Filistin Yönetimi, İsrail makamlarının, işgal altındaki Batı Şeria'nın El-Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim'e ait vakıf arazilerine el koymasını kınayarak, söz konusu adımı, İsrail'in Batı Şeria'daki ilhak planının başlangıç adımı olarak niteledi.
Filistin Yönetimi'nden yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Harem-i İbrahim'e ait vakıf arazilerine el koymasına ilişkin olarak, "İsrail'in El-Halil'deki Harem-i İbrahim'in vakıf arazisine el koyması apaçık bir saldırıdır ve ilhak planını uygulamanın başlangıcıdır." değerlendirmesi yapıldı.
"Karar Yahudi yerleşim birimleri lehinedir" Açıklamada, söz konusu el koymanın provokatif bir adım olduğuna da vurgu yapılarak, "İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit'in Harem-i İbrahim'in arazilerine el koymak üzere verdiği provokatif karar, apaçık düşmanca bir karardır ve Yahudi yerleşim birimleri lehinedir. Bu karar aynı zamanda ilhak politikasının da bir parçasıdır." denildi.
Filistin topraklarının herhangi bir parçasının ilhakı durumunda, Filistin Yönetimi'nin çok önemli kararlar alacağı uyarısı yapılan açıklamada, bu yönde atılacak adımların bölgenin tamamını büyük bir felakete sürükleyeceğine vurgu yapıldı.
İsrail Başsavcısı Mandelblit, dün El-Halil'deki Harem-i İbrahim'e ait vakıf arazilerine, "geliştirme ve genişletme projesi" bahanesiyle "Yahudileştirme" ve "Yahudi yerleşim birimi inşa" planı çerçevesinde el koyma kararını onaylamıştı.
Filistin Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı da daha önce yaptığı açıklamada, İsrail makamlarının ülkedeki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını "bahane ederek" işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Harem-i İbrahim Camisi'ni tamamen kontrol altına almaya çalıştığı uyarısında bulunmuştu.
Mescid-i Aksa'dan sonraki en kutsal dördüncü cami İşgal altındaki Kudüs kentinde bulunan Mescid-i Aksa'nın çevresi olarak kabul edilen El-Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke'deki Mescid-i Haram ile Medine'deki Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'dan sonra en kutsal dördüncü cami sayılıyor.
Caminin altında yer alan Hazreti İbrahim ve eşi Hazreti Sare'nin kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve eşlerinin mezarlarının bulunduğuna inanılan mağara, İsrail tarafından "Ata Babalar (Machpelah)" olarak isimlendiriliyor. Harem-i İbrahim, bu nedenle sık sık fanatik Yahudilerin baskınlarına uğruyor.
Hazreti İshak ve eşinin bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda kalırken, diğerleri ise Yahudilere ayrılan ve sinagoga çevrilen bölümlerde bırakılmış durumda.
Tarihi, 4 bin yıl öncesine uzanıyor Tarihi yaklaşık 4 bin yıl önce Hazreti İbrahim'in dönemine uzanan Harem-i İbrahim'in üzerine, Roma İmparatorluğu'nun "Yahudiye'ye" atadığı Yahudi Kralı Hirodes tarafından milattan önce 20 yılında inşa edildiği belirtilen surlar, hala varlığını koruyor.
Yapı itibarıyla Mescid-i Aksa'ya benzeyen Harem-i İbrahim, Roma ve Bizans dönemlerinde kilise olarak kullanılırken, 634 yılında İslam ordularının hükmüyle camiye çevrildi. Buna rağmen, Haçlı seferleriyle birlikte 90 yıl boyunca, tarihinde bir kez daha kilise olarak kullanılmaya başlanan Harem-i İbrahim, en son Selahaddin-i Eyyubi döneminde yeniden camiye dönüştürüldü.
Harem-i İbrahim, Yahudi inancına göre Mescid-i Aksa'da olduğuna inanılan "Süleyman Mabedi"nden sonra yeryüzündeki en kutsal mabet olarak kabul ediliyor.
UNESCO'ya bağlı Dünya Miras Komitesi, 2017 yılında Harem-i İbrahim ve caminin içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin "Filistin'e ait tehlike altındaki dünya mirası" olarak Dünya Miras Listesi'ne eklenmesine karar vermişti.
Cami katliamı İsrail'in 1967 yılından beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria'nın El-Halil kentinde bulunan cami, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Baruch Goldstein adlı Yahudi fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve yeniden açıldığında ise yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüştü.
Tarihe "El-Halil Camii (Harem-i İbrahim) Katliamı" olarak geçen saldırıda 29 Filistinli şehit olmuş, 150'den fazla kişi de yaralanmıştı.