İsrail'de yargı düzenlemesine karşı protestolar 37. haftada devam etti

İsrail'de Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin yargı düzenlemesine karşı düzenlenen protestolar, 37. haftada devam etti.

Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesine karşı her hafta cumartesi akşamı kitlesel gösteriler düzenleyen İsrailliler, İbrani takvimine göre yılbaşı olarak kutlanan "Roş Aşana Bayramı" sebebiyle protestolarını bu hafta pazar günü gerçekleştirdi.

Başta Tel Aviv, Batı Kudüs, Hayfa ve Herzliya gibi kentler olmak üzere ülke genelinde onlarca farklı noktadaki gösterilere on binlerce İsrailli katıldı.

İsrail bayrakları taşıyan protestocular, davullar, düdükler ve havalı kornalarla ritim tutarak "demokrasi" sloganları attı. Tel Aviv'deki göstericiler, bazı noktalarda meşaleler yaktı.

Tel Aviv'de Kaplan Caddesi'ndeki göstericiler, hükümeti ülkenin kuruluşundaki bağımsızlık bildirgesine ihanet etmekle suçlayarak bildirgenin olduğu büyük bir pankartı caddelerde taşıdı.

Ülke genelinde farklı noktalardaki protestolarda da bağımsızlık bildirgesinin basıldığı dev pankartlar dikkati çekti.

- ABD'ye giden Netanyahu'ya karşı havalimanında protesto

Bir grup, Başbakan Netanyahu'nun bu akşam ABD'ye seyahat edeceği Tel Aviv Ben Gurion Uluslararası Havalimanı'nda toplandı.

İsrail bayraklarıyla havalimanının gidiş terminalinde bir araya gelen göstericiler, havalı kornalarla ritim tuttu.

İsrail polisi, havalimanı terminalindeki trafik akışını sağlamak için önlem aldı.

- Netanyahu hükümetinin tartışmalı yargı düzenlemesi

İsrail'de 2022'nin son günlerinde göreve başlayan Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümeti, aşırı sağcı ve aşırı dindar partileri barındırıyor.

Netanyahu'nun hükümeti kurduğu süreçte koalisyon anlaşmalarının en önemli kısmını, başta söz konusu yargı reformu olmak üzere yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesi ve aşırı sağcı isimlere yönetimde kritik görevler verilmesi gibi maddeler oluşturuyordu.

Adalet Bakanı Yariv Levin, Netanyahu koalisyonunun göreve gelmesinin hemen ardından 5 Ocak'ta yargının yetkilerini sınırlandıran, yüksek yargı mensuplarının atamaları üzerindeki etkisini azaltan, yürütme üzerindeki denetimini ortadan kaldıran ve yargının bazı yetkilerini Meclise devreden kapsamlı bir "yargı reformu" planladıklarını duyurmuştu.

Hükümet destekçileri, "seçilmiş siyaset kurumunun iradesine karşı kontrolsüz güçle donatılmış yargıyı dizginlemek" için söz konusu “reforma” ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.

Yargı paketinin karşıtları ise düzenlemenin "İsrail'de yürütme gücü üzerindeki tek etkili denetimi ortadan kaldırarak sivil özgürlüklere, ekonomik refaha ve ülkenin uluslararası imajına zarar verdiğini" düşünüyor.

Genellikle "yargı düzenlemesi" olarak anılan hukuki plan, İsrailliler arasında siyasi bakış açılarına göre "yargı reformu", "yargı darbesi" veya "yargının ele geçirilmesi" gibi farklı tanımlamalarla ifade ediliyor.

İsrail'de yargının en yüksek mercisi Yüksek Mahkeme, 12 Eylül'de Meclisin onayladığı yargının hükümet üzerindeki denetimini azaltan "Akla Yatkınlık Yasası'nı" 15 yargıcın katıldığı oturumda görüşmüştü.

Akla Yatkınlık Yasası, Yüksek Mahkemenin hükümetin verdiği kararları "kamu çıkarına hizmet etmediği, akla yatkın olmadığı veya çıkar çatışması doğurduğu" gerekçeleriyle bozma yetkisini elinden alarak yargının yürütme üzerindeki denetimini azaltmayı hedefliyor.