İstanbul'da büyük deprem olacak iddiası provokasyon

Depremle ilgili çoğu söylentinin psikolojik savaş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "99 depreminden ardından 'bugün yarın İstanbul'da büyük deprem olacak' dediler, aradan 24 yıl geçti. Bu Türkiye'ye karşı bir provokasyondu. Bugün hala İstanbul yıkılacak diyenlerin tüm söyledikleri çelişkiden ibaret."

HABER: ÖZLEM DOĞAN

Asrın felaketi olarak nitelendirilen ve 17 bin 480 vatandaşımızın hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin ardından 6 Şubat’ta da çok büyük bir afet yaşadık. Tüm Türkiye’yi yasa boğan ve saat 04:17’de gerçekleşen 7.7’lik bir deprem ve 9 saat sonra 7.6’lık ikinci bir depremle Kahramanmaraş’tan Adıyaman’a, Malatya’dan Hatay’a, Şanlıurfa’dan, Adana’ya, Diyarbakır’dan Gaziantep’e birçok il ve ilçemiz yıkıldı, büyük hasar aldı. An itibarıyla yaklaşık 40 bin insanımızı kaybettiğimiz depremin acıları henüz çok taze. Bununla birlikte her depremde dile getirilen büyük İstanbul depremi beklentisini, Kahramanmaraş Depremi’nden kısa süre önce Boğaz’a demirleyen Amerikan gemisinin depremi tetiklediği söylentisini ve 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük deprem felaketinin tüm yönlerini Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Milat’a değerlendirdi.

Bu depremi bekliyorduk

Kahramanmaraş depremini değerlendiren Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, fayın ikisinin birlikte kırılacağını beklemediklerini ama birinin diğerini kıracağını düşündüklerini ifade ederek, “2020 yılındaki Elazığ depreminden sonra Pötürge’den iki kola ayrılacak; biri Çelikhan’dan Malatya ve Elbistan’a gidecek, öbürü ise Erkenek’ten ve Pazarcık’tan Islahiye’ye batıya doğru gidecek iki deprem olacağını bekliyorduk. Hatta bununla ilgili bir makale de yazmıştım. İstanbul iki kıtanın birleştiği yer, burası ise dört kıtanın birleştiği bir yer” dedi.

İstanbul'da büyük deprem yok

Başta Celal Şengör olmak üzere bazı isimlerin 17 Ağustos 1999 depreminden sonra 8.1’lik deprem olacak açıklamalarına değinen Üşümezsoy, “O zamanlar İstanbul şöyle yıkılacak, böyle yıkılacak, yerle bir olacak dediler. Bütün Türkiye endüstrisi burada, bütün İstanbul sanayinin merkeziydi. Bu Türkiye’ye karşı bir provokasyondu. Fransız Jeolog Rolando Armijo deniz tabanına inip açıklama yapınca bu sefer de ‘fay burada değilmiş, üç parçaymış’ dediler. 7 ile 7.5 arasında dünya kadar fark var ki 8 olacak deniyordu. O dönemden sonra yeni bir gemi gelmedi. Son koyulan nokta buydu. Bugün tekrar İstanbul’da büyük deprem olacak demek büyük bir çelişkidir. Marmara Depremi sonrasında İstanbul’da 8.1 deprem olacak dediklerinde Türk ekonomisi alt üst olmuştu. 99 depreminden hemen ardından ‘bugün yarın İstanbul’da büyük deprem olacak’ dediler, aradan 24 yıl geçti. Zaten yazdıkları yazılar da çöpe atıldı” şeklinde konuştu.

Söylentiler psikolojik savaş

Deprem olduktan sonra sürdürülen psikolojik savaşlara dikkat çeken Üşümezsoy, “Depremde kırılma sonucu artı elektronlarla bulutlardaki eksi elektronlar karşılaşınca bir enerjiye düşünüp ışık açığa çıkıyor. Çıkan ses de takır takır taşlar kırılıyor, 200 kilometrede taşlar kırılırken tabii ki bu sesler çıkacak. Depremin suni olarak yapılabilmesi mümkün değil. Zaten bu deprem 500 yılda bir olabilir. Kırılmayı sıkıştıran ve makaslayan güç şeklinde iki faktör belirliyor. Depremlerin olması için depremlerin kırılmaya hazır hale gelmiş olması gerekir. Bombayla ya da başka bir sistemle olamaz. "

Amerika ile Allah'a şirk koşuyorlar

İleri teknolojinin büyük bir deprem yaptığına inanmak Amerika’ya ideolojik olarak teslim olmanın bir boyutu olduğunu belirten Üşümezsoy sözlerini şöyle noktaladı: “Kuran-ı Kerim’de Allah’ın dağları yürütebilme gücünden bahsediliyor. Amerikan gemisini deprem yapmakla ilişkilendirmek, depremi Amerikalılar yaptı demek Allah’a şirk koşmaktır. Bu da Amerika’ya tapınmaktır ve bu düşünceyle Amerika’ya direnilmez, ideolojik olarak teslim olunur.”