Belediyeye bağlı Volkskundemuseum’da gerçekleştirilmesi planlanan konferansın "BDS’nin antisemitist bir oluşum olduğu gerekçesiyle" Viyana Belediyesi tarafından iptal edilmesine tepki gösteren Kasrils, Avusturya’nın özgürlük mücadelesi veren Filistin halkı yerine işgalci İsrail’i tercih ettiğini ifade etti.
Siyonizmin tarihçesi ve kuruluş amacını anlatan Kasrils, Avusturyalı bir Yahudi olan Theodor Herzl'ın siyonizm öğretisinin dine dayanmadığını tamamen siyasi olduğunu dile getirdi.
"Trump politikalarıyla İsrail'e destek veriyor"
Herzl’ın İngiltere’yi Orta Doğu’da bir Yahudi devleti kurulmasına ikna ettiğini belirten Kasrils, bu düşüncenin dönemin büyük gücü olan İngiliz İmparatorluğunun çıkarlarına hizmet ettiği için kabul gördüğünü, İsrail’in kurulmasıyla meydana gelen gelişmeler doğrultusunda bölgenin Batılı güçlerin arzuladığı yönde evrildiğini aktardı.
Kasrils, geçmişte İngiltere’nin yaptığı gibi bugün de ABD’nin İsrail’i her açıdan desteklediğine dikkati çekerek, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın aldığı kararların bunun en önemli göstergesi olduğunu söyledi.
Son yıllarda yaygınlaştırılmak istenen İsrail ve siyonizm karşıtlığının antisemitizm olarak tanımlanmasına karşı çıkan Kasrils, İsrail başta olmak üzer dünyada çok sayıda Yahudi’nin siyonizme karşı olduğunu belirterek, "İsrail ve siyonizm karşıtlığı antisemitizmdir, yalanına itibar etmeyin." diye konuştu.
Kasrils, Güney Afrika’da Apartheid rejiminin hüküm sürdüğü dönemde İsrail’in bu ülkeyi hem askeri hem de finansal açıdan desteklediğini hatırlatarak, bu durumun siyonizm ve dönemin Güney Afrika yönetiminin aynı yaklaşımları paylaştığının önemli bir göstergesi olduğunun altını çizdi.
İsrail ve Filistin arasında asimetrik bir güç farklılığı olduğunu ifade eden Kasrils, dünyaya rağmen özgürlük mücadelesini sürdüren Filistinlilerin her açıdan desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Madela’nın Yaser Arafat’a "Filistinliler özgür olmadığı için Güney Afrikalılar kendilerini özgür hissetmiyor." dediğini anımsatan Kasrils, bu ifadenin ırkçılık ve faşizm karşıtı gerçek demokrat bir ülkenin özgürlük ve adaletin görünür kılınması konusunda hassasiyetine işaret ettiğini söyledi.