Izdırabın adı: kadın

Dünyanın en fakir ülkelerinden Nijer'de hayatın ağır yükünü kadınlar taşıyor. Açlık ve sefaletin pençesinde kıvranan ülkede, kız çocukları, çocukluklarını yaşayamadan kendilerini acımasız bir hayatın içinde buluyor

NİJERYA'da kadın olmak... Dünyanın en fakir ülkelerinden Nijer'de hayatın bütün ağır yükünü kadınlar taşıyor. Açlık ve sefaletin pençesinde kıvranan ülkede, kız çocukları 5-6 yaşlarında, çocukluklarını yaşayamadan kendilerini acımasız bir hayatın içinde buluyor. 12 yaşına geldiğinde evlendirilenler, çocuk yaşta anne oluyor.

Yaklaşık 16 milyon nüfusu bulunan ve halkın büyük bölümü Müslüman olan Nijer'de hayat, kadınlar için başka bir zor. Kendileri tarafından, kadın olmanın "ızdırap" olarak tanımlandığı ülkede, kadın olarak var olabilmek, belki de en zor yaşam biçimi.

Ülkede bedava iş gücü olarak da görülen kadınların dramı, küçük yaşlardan başlıyor. Sefalet ve açlığın pençesinde çırpınan ailelerde kız çocukları, sırtlarına bağladıkları kardeşleriyle ev işlerini yapıyor, odun topluyor, başlarında kovalarla su taşıyor, tarlada çalışıyor.

Çocuk yaştayken anne oluyorlar

Bir kadının ortalama 7 çocuk dünyaya getirdiği ülkede ebeveynler, hanelerinden bir "boğaz" eksilsin diye 12-13 yaşlarına gelmiş kızlarını yaşça kendilerinden büyük erkeklere feda ediyor. Evlilik maliyetinin yaklaşık 75 TL'ye tekabül ettiği Nijer'de, çok eşlilik oldukça yaygın. Dört kadınla evlenen koca, yeni bir eş almak için hanımlarından birini çocuklarıyla birlikte sokağa terk edebiliyor.

Kendi rızaları dışında evlendirilen kız çocukları erken yaşta doğum yapmaya zorlanıyor. Bedenleri gelişimini tamamlamadan hamile kalan kızlar, daha kendileri çocuk yaştayken bebek sahibi oluyor. Ergenliğe ulaşmadan yapılan doğumlar sonucunda da kızlar, ülkede "ölümden önceki azap" olarak dillendirilen fistül hastalığına yakalanıyor.

Eşleri tarafından dışlanıyorlar

Gelişmiş ülkelerde bilinirliği dahi sorgulanabilecek bir hastalık olan fistül, ülkedeki kadınlar için en büyük çilelerden. Hastalık sonucu idrarını tutamaz hale gelen kadınlar, oluşan pis koku nedeniyle, bebekleriyle birlikte eşleri tarafından terk ediliyor.

Kocaların yüzüstü bıraktığı kadınlar, eğer kabul edilirse ailelerinin yanına dönüyor ya da sokaklarda yaşamını dilenerek devam ettirmeye çalışıyor.