ÖZLEM DOĞAN
Aksaray Belediyesinin davetlisi olarak 33. Ihlara Kültür Sanat ve Spor Festivali’ne katılmak üzere Aksaray’a gittik. Dünya Etnospor Konfederasyonu ile Okçular Vakfı'nın desteğiyle Cuma günü başlayan ve bugün sona erecek olan festival, belediye binası önünden gaziler, mehteran, sporcular ve atlıların kortej eşliğinde yürüyerek alana doğru yürüyüşe geçmesiyle başladı. Tarihimiz ve kültürümüze dair hatıralarımızı günümüze tanımak için hazırlanan organizasyona katılım yüksekti.
Festivalin teması ‘II. Kılıçarslan’
Kılıçarslan Parkı'nda gerçekleştirilen festivalin bu yılki teması "2. Kılıçarslan olarak belirlendi. Geleneksel Türk sporlarının yanı sıra Anadolu el sanatları atölyeleri, geleneksel lezzetler, geleneksel çocuk oyunları, kılıç kalkan gösterileri, at biniciliği, atlı gösteriler ve mas güreşi için oluşturulmuş çadırlar ve alanlar ziyaretçi akınına uğradı.
Medeniyetimizi bir kere daha göreceğiz
Açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı, 17 Eylül 1176'da yapılan Miryokefalon Savaşı'nın yıl dönümünde bu etkinliği gerçekleştirdiklerini ifade ederek şöyle konuştu: "Etkinlik alanı dolaşıldığında tam 800 yıl geriye gitmek suretiyle Aksaray'ımızın eski coğrafyasını, kültürünü, medeniyetini bir kere daha görmüş olacağız. Anadolu'nun iki aslanı var; biri Malazgirt Savaşı'nda Türklere Anadolu'nun kapısını açan Alparslan, diğeri de 2. Kılıçarslan.
Büyük Türkiye için ecdadımızı tanımamız lazım
Festival açılışına katılan bir diğer isim olan AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu, istikbale geçmişten baktıklarını söyleyerek şöyle konuştu: "Bizim tercihimiz eğer büyük Türkiye ise mutlaka ecdadımızın burada gerçekleştirdiği, bizim rüyamız olanı bilmemiz lazım. Bu festival de adeta tarih dersi gibi. Tarihimiz bizim güç ve kuvvet kaynağımız."
Tarihten bugüne açılan bir pencere
Festival alanında büyük bir coşku vardı. Çocuklar, gençler, yaşlılar atalarımızdan yadigâr kalan ne varsa ustalarının elinden ilgiyle izlediler.
Anadolu aslanları: Aksaray Malaklısı
Türk insanı genelde Sivas kangal köpeğini bilir. Oysa Aksaray malaklısı cinsi köpekler güçlü fiziki yapısı ile görenleri hayrete düşürüyor. Çobanların can yoldaşı, adeta sahibi olan ailenin bir ferdi gibi olan bu köpekler kendisini sevenlere karşı son derece uysal. Hasan Dağı'nın eteklerinde yayılan koyunlar için ise adeta koruyucu birer aslana dönüşüyorlar. Bu güzel köpeklerin sahibinin verdiği bilgiye göre doksan kiloya kadar çıkan ve yaklaşık 10 yaşına kadar yaşayan Aksaray malaklısı her gün sadece tek öğünle besleniyor o da genelde et ağırlıklı oluyor. Çok fazla bilinmeyen bu türe yurtdışından da büyük talep var. Yetişkin bir Aksaray Malaklısı yaklaşık 50 bin TL’ye satılıyor.
‘Kiminle aşık atıyorsun’ deyiminin kaynağı bir oyun
Festivalde Selçuklu döneminde çocukların gözdesi oyunlar da yer alıyordu. Bu oyunlardan biri ‘Aşık atma’ idi. "Sen onunla aşık atamazsın" ya da ”cuk oturdu” deyimlerinin çıkış noktası Anadolu’nun en yaygın oyun türlerinden biri olan ve yaklaşık 4 bin yıllık bir geçmişi olan aşık oyununa dayanır. Bu oyun adını malzemesi olan aşık kemiğinden alıyor. Bu kemik; koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanların arka ayaklarındaki eklem yerlerinden çıkan yassı, dikdörtgen şeklinde ufak bir eklem parçası. Aşık oyunun adı Dede Korkut hikâyelerinde ve Manas Destanında da geçiyor. Tabi oyunlarımız sadece aşıkla sınırlı değil. Alanda halat çekme, köy seyirlik oyunlarından ‘kabak’, adı en çok bilinen mangala ve mas güreşi de çocukların en çok ilgi gösterdiği etkinlikler arasında yer aldı.
