İstanbul Yahudileri

Yahudi cemaatinin, dinine çok ama çok bağlı olduğu “fikri yaygındır” genelde… Ancak, Akademisyen Mahmut Haldun Sönmezer’in tez çalışması, “bu yaygın fikrin” tam olarak gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor.

Neve Şalom Sinagogu, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinin Karaköy semtinde, Büyük Hendek Caddesi’nde yer alan Türk Yahudilerinin başlıca ve en ünlü sinagogu. 1951 yılında ibadete açılan Neve Şalom Sinagogu ayrıca cemaat'in en yeni sinagogu.

Yaudilerle ilgili saha araştırması yapan birinin haliyle Kudüs’e gidip incelemelerde bulunması da gayet tabiidir. Mahmut Haldun Sönmezer de, İsrail’e giderek gözlemlerini pekiştirme imkanı bulmuş.

İSLÂM inancına göre bizler, doğrusunu söylemek gerekirse Yahudilere pek sıcak bakmayız. Bunun perde gerisinde; kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerle ilgili Peygamberimize vahyedilen ve bizim de “iman ettiğimiz” ayetlerin etkisi vardır.

***

Mahmut Haldun Sönmezer, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü’nden 1999 senesinde mezun olan ve ardından Sosyoloji alanında akademik çalışmalar yapan. Bir bilim insanı. 2004 senesinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi ana bilim dalında yüksek lisansını tamamladı. İşte bu dönemde yaptığı tez çalışmasını sonradan kitap haline getirerek yayımladı.

Yahudilik inancı

Modernleşme Sürecinde İstanbul Yahudileri… Sönmezer, bu tez çalışmasının amacını şu cümleyle izah ediyor: “Bir akademik gayretin ürünü olan bu çalışmanın amacı, bir azınlık cemâati olan İstanbul Yahudilerinin modernleşme sürecindeki dinî bağlılıklarını tespit etmektir”

Son derece tarafsız

Gerçek şu ki, Sayın Sönmezer, Türkiye gibi bir ülkede “Yahudilik” üzerine son derece tarafsız bir çalışma yapmış. O kadar ki, kitabı okuyanlardan bazıları, “Yahudilerin masum bir cemaat” olduğu fikrine kapılabilir. Oysa, tarihi gerçekler böyle değil. Öncelikle bunun ayırdına varmak gerekiyor. Osmanlı Yahudilerinin; özellikle 2. Abdülhamid Han döneminde yaptıkları ortadayken, onları masum görmek, ecdadımıza saygısızlık olur.

Objektif bir çalışma

Bu çalışmada Sayın Mahmut Haldun Dönmezer’in son derece objektif bir bakış açısıyla, İstanbul’daki Yahudi cemaatini, hem yerin dibine batırmadan hem de yüceltmeden, onların kendi dinlerine bakışını, kendi dinlerinin inançlarına inanma ve uygulama safhasını anlatışı; doğrusu kolay başarılabilecek bir iş değil… Bir müslümanın, Yahudiler hakkında yaptığı araştırmasını, duygularını karıştırmadan esere dönüştürmesi takdire şayandır bence.

İki kere okudum

Kitap hakkında, hem yazar hem de İstanbul Yahudileri için yanlış yorumlarda bulunmamak adına 214 sayfalık kitabı, bir haftada iki kez okudum. Notlar aldım. Aldığım notları, internet üzerinde araştırdım… Öncelikle kendi fikrimi söyleyeyim: Yahudi’lere karşı olan düşüncem Kur’anî ve Peygamberî kaynaklıdır.

Kaynakları temin etmek

Yahudilik hakkında tez hazırlamak için haliyle, bu dinle ilgili mevcut eserleri okumak gerekiyor. Dönmezer de aynısını yapmış tabii ki… Hatta Türkiye’deki Hahambaşı müessesine gitmiş, sekreterliği ile görüşmüş. Onların desteğini aldıktan sonra saha çalışması da yapmış, Çalışma bittikten sonra Hem Hahambaşı Rav İsak Haleva hem de Hahambaşılığın Sekreteri Yusuf Altıntaş, çalışmayı beğenmiş. Her ikisinin de genel kanaati şu: “Araştırmanın sonucu şahsi gözlemlerimizle uyuşuyor”.

