İran ile ABD arasında 1955'te imzalanan, "Dostluk, Ekonomik Münasebetler ve Konsolosluk Hukuku" anlaşmasına dayanan uyuşmazlıkta Uluslararası Adalet Divanında (UAD) görülecek duruşmalar, ABD'nin mahkemenin "yargı yetkisi"ne ilişkin itirazlarıyla başladı.
ABD'nin avukatları, ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilerek yaptırımları geri getirmesinin 1955'te iki ülke arasında imzalanan "İran-ABD Dostluk Anlaşması"na aykırı olmadığını savunarak "İran’ın amacı nükleer anlaşmayı tekrar hayata geçirmek" dedi.
Söz konusu anlaşmanın artık geçerli olmadığını iddia eden avukatlar, İran'a yönelik yaptırımların herhangi bir anlaşmayı ihlal etmediğini kaydetti.
Bir hafta sürecek duruşmalar çarşamba günü İran'ın karşı savunmasıyla devam edecek.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri sebebiyle video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen duruşmalara hakimlerin bazıları Lahey'de bulunan Divan'da bizzat katıldı.
Ön incelemede bazı yaptırımların askıya alınmasına hükmedilmişti
İran'ın, nükleer anlaşmadan çekilerek tek taraflı şekilde yaptırımları geri getirmesi nedeniyle ABD'ye karşı UAD'de açtığı davada iki ülkenin geçici itirazları Ekim 2018'de dinlenmişti.
UAD 3 Ekim 2018'de, İran'ın yaptırımlarının askıya alınmasıyla ilgili tedbir talebini kabul ederek ABD’nin insani yardım, tıbbi ürünler, gıda ve tarım ürünlerin ithalatını etkileyen ve sivil havacılığa uygulanan bazı yaptırımları kaldırılmasına hükmetmişti.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, UAD'nin tedbir kararını açıklamasının ardından, iki ülke arasında 1955'te imzalanan, "Dostluk, Ekonomik Münasebetler ve Konsolosluk Hukuku" anlaşmasının feshedildiğini açıklamıştı.
Tahran yaptırımların askıya alınmasını istiyor
ABD Başkanı Donald Trump, 8 Mayıs 2018'de ülkesini nükleer anlaşmadan çekerek İran'a yönelik yaptırımları geri getirmişti.
Bunun üzerine Tahran yönetimi, ABD'nin tek taraflı yaptırımlarının iki ülke arasında 1955'de imzalanan "Dostluk Anlaşması"nı ihlal ettiği gerekçesiyle UAD'de dava açmıştı.
İran'da Şah'ın iktidarda olduğu dönemde imzalanan anlaşmada, iki ülke arasındaki "dostane ilişkiler" vurgulanırken, "karşılıklı olarak faydalı ticaret ve yatırımların ve daha yakın ekonomik ilişkilerin teşvik edileceğine" değiniliyor.
Anlaşmanın bir maddesi, taraflar arasında çıkacak herhangi bir anlaşmazlık diplomatik yollarla tatmin edici bir biçimde çözülemediği takdirde tarafların konuyu Uluslararası Adalet Divanı'na taşıyabileceğini belirtiyor.
UAD, uluslararası anlaşmalara konu olan sorunların çözümü konusunda BM yargı organı olarak görev yapıyor.
Dünden bugüne İran nükleer anlaşması
Birleşmiş Milletler, ABD ve Avrupa Birliği, uzun yıllardır İran'ın uranyum zenginleştirmesinin önüne geçmek için Tahran yönetimini hedef alan yaptırımlar uyguluyordu.
Yaptırımlardan etkilenen İran yönetimi ile P5+1 ülkeleri olarak adlandırılan BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya'nın yanı sıra Avrupa Birliği arasında yaklaşık üç yıl süren müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te anlaşmaya varılmıştı.
Obama yönetiminin imzaladığı anlaşmaya karşı çıkan Trump, Kasım 2016'daki başkanlık seçimi öncesi ve sonrasında anlaşmayı, "dünyanın en kötü anlaşması" olarak nitelemişti.
Trump, İran'ı ABD'nin düşmanı olarak gördüğü, anlaşmanın İran'ın balistik füze denemelerini kapsamadığı, anlaşmanın bitiminden sonra İran'ın yeniden nükleer silah elde etme imkanına sahip olabileceği ve "aslında daha iyi bir anlaşma yapabileceği" gibi gerekçelerle "Kapsamlı Ortak Eylem Planı"na karşı çıkmıştı.
Anlaşmanın diğer taraflarından Fransa ve Almanya gibi ülkelerin liderleri Trump'ı anlaşmadan çekilmemesi için ikna etmeye çalıştı ancak başarılı olamamıştı.