İslamofobi'yi yıkmak gerek

Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM), Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyada Müslümanların yaşadığı baskı ve negatif ayrımcılığa dikkat çekmek üzere Uluslararası Kimlik Ayrımcılık ve İslamofobi Konferansı düzenliyor.

İslam'a ve Müslümanlara karşı duyulan korku, önyargı ve ayrımcılık olarak bilinen ve özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra küresel ölçekte yaygınlaşan "İslamofobi", bugün artık bir nefret söylemine dönüşmüş durumda. Özellikle Avrupa ülkelerinde Müslümanlar, çeşitli alanlarda yaygın olarak İslamofobik uygulamalarla, baskı ve negatif ayrımcılıkla karşı karşıya bırakılmaya devam ederken, kimi yasal düzenlemelerle süreç daha sistematik ve meşru bir zemine oturtulmaya çalışılıyor.

Farklılıkları bir fırsat olarak gören KAGEM, bu düşünceden hareketle Avusturya, Hollanda, Bosna-Hersek ve Türkiye'den farklı kimlik, inanç ve görüşlere sahip akademisyen ve aktivist kadınların katılımıyla, "Kimlik, Ayrımcılık ve İslamofobi" konulu uluslararası bir konferans düzenliyor.

Müslümanlar aleyhine küresel ölçekte yürütülen İslamofobik uygulamaların artık boyut değiştirdiğinin altını çizen KAGEM yetkilileri, söz konusu konferansı bu konuda ortak bir çalışma ve kararlılıkla hareket etmek gerektiğine inandıkları için düzenlediklerini belirtti.

KATILIMCILARIN GÖRÜŞLERİ

Konferansa katılmak üzere çeşitli ülkelerden gelen akademisyen ve sivil toplum temsilcisi kadınlar, kendi ülkelerinde yaşanan İslamofobik uygulamaları anlattılar.

Stella van de Wetering (Amsterdam, TheNetherlands, Lecturer at VU University): "İslamofobi Hollanda'da her geçen gün daha fazla yaygınlaşıyor ve politikacılar bu algıyı kolluyor. Müslümanlar ise bunu tersine çevirme konusunda pek istekli değiller."

Souad Aitikne-Schilder(Rotterdam, TheNetherlands, WorkOrganisationand Management):

"Hollanda'da biz İslamofobi ile farklı uygulamalarla karşılaşıyoruz. Müslümanlar orada hırsız, katil olarak görülüyor ve bu da onların Müslüman olmalarıyla ilişkilendiriliyor. Ve bu sadece bizim ülkemizde değil bütün dünyada da böyle algılanıyor."

Astrid Koschitz - Dornbirn, (Austria, TeachingReligion):

"Avusturyalıların bir kısmı yabancıların, özellikle Müslümanların ülkedeki varlıklarından hoşnut değiller. Ve ülkedeki yabancı ve Müslümanlar için insan haklarının işlerliğinden söz etmek mümkün değil."

Ritavan Nierop - Utrecht, (TheNetherlands, Bachelof of ReligiousStudies at Utrecht University):

"Bence Müslümanlara ve toplumdaki ötekilere karşı korku besleyen kişiler sayıca üstün olmadıkları halde toplumsa sesleri daha yüksek çıkıyor. Aslında en büyük problem ötekini tanımamak. Zaten korku da buradan kaynaklanıyor."

Lisanne Kalverdijk - Amstelveen, (TheNetherlandsBachelor of ReligiousStudiesand BA of Law; Research MA ReligiousStudies):

"İslamofobiyi gündelik hayatta çok farklı deneyimleyebiliriz. Metro ya da otobüste kimin yanına oturulduğuna dikkat edilmesinden tutun da, gündelik konuşma dilindeki, çalışma alanlarındaki ayrımcılık İslamofobiden kaynaklanabilir."

Nedu017eada Ibrahimoviu0107 -Ilijau0161, (BosniaandHerzegovina MA student at theFaculty of IslamicStudies in Sarajevo):

"Medyanın algı yönetimi sebebiyle Müslümanlar bütün dünyada vahşi olarak tanındı. Bütün Müslümanların inançlarını tam olarak ve dürüstçe yaşayarak bununla mücadele etmeleri gerekiyor."

Sabiha Husiu0107, (Bosnia and Herzegovina, President of MedicaZenica):

"Müslümanlar, Müslümanların hayatlarına ve inançlarına yönelik önyargılar şiddet ve ayrımcılığa yol açıyor. Bizim ülkemizde başörtülü bir kadın emsallerine göre iki kat çalışmak zorundadır."

20 Ekim 2015 günü moderatörlüğünü Doç. Dr. Emel Topçu'nun gerçekleştireceği panelde, Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr. Mehmet Paçacı, Sarajevo Üniversitesinden Prof. Dr. AhmedZildzic ve Amsterdam Vrije Üniversitesinden Prof. Dr. ManuelaKalsky konuşmacı olarak yer alacak.