Kök boyasından Türk figürleri
Yıkandığı zaman çıkmayan ve ıhlamur ağaçlarından şekillendirilen kök boyalı Türk motifleri kâğıtları, giysileri süslerken diğer yanda da özellikle 80 kuşağı çocuklarının oynadığı ip oyununa yeni nesil internet çağı çocukları bir anlam veremeden bakıyordu. Sanal ve renkli dünyanın oyunları yanında elbette bu mütevazı oyunlar sönük kalıyordu.
Çadırları süsleyen zanaatlar
Kılıçaraslan Parkı’na kurulan çadırlarda geleneksel el sanatlarımız da sergileniyordu. Ziyaretçileri dervişler otağında Aksaray’ın manevi büyüklerinden; Somuncubaba, Yunus Emre, Taptuk Emre, İsmail Maşuki, Pir Ali Sultan, Yunus Emre, Cemalettin’i Aksaray’i, Genç Osman, Piri Mehmet Paşa, Zenbilli Ali Efendi karşıladı.
Renkler, desenler, şekiller
Türklerin asırlık macerasında hep gücünü yaylarında hissettikleri ok ve yayı maharetli elleriyle hedefe isabet ettiren ustaların yanında ziyaretçilere de deneme fırsatı verildi. Yün eğirmeden demirciliğe, koşumculuktan hasır örmeye, kalaycıdan bıçakçıya kadar daha birçok yöresel el sanatları uygulamalı atölyelerde sergilenirken artık orta yaşlı büyüklerin bile hatırlamadığı topaç ustasının elinden çıkan ahta oyuncaklar ise boynu bükük olarak geleneksel zanaatlarımızdan biri olarak çocuklara hediye edilmeyi bekliyorlardı.
Atlı akrobasi gösterisi nefes kesti
Festivalin en görkemli etkinliği ise özel olarak yetiştirilmiş atlar ve alanında uzman akrobatlar eşliğinde hazırlanan ve nefes kesen akrobasi gösterisiydi. Tarihimizdeki Türk atlı okçularının, dörtnala giderken, eyer üstünde dönüp arkaya ok atarak hedefe tam isabet ettirme başarısını Aksaray halkı yeniden izleme fırsatı buldu. Akrobatların at üstünde hızla giderken kılıçla ikiye böldüğü su şişleri ve at üzerinde ters gitme, tek ayak üstünde at sürme ve amuda kalkma esnasında yürekler ağızlara geldi.
Festival bugün sona eriyor
Festivalin ilk günü renkli görüntülere sahne olurken Cumartesi günü de aynı etkinlikler ziyaretçilere dolu dolu anlar yaşattı. Sadece Aksaraylıların değil Türkiye’nin tüm illerinden herkesin mutlaka görmesi gereken 33. Ihlara Kültür Sanat ve Spor Festivali bugün sona erecek.
İki Aksaray’ın arasındaki bağ
Bağrından birçok evliya, salih kul, âlim çıkaran Aksaray’ın diğer adı Şehr-i Süleha’dır. Kılıçarslan burayı o kadar çok sevmektedir ki, kötü niyetli kişilerin bu kente giremeyeceğine dair bir ferman çıkartır. Suç işleyenin hemen başı vurulacaktır. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre bu amaçla sarayın giriş kapısının iki yanına tunçtan iki aslan heykeli yaptırır. Bunlar şehre gözcülük eder, kötü niyetli kişiler kente girdiklerinde aslanlar ağızlarından çıkardıkları alevlerle onları yakar, kül ederler. Bu yüzden iyilerin, doğruların, Salihlerin yaşadığı Aksaray’a “İyilerin yurdu” , “Salihlerin yurdu” anlamına gelen “Şehr-i Süleha” adı verilmiştir. Fatih Sultan Mehmet de fetihten sonra İstanbul’u Türkleştirmek için Aksaray’dan birçok âlimi İstanbul’a getirir ve şu an adı ‘Aksaray’ olan Yenikapı-Laleli-Fatih arasındaki semte yerleştirir. Semt adını âlimlerin memleketinden dolayı Aksaray olarak alır.