Dine olan bağlılıkları

Ne diyordu Dönmezer, “Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de bir azınlık cemaati olan İstanbul Yahudilerinin modernleşme sürecindeki dini bağlılıklarını tespit etmektir”

Evet, biz Türklerde genel kanaat nedir? Yahudilerin dinlerine ve dini inanışlarına sık sıkıya bağlı olduklarıdır öyle değil mi? Ne var ki, Dönmezer’in saha araştırması bizim bu fikrimizin doğru olmadığını gösteriyor… Her ne kadar 81 kişi üzerinde yapılmış olsa da, İstanbul Yahudilerinin, nasıl bir inanışa sahip oldukları yönünde fikir veriyor… Zira Hahambaşılık beğendiğine göre demek ki “realite budur” demekten başka bir seçenek kalmıyor bize..

Modernite’nin başlangıcı

Kitabın ilk bölümlerinde modernitenin başlangıcından, Modernitenin etimolojik anlamından ve Batı’da modernitenin nasıl geliştiğinden bahsedilirken, böyle bir süreçte Yahudilerin de nasıl bir değişim gösterdiğini okuyoruz. Ve ilerleyen safhalarda anlıyoruz ki, modernite, Yahudiler arasında dine bağlılığı zayıflatmıştır.

Bağlılık yüksek Uygulama zayıf!

İstanbul’da araştırmaya konu olan Yahudi sayısının 20 bin civarında olduğunu öğreniyoruz.. Bu 20 bin Yahudi, genellikle Ortaköy, Erenköy, Adalar, Levent, Gayrettepe, Nişantaşı, Ümraniye, Çekmeköy, Beylikdüzü gibi müstesna yerlerde oturuyor… Yani zengin semtlerde… Türkiye Hahambaşılığının Dönmezer’e destek verdiği saha araştırmasında, mektupla veya yüz yüze 41 soru yöneltiliyor ve 81 Yahudi dönüş yapıyor… 20 bin kişilik cemaatten 81 kişi… Bu rakam bir genelleme yapmak için bana düşük geldi ama bir fikir verdiği gerçeğini de gözardı etmemek gerek. Araştırma şunu gösteriyor, Yahudilerin dinlerine bağlılık şuuru yüksek. Ancak dinlerinin kurallarına, emir ve yasaklarına uyma ve ibadetleri yerine getirme pratikleri zayıf ve giderek de zayıflıyor. İşte modernitenin: Yahudileri biçtiği elbise bu..

--------------

Batı’nın modernlik anlayışı NASILDI?

Batı’nın Aydınlanma düşünürleri, (burası çok önemli) “İnsan için kurtuluşun inançla değil, bilimsel bilgi ve çalışmayla mümkün olabileceğine inanmışlardır”, “Batı modernleşmesi bu bağlamda dinin sosyal hayattan çekilerek fertlerin vicdanına hapsedilmesi gereğine inanmıştır.” “Modernite, dini öldürmemiştir ama onu denetimi altına almak istemiştir.”

İşte Yahudiler de modernizmin etkisinde kalarak, kendi dini inanışlarının uygulama safhasını giderek unutmuş, hatta karşı çıkar hale gelmişlerdir.

--------------------

Anadolu’da ilk Yahudi izleri

2 Ağustos 1492’del Hristiyan İspanya, 31 Mart 1492 tarihinde ülkedeki bütün Yahudilerin, ülkeyi terketmeleri için ELHAMRA KARARNAMESİ çıkarmıştı. Sürenin son gününde Yahudiler kovulunca onlara kapılarını açan sadece Osmanlı Devleti olmuştu.

Modernleşme Sürecinde İstanbul Yahudileri isimli kitapta, Anadolu topraklarında ilk Yahudi yerleşmelerine dair bilgiler mevcut. Buna göre, Milattan 3 asır önce Büyük İskender döneminde, Filistİn’den bir grup yahudi İzmir Bergama civarına yerleştirildi. Ancak Anadolu’daki Yahudilerin varlığının M.Ö. 4. yüzyıla kadar gittiği tarihi kaynaklarda mevcut.

Milat’tan sonra ise Romalılar Kudüs’ü işgal edince Anadolu topraklarına Yahudi göçleri oldu. Özellikle Bursa ve Konya’ya kalabalık halde geldiler. Osmanlı döneminde ise zaman zaman Avrupa’dan Anadolu’ya Yahudi göçleri oldu. Bunların en büyüğü ise İspanya’dan kovulan Yahudilerdi. Ayrıca Macaristan’dan ve Fransa’dan kovulan Yahudiler de vardı.

İspanya’dan 1492’de başlayan göç, Osmanlı Yahudilerinin toplum coğrafyasını en fazla değiştiren olay olduğu bir gerçektir. Yahudi cemaatnin artmasıyla birlikte 15. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu içinde Yahudilerin etkinliği artmaya başladı. Hatta, Avrupalı tüccarlar devlet işlerini halledebilmek için Yahudileri aracı olarak kullandı.

