İslam’da insanları kandırmanın hükmü nedir?

Beynimiz, iyi sunulan bir hikayede ufak ayrıntı olarak algıladığı bazı olguları göz ardı edip yalanlara kolaylıkla kapıları aralayabiliyor. Yanıltmak, hîle ve oyuna getirmek, kandırmak, iğfâl etmek, dolandırmak, sözünde durmamak... İnsanlarla olan ilişkilerde de dürüst olmak gerekir. Başta alış-veriş olmak üzere her konuda başkalarını aldatmak ahlâksızlıktır. Peki İslam''da insanları kandırmanın hükmü nedir? İslam''da aldatmanın hükmü nedir? İşte cevabı...

Beynimiz, iyi sunulan bir hikayede ufak ayrıntı olarak algıladığı bazı olguları göz ardı edip yalanlara kolaylıkla kapıları aralayabiliyor. Yanıltmak, hîle ve oyuna getirmek, kandırmak, iğfâl etmek, dolandırmak, sözünde durmamak... İnsanlarla olan ilişkilerde de dürüst olmak gerekir. Başta alış-veriş olmak üzere her konuda başkalarını aldatmak ahlâksızlıktır. Peki İslam'da insanları kandırmanın hükmü nedir? İslam'da aldatmanın hükmü nedir? İşte cevabı...

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Ey îmân edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticâret olması hâli müstesnâ, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin! Ve nefslerinizi (kendinizi) öldürmeyin! Allâh size karşı pek merhametlidir.” (Nisâ, 29)

Peygamber Efendimiz buyurdu:

“Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir, nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizî, Büyû, 4)

Resûlullâh buğday satan bir adama rastladı. Satıcıya:

“–Nasıl satıyorsun?” diye sordu.

Adam da kendince anlattı. O esnâda Resûlullâh’a:

“–Elini onun (buğdayın) içine daldır!” diye vahy (işâret) edildi.

Allâh Resûlü de elini daldırdı ve buğdayın ıslak olduğunu gördü. Bunun üzerine:

“–İnsanların görmesi için ıslak olanı üst tarafına koysaydın ya! Aldatan bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164) buyurdu.

Yalan söylemek büyük günahtır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allahü teâlânın âyetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.) [Nahl 105] Yalan, günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalbleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Yalan, nifak kapılarından biridir.) [İbni Adiy] (Mümin, her hataya düşebilir, ama hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.) [Bezzar] (Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.) [Buhari] (Sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir. Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür.) [İbni Mace] (Pazarcıların çoğu facirdir! Çok yemin ederek günaha girerler ve yalan söyleyerek alışveriş yaparlar.) [Hakim] (Aldatan Cehennemdedir.) [Taberani] (Yalan yere yemin büyük günahtır.) [Buharî] (Danışana, yalan söyleyen kimse, ona hıyanet etmiş olur.) [İbni Cerir] (En büyük günah, yalan yere yemin etmektir.) [Buharî] Peygamber efendimiz, yalan söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtılacağını, diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olacağını, sonra iyi olan tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde Kıyamete kadar, kabrinde azabın devam edeceğini bildirmiştir. (Buharî) Bir genç, Peygamber efendimize, üç büyük günaha yakalandığını bildirdi. Bunlardan biri yalandı. Peygamber efendimiz, (Yalanı benim için terk et!) buyurdu. Genç, peki diyerek gitti. Bir günahı işleyeceği zaman, (Eğer bu günahı yaparsam, Resulullah sorduğunda, evet dersem suçum meydana çıkar. Hayır dersem, yalan söylemiş, verdiğim sözü tutmamış olurum) diye düşündü. Diğer iki günahı da bıraktı. (Şir'a) Büyükler buyuruyor ki:

Oğlum, yalandan sakın, o serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulur. (Lokman Hakim) Allah indinde en büyük hata, yalan konuşmaktır. (Hazret-i Ali) Yalancı ile cimri Cehenneme girer, ama hangisi daha derine atılır, bilmem. (Şabi) Doğru ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar kalbde boğuşur. (Malik bin Dinar) İçi dışına, sözü işine uymamak, nifaktandır. Nifakın temeli ise yalandır. (Hasan-ı Basrî) Eshab-ı kiram indinde yalandan daha kötü bir şey yoktu, çünkü onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi. (Hazret-i Âişe)