Roma merkezli Uluslararası Politikalar Çalışma Merkezinin (CeSPI) ev sahipliğinde düzenlenen "Türkiye'nin geniş Akdeniz coğrafyasındaki emellerinin gelişimi ve bunun İtalya üzerindeki olası etkileri" başlıklı panelde, Türkiye’nin Akdeniz coğrafyasına yaklaşımı, Türkiye-İtalya ve Türkiye -AB ilişkileri ele alındı.
Akademisyen ve yazar Valeria Giannotta'nın moderatörlük yaptığı panelde, İtalya Dışişleri Bakanlığı Güney ve Akdeniz-Avrupa Departmanı Başkanı Roberto Storaci, Temsilciler Meclisi Savunma Komisyonu Başkan Yardımcısı Piero Fassino, Haliç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Aylin Ünver Noi, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Hüseyin Bağcı değerlendirmelerde bulundu.
talya Temsilciler Meclisi Savunma Komisyonu Başkan Yardımcısı Piero Fassino, Türkiye ile ilişkilerin uzun vadeli olarak ele alınması gerektiğini ifade ederek Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye kapılarını kapatmasının hata olduğunu belirtti. Roma merkezli Uluslararası Politikalar Çalışma Merkezi'nin (CeSPI) ev sahipliğinde düzenlenen panelde, Türkiye'nin Akdeniz coğrafyasına yaklaşımı, Türkiye-İtalya ve Türkiye-AB ilişkileri tartışıldı.
Panelde ayrıca İtalya Dışişleri Bakanlığı Güney ve Akdeniz-Avrupa Departmanı Başkanı Roberto Storaci, Haliç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Aylin Ünver Noi, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Hüseyin Bağcı da katıldı.
Moderatörlüğünü Valeria Giannotta'nın yaptığı panelde Türkiye'nin bölgedeki rolü ve ilişkileri ele alındı. Giannotta, normalleşme sürecinin Türkiye'nin bölgesel ilişkilerini geliştirdiğini, arabulucu rolüyle de uluslararası camiada dikkat çektiğini ifade etti.
Temsilciler Meclisi Savunma Komisyonu Başkan Yardımcısı Fassino, Türkiye'nin bölgesel bir güç olduğunu ve ilişkilere uzun vadeli bakılması gerektiğini vurgulayarak AB'nin Türkiye'ye kapıları kapatarak büyük bir hata yaptığını dile getirdi. İtalyan hükümetlerinin Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini belirten Fassino, iki ülkenin Akdeniz ve Afrika konusunda birlikte çalışması gerektiğini söyledi.
İtalya Dışişleri Bakanlığından Storaci de Türkiye'nin stratejik bir ortak olduğunu ve enerji güvenliği açısından önem taşıdığını belirterek AB ile Türkiye arasındaki pozitif gündemi desteklediklerini ifade etti.
Haliç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Noi, Kovid-19 salgını, petrol fiyatlarındaki düşüş ve Ukrayna savaşı gibi etkenlerin Akdeniz havzasında pek çok yaklaşımı değiştiren unsurlar olduğunu belirtti. Noi, Türkiye'nin enerji geçiş ülkesi olmasının bölgesel ve AB ile ilişkilerinde enerjinin önemli bir işbirliği alanı olduğunu ifade etti.
Prof. Bağcı ise Türkiye-AB ilişkilerindeki konu başlıklarından Kıbrıs sorunu bağlamında Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin adım atması gerektiğini vurgulayarak Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çağrısında bulundu.
Panelde ayrıca CeSPI Araştırmacısı Aurora Ianni de Türkiye'nin bölgesinde kilit bir rol oynadığını belirterek Doğu Akdeniz'deki durumun yumuşamasının İtalya'nın da çıkarına olduğunu ifade etti."Türkiye hem AB için hem de bölgesi için çok önemli bir aktör." diyen Giannotta, normalleşme süreciyle Türkiye'nin bölgesinde İsrail, Mısır ve Ermenistan ile ilişkilerini geliştirdiğini, Ukrayna savaşında oynadığı arabulucu rolle uluslararası camiada dikkati çektiğini söyledi.
Temsilciler Meclisi Savunma Komisyonu Başkan Yardımcısı Fassino, Türkiye'nin geçmişiyle ve bugünkü durumuyla bölgesel bir güç olduğunu belirterek "Türkiye ile ilişkilere uzun vadeli bakılmalı. AB, Türkiye’ye kapıları kapatarak büyük hata yaptı. Kapıyı kapatınca o da yüzünü döndü. Biz onları ittirdik. Tabii şu da var; nüfusu 100 milyona yaklaşan Müslüman bir ülkenin AB üyesi olması da basit bir şey değil." diye konuştu.
