İsrail'in 10 Mayıs’tan itibaren 11 gün boyunca vurduğu Gazze'de 66’sı çocuk, 39’u kadın olmak üzere en az 254 Filistinli hayatını kaybetti.
Saldırılar, Gazze Şeridi’nde masum çocukları annelerinden, babalarından, kardeşlerinden ayırdı; aileleri darmadağın etti.
İsrail saldırılarından geriye göz yaşlı anneler, babalar, yetim ve öksüz çocukların yanı sıra Gazze’nin birçok bölgesinde göze çarpan enkazlar kaldı.
Saldırılar nedeniyle birçok ailenin hayalleri de yiten canlarla toprağa gömüldü.
İsrail’in saldırıları nedeniyle hayallerini toprağa gömmek zorunda kalan ailelerden biri de 7 kişilik Hadidi ailesi oldu.
- Anne ve 4 çocuğu hayatını kaybetti
Anne Maha Ebu Hatab, oğulları Suheyb (14), Yahya (11), Abdurrahman (8), Usame (6) ve 5 aylık Ömer'e bayramlıklarını giydirerek yakında ikamet eden ailesinin evine bayramlaşmaya gitmişti.
İsrail ordusu 15 Mayıs'ta Maha ve çocuklarının bayramlaşmak için gittiği Şati Mülteci Kampı'ndaki Hatab ailesine ait evi hedef aldı.
Saldırıda, Maha, oğulları Suheyb, Yahya, Abdurrahman, Usame'nin yanı sıra Hatab ailesinden anne Yasemin Hassan, Yusuf (11), Bilal (9), Meryem (8), ve Yamen (6) yaşamını yitirdi.
Bombardımanın hedefindeki evin enkazından Hadidi'nin 5 aylık oğlu Ömer ile Hatab ailesinin 4 yaşındaki kızı Mariya yaralı kurtarıldı.
- 5 aylık oğlu Ömer ile bir başına kaldı
Saldırıda 4 çocuğu ve eşini kaybeden, 5 aylık oğlu Ömer ile bir başına kalan Muhammed el-Hadidi, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Baba Hadidi, saldırıda hayatını kaybeden en büyük oğlu Suheyb’in kuş beslemeyi sevdiğini ve evin tüm işlerini onun yaptığını belirtti.
Suheyb’den geriye beslediği kuşların kaldığını dile getiren Hadidi, oğlunun Türkiye’ye gitmek istediğini ve çalışıp güzel bir hayat kurmayı hedeflediğini kaydetti.
Hadidi, aynı saldırıda hayata gözlerini yuman ikinci çocuğu Yahya’nın ise teknolojik aletlerle ilgilendiğini ve pilot olmayı hayal ettiğini ifade etti.
- Türkiye’ye gitmek için Türkçe kursuna yazılmışlar
Kız kardeşi ile 2013’te İstanbul’u ziyaret ettiklerini belirten Hadidi, şunları söyledi:
"O günden bu yana o ülkeye (Türkiye’ye) âşık oldum. Türkiye’yi çok sevdim. Buraya döndükten sonra aileme Türkiye halkının bize karşı davranışlarından bahsettim. Birçok insan onları tanımadığım halde sadece Filistinli olduğum için bana hediyeler verdi. İşte bu durumları anlattığımda çocuklarım ‘Türkiye’ye gidelim orada yaşayalım’ dediler. Ben de onlara 'inşallah bakalım' demiştim."
Hadidi, Türkiye’ye gitme hayaliyle çocuklarına pasaport çıkarttığını, Türkçe kursuna bile yazıldıklarını aktardı.
- Saldırının olduğu gün büyük oğlu babasına “Türkiye’ye gitmiyor muyuz?” diye sormuş
Türkçe kursunun ilk kurunu tamamladıktan sonra Türkiye’ye gitmek için gerekli evrakları hazırlamaya başladıklarını dile getiren Hadidi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuklarım da Türkiye’ye âşık olmuşlardı. Adı Türkiye olan her şeye. Hatta Abdurrahman da ‘hadi gidelim’ deyip dururdu. Oğlum Suheyb bile o son gün, evin vurulduğu günün sabahında 'Baba gitmiyor muyuz' diye sormuştu. Ben de ona pasaportları hazırlıyorum demiştim."
Türkiye’ye gitmek için oğulları Usame ve Abdurrahman için aldığı pasaportları gösteren acılı baba, "Abdurrahman birkaç gün önce ‘Baba artık gidelim, yeter’ demişti. Bu da Yahya’nın pasaportu, ben de hazırlıkları tamamlamaya çalışıyordum." ifadelerini kullandı.
Evin en büyük oğlu Suheyb’in kendi elleriyle hazırladığı ay yıldız da ailenin Türkiye sevgisini gözler önüne seren hatıralar arasında kaldı.