Bu haberimzide İslam’a göre kadınlar askerlik yapabilir mi? Kadının asker veya polis olması caiz mi? sorularına cevap veriyoruz. İşte detaylar
Asr-ı Saadet’te içtimâi hayatın bir parçası olan savaşlarda muharip sınıfı daima erkekler oluşturmuştur. Yani savaşa katılmak kadınların aslî görevi değildir. Nitekim bir keresinde Hz. Âişe harbe iştirak etmek için izin istemiş, Peygamber Efendimiz ise:
“–Sizin cihadınız hacdır” buyurarak (Buhârî, Cihâd, 62) eşinin harbe iştirak etme talebine olumsuz cevap vermiştir.
Bununla birlikte, kadınların Hz. Peygamber döneminde harbe, şartlar gereği daha çok geri hizmette, bazen de fiilen iştirak ettiklerini görüyoruz. Enes bin Malik’in naklettiğine göre Ümmü Süleym, Hz. Peygamber’e savaşa katılmak istediğini belirtince Resûlullah ona cihadın kadınlara farz kılınmadığını ifade etti. Ümmü Süleym, yaralıları tedavi edebileceğini, göz ağrılarına ilâç yapabileceğini, mücahidlere su taşıyabileceğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
“– O hâlde gazaya çıkmanız ne güzel olur” buyurdu. (Heysemî, V, 324)
Bazı kadın sahâbîler Allah Resûlü’nün bu iznine binaen savaşlarda yaralıları tedavi etmişler, yırtık ve sökükleri dikmişler, su taşımışlar, yemek yapmışlar hatta bizzat savaşa girip çarpışmışlardır. (Buhârî, Cihâd, 65-68; İbn-i Sa’d, VIII, 425; İbn-i Mâce, Cihâd, 37; İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 396) Ümmü Umâre, Uhud savaşına katılarak oku ve yayı ile düşmanla çarpışanlardan biridir. Savaştan sonra Medine’ye dönen Hz. Peygamber:
“– Harp esnasında sağıma soluma döndükçe hep Ümmü Umâre’nin yanı başımda çarpıştığını görüyordum” demiştir. (İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 479)
Kaynak: Üsve-i Hasene 2, Erkam Yayınları