İstanbul'dan kaçış durağı: Göynük

İstanbul'un kalabalığından bıkanlar hafta sonu iki günlük de olsa yollara düşüyor. İşte size hem sakinliği hem de huzuruyla tarihe yerleşen bir Osmanlı Beldesi: Göynük

Merve Kantarcı ÇULHA

Bu hafta "İstanbul'a yakın nereyi gezebiliriz" in peşine düştük. Sakarya, Adapazarı derken soluğu Bolu'nun Göynük ilçesinde aldık. Burada durmaya karar verdik. Hemen belirteyim Göynük, Uluslararası Cittaslow (Sakin Şehirler) Birliği'ne üyeliği kabul edilen bir yer. İlçenin girişinde bu yazıyı görür görmez hemen bir araştırma eğilimine dalıyor insan. Göynük, Bolu'nun güneybatı bölgesinde yer alıyor. İki tepe arasında kalan vadiye kurulmuş bir Osmanlı yerleşimi de diyebileceğimiz bu belde, Safranbolu'yu andıran evleri, temiz havası, sakinliği ve güzel konaklarıyla insanı cezbediyor.

Akşemsettin Hazretleri Türbesi

Arabamızı park ediyor ve ilk nefesimizi Akşemsettin Hazretleri Türbesi'nde alıyoruz. Muhtemelen buraya gelen herkes ilk gezisine bu türbeyi ziyaret ederek başlıyordur, çünkü burası ilçeye girişte yer alıyor. 1389 yılında Şam'da doğan ve Fatih Sultan Mehmet'in hocası olarak ünlenen Akşemseddin, 1445'te Göynük'ü beğenerek buraya yerleşmiş. Akşemsettin'in burada Fatih ile sabahlara kadar sohbet ettiği belirtiliyor. Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin Hz. Türbesi Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmıştır. Her yıl Mayıs ayı sonunda ona ilçede özel şenlik düzenleniyor. Bizlerde Fatiha okuduktan sonra türbeden ayrılarak, hemen yakınındaki çeşmeden suyumuzu içiyor ve kuleye doğru çıkıyoruz.

Gazi Süleyman Paşa Cami ve Hamamı

Türbenin hemen yanı başında bir hamam ve bir de cami bulunuyor. Gazi Süleyman Paşa Cami, 2. Osmanlı Padişahı Orhan Bey'in büyük oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından 1331 ile 1335 yılları arasında yaptırılmış. Bölgedeki ilk Osmanlı eserlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Rivayete göre bu cami yapımında bir isçi elinde bir taşı koymadan getirip götürüyor. Süleyman Paşa durumu fark edip işçiye nedenini sorduğunda, işçi, sabah yıkanamadığı için mübarek yapının temeline taş koymak istemediğini söylüyor. Bunun üzerine Süleyman Paşa da cami inşaatı yanına bir hamam yapılması emri veriyor.

Zafer Kulesi

Aşağıdan çıkılması zor gibi görünse de aslında mesafesi yakın ve çıkması oldukça kolay bir kule. Tabii bunda yolların ve kuleye uzanan merdivenlerin düzgün olmasının da payı var. Bu kule Göynük halkının Milli Mücadele'ye verdiği büyük desteğin antlaşmış sembolüdür. 1922 yılında Sakarya Meydan Savaşı anısına Cumhuriyet döneminin ilk kaymakamı Hurşit Bey tarafından kente hakim, Sela Kayaları'nın üzerine yapılmış. Göynük manzarası buradan harika görünüyor, kuleye çıkmanızı ve oradan bir fotoğraf almanızı tavsiye ederim. Hemen yanı başında soğuk bir şeyler içebileceğiniz, dinlenebileceğiniz bir kafe de mevcut.

Ne alınır? Nerede kalınır?

Zafer Kulesi'ne çıkarken çok fazla hediyelik eşya satan yerler var. Buradan magnet, baston veya oraya özgü kumaştan yapılmış şal veya örtüler alabilirsiniz. Göynük'te kalabileceğiniz birkaç otel ve konaklar mevcut. Eskiye merakı olanlara konakları öneririm.

Ne yenir?

Burada topraklar çok verimli. Pazara gittiğinizde daha içeri girmeden meyve kokusu hemen geliyor. Keşli cevizli kaşık sapı mantısı, keşkek, güveçte et, güveçte etli yaprak sarma, pide, salata, fasulye, ciğer, güveçte kaşarlı kanlıca mantarı, tava yoğurdu, oklava baklavası ve tahinli pide yöresel yiyecekler arasında. Biz güveç ve keşkek denedik, size de öneririm. Özellikle yöre halkından da öğrendiğim kadarıyla buradan mutlaka enginar almalısınız. Devlette burada enginar yetiştirilmesini destekliyor ve teşvik edici projelerde geliştirildiği belirtiliyor. Bir de mutlaka tarla çileğinin tadına bakmayı ihmal etmeyin.

Her hafta sonu Göynük'te

Burayla gönül bağı kuran Kağıthane Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü Belediye Başkanı Danışmanı Hamza Uçan, Göynük'e bir kere geldikten sonra buradan bir arazi alıyor ve İstanbul'da yaşamasına rağmen her hafta sonunu burada bahçesinde geçiriyor. İstanbul'daki birçok dostunun da buraya gelmesine vesile oluyor. Bizler de semaverden ikram edilen çaylarımızı içiyor ve yolumuza devam ediyoruz.