkırıyor. İslam’a göre bir çok yönüyle zulüm olan bu düzenden şikâyet edenimiz de yok. İmanlarımız tehlikede ama umursamıyoruz.
Modern dilenciler!
Siyasilerimiz İslam dışı uygulamanın içinde. MÜSİAD ve ASKON üyelerimiz dahil iş adamalarımızın çok büyük çoğunluğu bankalardan faizle borçlanan modern dilenciler olarak ortada dolaşıyor. Çocuklarımız veya torunlarımızın bir kısmı yarı üryan olarak ormanlarımızdan beter mânen yanıyor.
Münafıkça bir tutum
Bilgi ve bilinç yoksulluğuna dayalı utanmazlığımıza bakmadan bir yerde bir başarı gördüğümüzde hemen ciddi Müslüman kesiliyoruz. Kendimizi ve onayladığımız sistemi yereceğimiz yerde başarılı kızlarımız üzerinden nefret saçıcı eleştiriler yapıyoruz. İstisnalarımız bir tarafa, münafıkça bir tutum içindeyiz.
Ben tebrik ediyorum
Aldıkları madalyalardan ötürü kadın boksörlerimizi ve diğer kadın sporcularımızı tebrik ediyorum. Olimpiyatlarda madalya almak öyle sıradan çalışmalarla kazanılacak başarılar değil. Büyük emekler verilmiş. Bunları görememek hamakattir.
Cinsel obje olmak
Buraya kadar tamam. Ama bizler bu gibi vesilelerle sporcuları dahil kadınlarımızı cinsel obje olmaktan çıkaracak ve onlara asalet kazandıracak olan tesettürü gündeme getirmeyelim mi? Tesettürlü olarak yapılabilecek olsa bile örneğin insanın en aziz organı olan yüzünü darbeleten, ölüm ve sakatlık tehlikesi içeren boks sporunun onaylanamayacağını dile getirmeyelim mi?
Boks sporu caiz midir?
TRT-1’de Şampiyon diye bir dizi yayınlanmıştı. Dizi filmin kahramanı Şampiyon bir boksördür. Şampiyonluğunu, yumruklarıyla ölümüne sebep olduğu şampiyon bir boksörü mağlup ederek kazanmıştır.
Şampiyon filmi doğal olarak İslâmî duyarlılığı olan insanların “Bu spor dalı caiz midir? “ sorusunu gündeme taşımıştır.
Şampiyon Boksör Kemal Sonunur... Sabah namazlarını Emirgan camiinde kılar ve bazen de kıldırırım. Bir gün sabah namazını kıldırırken Araf Sûresi’nin 89. âyetini de içine alan bir bölüm okumuştum. Bu âyette Hz. Şuayb Peygamberin dilinden şöyle bir dua yer alır:
“…Rabbimiz, sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz de Allah’a güvenmişiz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçek olan neyse onu ortaya çıkar. Çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı sensin.”
O sabah emniyet mensubu Dünya şampiyonu boksör Kemal Sonunur da namazdaydı.
Ben yukarıda anlamı sunulan duayı içeren ayeti namazda okuyunca duygulandı ve maziyi çağrıştırdı. Namazdan sonra ayak üzere yaptığımız sohbette şöyle dedi: “Boksör olarak uluslararası bir şampiyonaya ülkem adına katılmak üzereydim. Duasını almak üzere ünlü nakşi Şeyhi Sami Efendi’yi ziyarete gittim, bana namazda okuduğunuz âyette geçen duayı yaparak müsabakalara çıkmamı tavsiye etti.”
Ben de kendisine, “O dönemde sizinle görüşebilseydik ben de size mânen güç kaynağı olacak bir dua öğütlerdim” dedim ve şöylece devam ettim:
Ama bu spor dalını seçerken görüşebilseydik helal bir spor dalı olamayacağını beyanla boksu tercih etmenizi önermezdim, hattâ engellemeye çalışırdım.”
Kemal bey sarsıldı ve itiraz sadedinde bir şeyler söyleyince bazı açıklamalar yaptım. O açıklamaları daha sonra Fetvaiste isimli sitemde sorulan soruya cevap olarak verdim. Şimdi sizlere bu cevabımı sunuyorum:
Boks Yapmak Caiz Değildir
Sakın yüze vurmayın
Bismillah… Sporlar üzerinde çalışma yapan bir insan olarak boksa caizdir diyemem. Haram olduğunu da söyleyebilirim. Çünkü Peygamberimiz “Sakın ha yüze vurmayınız.” buyurarak kesin bir yasak getirmiştir. (Müsned 4/447)
Peygamberimiz, değil insanların yüzüne vurulmasını; hayvanların yüzüne vurulmasını, yüzünden dağlanmasını ve hayvanların dövüştürülmesini bile yasaklamıştır.
Yüz, Kur’ân-Kerim dilinde insanı temsil eder. (A.İmran, 3/106,107) İnsan denilen müstesna varlığın yüzüne vurulması hiçbir şekilde onaylanmaz. Kaldı ki boksta bir tür işkence edilerek yüzlerin ne hale getirildiğini hattâ beyin kanaması ile felçlere ve de ölümlere sebebiyet verildiğini biliyoruz.
14 asırlık İslâm Medeniyeti’nde özetlediğimiz gerekçelerle olacak boks benzeri bir spor, hatta harp sporuna dahi yer verilmemiştir.
Bu tür sporlar karşı tarafa zarar vermeyi amaç haline getirerek insanın ruh dünyasını da etkileyebilir ve onu acımasızlaştırabilir. Kaçınılmasını öğütlerim.