------------------

İstanbul’daki Yahudi cemaatleri

Mahmut Haldun Dönmezer’in kitabı, İstanbul’daki Yahudi cemaatlerini tanıma ve onların dini yaşayışları, adetleri, inanışları hakkında oldukça fazla bilgi aktarıyor.

Romaniotlar: Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiği zaman Bizans’ta yaşayan Yahudilere Romaniotlar deniliyormuş. Bunlar Yunanca konuşuyormuş. Ne var ki Romaniotlar artık günümüzde kalmamış.

Karaimler: Karaylar’ın Yahudi dinine seçenlerine Karaim deniliyor. Bunlar Talmud’a karşı olan Yahudi cemaati. Tanah’ı benimsiyorlar. Rabbani Yahudilerden ayrı yaşayan bir cemaat. Hasköy’de Karaimlere ait bir Kinisa (Sinagog) bulunuyor.

Aşkenazlar: Alman Yahudilerine verilen isim. Bunlar Almanca ve İbranice karışımı olan “Yidiş” lisanıyla konuşuyorlar.

Sefaradlar: Osmanlı yahudiliği denilince ilk akla gelen bunlardır. Sefarad, İbranice’de “İspanya” demektir. İspanya, Portekiz ve İtalya’dan göç eden Yahudilere Sefarad deniliyor. Günümüzde Türkiye Yahudilerinin yüzde 96’sı Sefarad Yahudileridir.

Yahudilerin kitapları

Yahudilerin iki ana kitabı var. Aslında bu Tevrat’ın iki ana kitabı bir bakıma. Ahdi Atik (Eski Ahit-Tanah) ve Ahdi Cedid (Yeni Ahit). Ayrıca, Hz. Musa’ya indirilen 10 emir de Yahudiler için çok önemli. Talmud ise, Yahudilikte tüm kanunları içeren yasalar kitabıd. Şulhan Aruh’u ilk kez bu kitapta duydum. Edirneli Yosaf Karo tarafından kaleme alınan ve ilk kez 1564’te Venedik’te basılan bir kitap. Yahudi hukukunu içeren bir eser olarak kabul edilmiş.

Yahudilerin Bayramları

Şabat, cumartesi günü kutlanan dinlenme ve iş bırakma bayramı. Roş Aşana, (Yılbaşı) Yahudi yılı Tişri’nin ilk günü kutlanır. Yom-Kipur, Kefaret günü. 10 Tişri’de kutlanıyor. Yahudiler bugünde, günahlarından arınmak için dua ediyor. Sukot, Yahudi bayramlarının en eğlenceli olanı. Yom-Kipur’dan 5 gün sonra kutlanır. Hanuka, Kislev ayının 25’inde kutlanır. Yahudilerin, Helenlere karşı kazandığı zaferler yad edilir. Purim ise Yahudilerin İran Hükümdarı Keserkses’in zulmünden kurtulmaları anısına kutlanır. Pesah, Yahudilerin Mısır’dan çıkış günlerini simgeler. Bir nevi kurtuluş bayramıdır. Şavuot ise Tevrat’ın Yahudilere iniş günü anısına kutlanır.

Uygulamalı araştırmalar

İstanbul Yahudileri isimli kitabın son bölümünde uygulamalı araştırmalar var. Son derece ilgi çekici.. Her ne kadar 81 kişi üzerinde yapılmış bir araştırmayı genelleme yapmak ne kadar doğru ise de, Yahudi inanışı açısından bir fikir vermesi de önemli. Ne var ki, Yahudilerin meslek dağılımı hakkında Ev Hanımlığı’nın meslek kabul edilmesi bana ilginç geldi.

İnanç boyutları zayıfladı

Araştırma bize gösteriyor ki, İstanbul’daki Yahudilerin inanç boyutlarında hayli yıpranma var. Mesela Meleklere inanmayanların oranı yüzde 23.5, Peygamberlere inanmayanların oranı yüzde 21, Ölümden sonra dirilmeye inanmayanların oranı yüzde 32, Cennet ve cehenneme inanmayanların oranı yüzde 19.8, emirlere ve yasaklara uymayanların oranı yüzde 29 civarında. Yasaklı günlerde iş yapmama yasağına uymayanların oranı yüzde 51…

Sayın Mahmut Haldun Dönmezer’in araştırmasından anlıyoruz ki, İstanbul Yahudileri, dinlerine sık sıkıya bağlı ancak iş ibadet safhasına gelince uygulamada çözülmeler giderek artıyor.