ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Mayıs'ta nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İran'a yönelik yaptırımları 7 Ağustos ile 5 Kasım'da iki aşama halinde yeniden uygulamaya başlaması, Tahran ile Washington arasındaki ipleri gerdi ve Devrim Muhafızları Ordusu'nun balistik füze denemeleri mesafelerin iyice açılmasına neden oldu.
Gerginliğe rağmen 27 Ekim'de, Devrim Muhafızları ordusunun eski komutanı ve Meclis Ulusal Güvenlik Komisyonu Üyesi Kerimi Kuddusi, ABD ile İran diplomatlarının Umman'da ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle irtibatı korumak ve müzakereleri devam ettirmek için görüştüğünü ileri sürdü ancak Dışişleri Bakanlığı bu iddiayı reddetti.
Ardından Kuveyt'in El Ceride gazetesi, 22 Aralık'ta Avrupalı üst düzey bir diplomata dayandırdığı haberinde, İran ve ABD'li diplomatlar, Avrupa ve Umman'ın ara buluculuğunda İngiltere'nin başkenti Londra'daki bir otelde gizlice bir araya geldiğini öne sürdü. İran'ın Londra Büyükelçisi Hamid Baidinejad, İran ve ABD'li diplomatların Avrupa ve Umman'ın ara buluculuğunda İngiltere'nin başkenti Londra'da gizlice görüştüğü iddialarını yalanladı.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise 4 Aralık'ta yaptığı açıklamada, ABD ile yapılan nükleer müzakerelerin yanlış olmadığını, anlaşma sayesinde ülkenin 2 sene rahat nefes aldığını ve milyarlarca dolar sermaye girişi sağlandığını belirterek, ABD'nin bu sene 8 defa doğrudan 3 kere de dolaylı yoldan müzakere talebinde bulunduğunu ancak bunu kabul etmediğini söyledi.
AA muhabirine konuşan İranlı milletvekilleri, geleneksel muhalifleri İsrail ile ülkenin içindeki radikal kanadın başından itibaren nükleer anlaşmaya karşı olduğunu belirterek Ruhani hükümetinin ABD ile müzakerelerde halkın onayını almak için referandum düzenleyebileceğini ifade etti.
"Nükleer anlaşma bizimle ABD arasında bir köprüydü"Gilan Milletvekili Mehrdad Bauc Lahuti, ABD ile müzakere için önlerinde hiçbir engelin olmadığını ve daha önce olduğu gibi bundan sonra da masaya oturabileceklerini söyledi.
İran'ın müzakerelere daima hazır olduğunu ve bunu nükleer anlaşma ile ispatladıklarını hatırlatan Lahuti, "Önceki başkanın yaptığı anlaşmayı elinin tersiyle itip yok sayan bir başkan ile müzakere etmek güçtür. Müzakere ehli olan bütün köprüleri tahrip edip ortadan kaldırmaz. Nükleer anlaşma bizimle ABD arasında bir köprüydü ve ilişkilerimizi artırabilirdi, sayın Trump diyalog kurmak yerine o köprüyü yıktı." görüşlerini dile getirdi.
Diyalog için 6 ülke ile masaya oturduklarını ve sözüne bağlı kalmayan tarafın kendileri değil ABD olduğunu ifade eden Lahuti, "Her şeye rağmen biz müzakere ehliyiz ve her türlü diyaloğa hazırız. Eğer ABD sözüne bağlı kalıp nükleer anlaşmaya dönerse biz hazırız." dedi.
