Barodan yapılan yazılı açıklamada, Filistin ve İsrail topraklarında başlayan silahlı çatışmalarda uluslararası sözleşmeler hiçe sayılarak çocuk ve kadın ayrımı gözetilmeden zalimce sivil insanların katledildiği söylendi.
Dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlendiğine dikkat çekilen açıklamada, "Bunun son örneği 17 Ekim 2023 tarihinde Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesinin bombalanmasıdır. Bu saldırıda yüzlerce sivil insan katledilmiştir. Dünyanın gözü önünde sivillerin yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerleri, hastaneler hedef alınmakta, insanlar ikametlerinden çıkarılmakta veya çıkmak zorunda bırakılmaktadırlar. Bu koşullar altında yaşayan sivillerin sayısının giderek arttığına, yerleşim yerlerinin zarar gördüğüne tanık olunmakta, ambargo ve ablukalar ile temel insani ihtiyaçların dahi karşılanmadığı bir aşamaya gidilmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, bölgedeki sivillerin barınacak yer, beslenme, temiz su, ilaç ve sağlık gibi en temel ihtiyaçlara erişim haklarına yönelik insancıl hukuka aykırı ciddi tehdidin olduğu kaydedildi.
Gelinen noktada çatışmalarda sivillerin ve hastanelerin hedef alınmasının, sivillerin ağır yaşam koşullarına maruz bırakılmasının soykırım suçunu oluşturduğuna değinilen açıklamada, "Bu konuya karşı devletlerin politikalarının duyarsız kalabildiği ve uluslararası hukukun işletilmediği açıktır. Oysa insanlık, bu gibi halleri sıradanlaştıramaz. Sivillere yönelik ölümcül müdahalelerin durdurularak, başta çocuk ve kadınlar olmak üzere hasta ve yaralılar ile birlikte bölgeden tahliyelerinin sağlanması insani bir zorunluluktur." değerlendirmesi yapıldı.
Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası kuruluşların, insanlığa karşı işlenen suçun durması ve barışın sağlanması için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet edildiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hukukun uygulanması barışın ilk adımı olacaktır. Bu kapsamda hatırlatmak gerekir ki; Filistin sorununun çözümü, şu an için geçerli hukuk olan BM kararlarının uygulanmasından ve bunun sonucu olarak sivil halk üzerinde uygulanan kuşatmanın kaldırılmasını kapsayan yeni bir barış sürecinin kalıcı hukuk haline getirilmesi ile mümkün olacaktır. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' sözünü kendisine ilke edinen İstanbul Barosu barışın, hukukun ve sesini duyuramayanların sesi olmaya devam edecektir."