FAHRİ SARRAFOĞLU / İSTANBUL SEYYAHI
Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, dünyanın çeşitli ülkelerinden toplanmış ve hala toplanmaya devam eden, toplamda 16 ülkeye ait 750’ye yakın ürünlük bir koleksiyona sahip. Ve çocuklar bu müzeyi çok seviyor.
Uçurma Müzesi'ni çocuklar kadar büyükler de çok beğeniyor.
Her ne kadar pandemi nedeniyle bazı müzeler kapansa ya da kapanmak durumunda kalsa da bazı müzelerimiz halen açık ama gitmeden önce mutlaka telefon açmanızda fayda var. Niye müze gezelim derseniz, hem geçmişi tanımak hem de geleceğe yön vermek için geçmişte yaşanan hatıralara ihtiyaç var. Gençlerimizi özellikle müzelerle tanıştırmak çok çok önemli.
Uçurtma müzesi
İstanbul Uçurtmacılar Derneği Başkanı ve aynı zamanda müzenin kurucusu Mehmet Naci Aköz, batı ülkelerinde bilimsel deneylerde kullanılan uçurtmanın günlük hayatımızdaki pek çok ürünün/aracın ilk kıvılcımını ateşlediğini belirterek, uçurtmanın uçağın atası olduğunu vurguluyor.
Ücretsiz uçurtma dersleri
Uçurtma kültürünün yaşatılması, geliştirilmesi ve tanıtılması amacıyla kurulan İstanbul Uçurtmacılar Derneği, 1986 yılından bu yana pek çok güzel çalışmanın altına imzasını attı. Bunlar arasında yer alan Uçurtma Gönüllüleri Kulübü daha çok, derneğin okullar veya sivil toplum kuruluşlarına yönelik faaliyetlerini yürütüyor.
Uygulamalı dersler
Bu faaliyetler; okul veya sivil toplum kuruluşlarında uygulamalı uçurtma dersleri vermek, panel ve konferanslar yapmak, uçurtma etkinliklerine proje desteği vermek, uçurtma kulüpleri oluşturmak isteyen kurumları resmi olarak desteklemek şeklinde örneklendirilebilir. Ayrıca derneğin dershanesinde haftanın 3 günü ücretsiz uçurtma dersleri devam ediyor.
750 ünün var
Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, dünyanın çeşitli ülkelerinden toplanmış ve hala toplanmaya devam eden, toplamda 16 ülkeye ait 750’ye yakın ürünlük bir koleksiyona sahip. Müzenin kurucusu Aköz, bu yapılanmanın Türkiye’nin ilk ve tek uçurtma müzesi olduğuna dikkat çekerek “Müzemize özellikle okullar ve sivil toplum kuruluşlarından oldukça yoğun ilgi var.” dedi. Ziyaretlerin ücretsiz olarak gerçekleştiğini belirten Aköz, müzenin her gün çeşitliliğini ve aktivitelerini artırmak için çalışmalar yaptığını söyledi.
------------------------
Tekfur Sarayı nasıl müze oldu?
Tekfur Sarayı, İstanbul’da bulunan Blakerne Sarayı kompleksinden günümüze kalan tek saray. İstanbul’da, Fatih İlçesi sınırları içerisinde kalan Edirnekapı semtinde; kara surlarına bitişik olarak inşa edilmiş, konum olarak Edirnekapı ve Eğrikapı arasında kalan kalın duvarlı saray “Tekfur Sarayı” olarak isimlendirilir. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethedilmesinden sonra “Tekfur Sarayı”, on yedinci yüzyılın sonlarına kadar metruk şekilde kalmıştır.
Uzun bir tadilat sürecinden sonra Tekfur Sarayı halkın ziyaretine açıldı. Müze hakkında bilgi veren Arkeolog Prof. Dr. Sümer Atasoy, özgün mimarisini bozmadan evrensel kurallara uygun olarak malzemeler kullanılıp üretildiğini dile getirdi. Prof. Dr. Sümer Atasoy, “Sarayı farklı şekillerde değerlendirelim hatta otel yapalım gibi pek çok tartışmalar yapıldı. Sonunda buranın bir müze olarak kullanılması fikri ağır bastı ve yapıldı. Ki iyi oldu. Çünkü 1993 yılından 2001 yılına kadar burada yapılan kazılarda ilk defa çini atölyesinin ve cam atölyesinin varlığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla burada hem bina hem de buradan çıkan eserler önemlidir” cümlelerine yer verdi.
------------------
Ara Güler Müzesi görülmeli
Sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin tanıtılmasına hem katkıda bulunmuş hem de olayların içinde yaşayarak tanıklık etmiş olan Ara Güler’in müzesini mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Müzenin kurulduğu bina zaten hem Osmanlı dönemine hem de genç Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarına tanıklık etmiş önemli bir tarihi bina.
Tarihi binanın tarihsel dokusuna hiç dokunulmadan Ara Gülerin tarihe tanıklık eden fotoğrafları sergileniyor. Bugün birçoğu kaybolmuş olan tarihi eserler, camiler, çeşmeler, köprüler ortada yok ama Ara Güler bunların hepsini fotoğraflayarak geçmişin kayboluşuna izin vermemiş. Teşekkürler Ara Güler!
Doğuş Grubu’nun 2016 yılında Ara Güler’le yaptığı işbirliği sonucu kurulan Ara Güler Müzesi, usta sanatçının arşivinden derlenen “Islık Çalan Adam” sergisi ile Ara Güler’in doğum günü olan 16 Ağustos’ta ziyarete açıldı. Bomonti'de sanatseverlerle buluşan müzenin projesi ise PAB Mimarlık’a ait. Müze ücretsiz gezilebilir.