"Müzakere yapıp yapmamak için referandumla halkın onayına başvurmalıyız""İran rejiminin bütün kurumlarıyla onayladığı nükleer anlaşmanın öbür tarafında ABD ve diğer Batılı ülkeler vardı" diyen Tahran Milletvekili Abdurrıza Haşim Zayi de, "Yöneticilerimiz müzakere için neden karar alamıyor bilmiyorum. Benim kanaatime göre müzakere yapıp yapmamak için referandum yoluyla halkın onayına başvurmalıyız. Müzakere adilce olmalı ve neticesi de peşinen belli olmamalıdır. ABD müzakere etmek istiyorsa bence olumlu cevap vermekte hiçbir sorun yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
Nükleer anlaşma uzun sürmesine rağmen neticeye ulaştığını vurgulayan Zayi, İran ile ABD arasındaki sorunların çözülebilmesi için o anlaşmanın devam etmesi gerektiğini söyleyen Zayi, "Ülkeler ilelebet birbirleriyle sorunlu yaşayamazlar. Müzakere hiçbir zaman kötü değildir. Yaşım epey ileride olduğu için hatırlıyorum, Vietnam ABD ile savaşırken bir yandan da siyasi bir heyeti Amerika'ya gönderiyordu." bilgilerini paylaştı.
Zayi, İran'ın içindeki muhafazakarlar ve İsrail'in anlaşmaya karşı olduğunu ifade ederek, "Geleneksel muhaliflerimiz ve İran'ın içindeki radikal kanat, başından itibaren nükleer anlaşmaya karşıydı. Nükleer anlaşma kronik sorunların aşılması ve iletişim kanallarının kurulması için büyük bir adımdı." şeklinde konuştu.
"ABD güvenilebilecek bir devlet değildir"İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Muhammed Cevat Cemali ise üzerinde anlaşma sağlanan hususlara İran'ın bağlı kaldığını ve ABD ayrıldıktan sonra bile hâlihazırda AB ülkeleri ve diğer taraflarla bu anlaşmayı sürdürmenin arayışında olduklarını aktardı.
Nükleer anlaşmadan önce dönemin ABD Başkanı Barack Obama'nın İran'ın uranyum zenginleştirmesini kabul ettiğini ancak anlaşmadan sonra yeni başkanın müzakere masasını devirdiğine işaret eden Cemali, şunları kaydetti:
"ABD güvenilebilecek bir devlet değildir. Bundan sonra hangi hususlar üzerinde müzakere yapılacak? Tüm mevzuları konuştuk ve bunun üzerine bir anlaşma yaptık. Yarın tekrar müzakere yapsak, bir anlaşmaya varsak ve yeni gelecek Trump gibi bir başkan masayı devirirse, biz kendi halkımıza ne cevap veririz?"
ABD yönetiminde istikrar olmadığını ve kalıcı bir kabinesinin olmadığını savunan Cemali, "Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı değişti. Trump'ın kalıcı bir kabinesi yok. O nedenle kalıcı olmayan ve istikrarsız bir yönetimle müzakere yapılamaz." görüşlerini paylaştı.
Nükleer anlaşma öncesi Umman'daki görüşmelerİran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi (ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya) ve Almanya yaklaşık 3 yıl süren görüşmeler ve İsviçre'deki uzun müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te Tahran yönetiminin nükleer çalışmalarının kontrol altına alınmasına dair bir anlaşma yapmış ve Ocak 2016'da yürürlüğe girmişti. Anlaşmadan önce İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Kasım 2014'te Umman'da bir araya gelmişti. İran Meclis Başkanı Danışmanı ve dönemin İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, 16 Eylül 2018'de Tesnim haber ajansına yaptığı açıklamada, ABD ile ilk temasların, Umman aracılığıyla 2012 yılının başında başladığını aktarmıştı.
İran'da muhafazakâr milletvekili Kerimi Kuddusi, bundan yaklaşık 2 ay önce ABD ile İran diplomatlarının Umman'da görüşme gerçekleştirdiklerini ileri sürmüş ancak Dışişleri Bakanlığı bu iddiayı reddetmişti.
ABD Başkanı Donald Trump, 8 Mayıs'ta nükleer anlaşmadan çekildiğini duyurmuş ve 7 Ağustos'ta İran'a yönelik yaptırımları geri getirmişti. Nükleer anlaşmanın diğer tarafları ve İran, anlaşmanın devamına yönelik görüşmeleri sürdürüyor.