İşte Batı'nın ikiyüzlülüğü

Batı dünyası, ülke çıkarları söz konusu olduğunda basına yönelik her türlü sansür ve baskıya başvururken, diğer ülkelerin iç işleri konusunda basın özgürlüğü arkasına sığınıp karışıklık çıkarmaya devam ediyor. Basından gelen en ufak bir eleştiriye bile tahammülleri olmayan batılı hükümetler de Türkiye'yi basın hürriyeti konusunda uyarmaya kalkıyor.

KORAY TAŞDEMİR/İSTANBUL

Batı dünyasının söz konusu kendi ülke çıkarları olduğu zaman basını kendi amaçları doğrultusunda kullandığı, diğer ülkeler ve özellikle Türkiye'ye karşıtı kullandığı su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Kendi ülkelerini dünya gözünde kötü göstermemek adına her türlü sansüre başvuran Batı medyası, muhalif seslere karşı da acımasızca davranmaktan geri kalmıyor.Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi'nin raporundaki bilgiler Avrupa'daki iki yüzlüğü açıkça ortaya koyuyor.

Eleştiriye tahammülleri yok

2015 yılı kasım ayında CNN muhabiri Elise Labott, ABD Temsilciler Meclisi'nin Suriyeli ve Iraklı mültecilerin ülkeye kabulünü zorlaştıran maddeler içeren yasa tasarısını kabul etmesi üzerine sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı ileti nedeniyle açığa alınmıştı. Labott, paylaşımında, "Meclis, Suriyeli mültecileri sınırlayan tasarıyı kabul etti. Özgürlük heykeli ıstırap içinde başını eğdi" demişti.

Batı'da öyle Türkiye'de böyle

Gezi Parkı olaylarında ülkemizde 24 saat kesintisiz canlı yayın yapan ve yalan haberler ile sürekli polis şiddetinden sözden CNN İnternational, ABD'deki polis tarafından silahsız bir siyahinin öldürülmesi sonrası başlayan gösterilerde polise taş ve pet şişe atılması nedeniyle Charlotte Valiliği OHAL ilan etmişti. Türkiye'de ülkenin bekasını tehlikeye atan 15 Temmuz Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL kararını eleştiren CNN, ABD'deki karara sessiz kalmış ve yaşanan olayları siyahilerin şiddeti olarak göstermekten utanmamıştı. Aynı CNN, Gezi Parkı olaylarında polisin güvenliği sağlama çabalarını polis şiddeti olarak gösterip eylemcilerin şiddetini sümenaltı etmişti.

Fransa'nın basın hürriyeti sınıfta kaldı

Fransa'da Mayıs ayında yeni çalışma yasasına karşı yürütülen protestolarda çekilen videolarda Fransız polisinin göstericilere hatta yoldan geçenlere bile orantısız güç kullandığı görülmesine rağmen Fransız basını bu olay karşısında üç maymunu oynamıştı. 26 Mayıs'ta düzenlenen yürüyüşte polis yoldan geçen bir kadının boğazını sıkıp yere düşürmüştü ancak Fransız basını bunu da görmezden gelerek polis şiddetini gündeme getirmemişti. Fransız basını olayları sadece polise uygulanan şiddet üzerinden haberleştirmişti.

FETÖ'ye karşı çıkmak suç unsuru

FETÖ'nün darbe girişimi sonrası Türkiye'ye destek veren Alman gazeteci Martin Lejeune'nin sosyal medya hesabı neden gösterilmeksizin beş gün süreyle kapatılmıştı. Lejeune yaptığı açıklamada, Facebook şirketinden toplumsal standartlara uyması gerektiği yönünde bir e posta aldığını belirtmişti. Lejeune, Facebook'a cevap yazdığını hangi paylaşımın toplumsal standartlara uymadığını sorduğunu ancak cevap alamadığını da dile getirmişti.

Kendi ülkelerine sıçradığında sansüre başladılar

ABD'de siyahilere yönelik ırkçı saldırılar ve son yıllarda tırmanışa geçen polis cinayetlerine tepki olarak doğan "Siyahların Hayatları Değerlidir" hareketi kısa sürede, Avrupa ülkelerine yayılması sonrası hareketin ABD'deki eylemlerine destek veren Avrupa medyası, olayların Avrupa'ya taşınması karşısında bir kez daha ikiyüzlü tavrını ortaya koydu. Hareketin Fransa koordinatörü Fania Noel, "Fransa devleti ve medyası ABD'de olaylar başladığında inanılmaz ilgililerdi, ancak hareket yayılıp, kendi ülkelerine geldiği zaman tam bir ikiyüzlü davrandılar ve sansürlediler" ifadesini kullandılar.