----------------
Sultanahmet Sağlık Müzesi
Sultanahmet Tramvay Durağının yanındaki bina, önemli ilklere ev sahipliği yaptı. Türkiye’nin ilk Sağlık Müzesi 1917 yılında, nüfusun büyük bir bölümünü etkileyen salgın hastalıklara karşı halkı bilinçlendirmek amacıyla kurulmuştur. Bu tarihten 1989 yılına kadar 72 yıl boyunca Sultanahmet Divanyolu’ndaki Salih Efendi Konağında varlığını sürdürmüştür. 2011 yılında bina yeniden müze işlevi kazandırılmak üzere restorasyona girdi.
---------------------
Tanpınar Kütüphanesi
İstanbul kütüphaneleri içerisinde çok özel bir yeri olan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi, geçmişle geleceği birbirine bağlıyor. Kütüphanede hem dinleniyor, hem dinlenirken kitap okuyabiliyor hem de tarihi güzellikleri seyredebiliyorsunuz. Gülhane Parkı’nın muhteşem güzelliği içerisinde kitap okumak hiç bu kadar güzel olmamıştı… Alay Köşkü, Bâb-ı Âli’nin karşısında, Gülhane Parkı’nın hemen girişinde bulunuyor.
-------------------
Ab-ı Hayat Su Müzesi
Abı-ı Hayat Su Kültür Varlıkları koleksiyonu Topçu kardeşler tarafından 25-30 yılın birikimi olarak oluşturulmuş. Yıllar itibariyle damlaya damlaya koleksiyon oluşmuş. Ailenin büyüklerinden kalan eşyaları biriktirmeyle başlanılmış.. Zaman zaman çarşıdan pazardan alınan eserlerle, hediye edilen eserlere koleksiyon giderek zenginleşmiş.
--------------
Şerefiye Sarnıcı Müzesi
İstanbul ilimizde bulunan tarihi sarnıçlardan biri de Şerefiye Sarnıcı’dır. Bizans İmparatoru 2. Theodosius emriyle, Bozdoğan Kemeri’nden su depolayabilme amacı ile yapımına başlanan sarnıç, 15 yıllık bir çalışma sonrasında yani 443 yılında tamamlanabilmiştir. Yaklaşık olarak 45 m x 25 m alan ebatlarına sahip olan bu sarnıç, 9 m yüksekliğe ulaşan tam 32 tane mermer sütun içeriden desteklenmiştir.
----------------
Teknoloji Müzesi
Hafta sonu çocuklarımızı nereye götüreyim diye düşünmeyin hemen İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nden başlayın gezmeye derim. Birçok Müslüman bilim adamı dünyaya birçok buluş yaparak, bugün bile hayırla yad ediliyorlar. İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Gülhane Parkı içerisinde Saray Sur Duvarına bitişik Has Ahırlar Binası’nda yer almaktadır.
--------------
Çikolata müzesi
Esenyurt’ta, Pelit Çikolataları Üretim Tesisleri bünyesinde yer alan Pelit Çikolata Müzesi dünya sanatının başyapıtlarını, masal kahramanlarını, ünlü efsanelerin heykellerini tamamını çikolatadan hazırlayıp çikolata ve sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Burayı gezerken dikkat edeceğiniz en önemli husus, eserleri yemeye kalkmamak olacaktır.
-------------
Jale Kuşhan Balmumu Müzesi
Türkiye’nin ilk ve tek Balmumu Müzesi’nin sahibi Jale Kuşhan tarafından açıldı. Müzede, dünyaca ünlü 60’a yakın kişinin eseri yer alıyor. İstanbul Balmumu Heykel Müzesi’nde, birebir ölçülerde, protez göz, balmumu heykel protez diş ve gerçek saç kullanılarak hazırlanan balmumu heykeller yer alıyor. Burada kişiye özel balmumu el çalışması da yapabiliyor. Müze Taksim'de bulunuyor.
---------------------
Komposto ve Turşu Müzesi
Turşu ve komposto deyince bugün ilk akla gelen yer Hacı Abdullah Lokantası. Özellikle 1970 yılında yapılmış kompostolar halen gidilip görülebilir. Hacı Abdullah Korun, turşu ve komposto “müzesi” benzetmesinin kendilerine çok memnun ettiğini ve sırf komposto ve turşuları görmek için özellikle turistlerin ve meraklı ziyaretçilerin geldiğini anlatıyor.
1888 yılında açılış ruhsatı bizzat Sultan 2. Abdülhamit tarafından verilen, o günden bugüne Türk mutfağının geleneksel lezzetlerini taşımayı başaran Hacı Abdullah, bugün 120 yaşında. Hacı Abdullah’ın önemli özelliklerinden birisi de kendi imalatları olan turşular, reçeller ve kompostolar. Burada çeşit sayısı neredeyse üç bini bulan ürün var.
Mekâna girdiğinizde sizi alılan ödüller ve ünlü gazetelerde çıkan yazılar karşılıyor. Ardından bir iki adım sonra mekânın en çok ilgi gören, yiyeceklerin sergilendiği bölüm yer alıyor. Burada çok güzel kavanozlarda turşular, kompostolar köy balları, yine köylerden gelen meyve sebzeler satılıyor. Hiç turşu sevmeyen bir insan bile, burada turşuyu seviyor.