İtalyan hükümetlerinin Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğine dikkati çeken Fassino, iki ülkenin beraber hem Akdeniz üzerine hem de Afrika üzerine çalışması gerektiğini vurguladı.
İtalya Dışişleri Bakanlığından Storaci de Türkiye'nin kendileri açısından stratejik ortak olduğunu hem NATO müttefiki olması hem de enerji güvenliği açısından önem taşıdığını vurguladı.
AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerde pozitif gündemi desteklediklerini dile getiren Storaci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden AB perspektifinden konuşmasının, Gümrük Birliği'nin yeniden gündeme gelmesinin iyi şeyler olduğunu söyledi.
Haliç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Noi, Kovid-19 salgını, petrol fiyatlarındaki düşüş ve Ukrayna savaşı gibi etkenlerin Akdeniz havzasında pek çok yaklaşımı değiştiren unsurlar olduğunu belirtti.
Noi, Türkiye'nin bir enerji geçiş ülkesi olduğunu, bundan dolayı bölgesinde ve AB ile ilişkilerinde enerji konusunun, güvenlik gibi önde gelen işbirliği alanlarından olduğunu ifade etti.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs adım atmalıProf. Bağcı da Türkiye'nin AB ile ilişkilerindeki konu başlıklarından Kıbrıs sorunu bağlamında Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin adım atması gerektiğini, bu konuda Türkiye'nin daha fazla toleransı olmadığını ifade etti.
Hem Türkiye-AB hem de Türkiye-İtalya ilişkilerinin geliştirilmesi için daha fazla diyaloğa ihtiyaç olduğunu vurgulayan Bağcı, "Acilen Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ihtiyaç var." dedi.
CeSPI Araştırmacısı Aurora Ianni de Türkiye'nin bölgesinde kilit bir rolde olduğunu belirterek Doğu Akdeniz'deki durumun yumuşamasının İtalya’nın da çıkarına olduğunu, bunun takdirle izlendiğini kaydetti.
Türk-AB ilişkileriTürk-AB ilişkileri, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerini ifade eder. Bu ilişki, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini içerir ve iki taraf arasındaki politik, ekonomik ve sosyal işbirliğini kapsar.
Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğini 1987 yılında resmi olarak başvurarak talep etmiştir. Ancak, üyelik süreci oldukça karmaşık ve uzun soluklu bir süreçtir ve hala tamamlanmış değildir. Türkiye'nin AB'ye üyeliği için müzakereler 2005 yılında başlamış olsa da, ilerleme süreci birçok engelle karşılaşmıştır ve bazı siyasi, ekonomik ve insan hakları alanlarında ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir.
Türk-AB ilişkilerinin bazı ana konu başlıkları şunlardır:
Gümrük Birliği: Türkiye ve AB arasında 1995 yılında kurulan Gümrük Birliği, Türk ürünlerinin AB pazarına serbest dolaşımını sağlamıştır. Bu anlaşma, ticaret ve ekonomik işbirliği açısından önemli bir adımdır.
Katılım Müzakereleri: Türkiye'nin AB üyeliği için müzakereler, aday ülke olarak Türkiye'nin uyumlaştırma sürecini içerir. Müzakereler, AB standartlarına uyum için reformların yapılmasını gerektirir ve birçok politika alanında ilerleme kaydedilmesini amaçlar.
Siyasi Diyalog: Türkiye ve AB arasında düzenli siyasi diyalog mekanizmaları bulunmaktadır. Ortaklık Konseyi ve Ortaklık Komitesi gibi yapılar, iki tarafın siyasi konuları ele almasını ve işbirliğini sağlamasını amaçlar.
Ekonomik İşbirliği: Türkiye, AB'nin önemli bir ticaret ortağıdır ve ekonomik işbirliği oldukça önemlidir. İş birliği, yatırım, ticaret ve ekonomik ilişkileri kapsar.
İnsan Hakları ve Demokrasi: Türk-AB ilişkilerinde insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanında ilerleme kaydedilmesi önemli bir konudur. AB, bu alanlarda yapılan reformları ve gelişmeleri yakından izler ve destekler.
Ancak, Türk-AB ilişkileri zaman zaman gerilimlerle de karşılaşmaktadır. Özellikle Türkiye'deki iç siyasi gelişmeler, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve insan hakları gibi konularda AB ile farklılıklar yaşanmaktadır. Bu nedenle, Türk-AB ilişkileri süreci zaman zaman zorlu ve karmaşık olmuştur.
Türkiye, AB üyeliğine aday bir ülke olarak, Avrupa standartlarına uyum sağlama ve ilgili reformları gerçekleştirme sürecini sürdürmektedir. Türk-AB ilişkilerinin geleceği, tarafların siyasi iradesine, reformlara ve diyaloga bağlı olarak şekillenecektir.