Süreyya Sönmez Efe, AA muhabirine İngiltere'nin mülteci politikalarını ve içinde 500 düzensiz göçmenin yerleştirilmesi planlanan Bibby Stockholm gemisinin potansiyel fiziksel ve psikolojik sorunlarını değerlendirdi.
İngiltere'nin güneyindeki Portland Limanı'nda bulunan Bibby Stockholm gemisinin 1976'da yapıldığını belirten Sönmez Efe, geminin Almanya ve Hollanda'da düzensiz göçmenler ve evsizler için barınak, İskoçya ve İsveç’te enerji santrali inşaatında çalışan işçiler için geçici konaklama yeri olarak kullanıldığını, İrlanda'da ise üniversite öğrencileri için yerleşke olarak düşünüldüğünü ancak şartların elverişsiz olması nedeniyle bu projenin hayata geçirilemediğini aktardı.
Sönmez Efe, İngiliz hükümetinin, Bibby Stockholm'a yerleştirilecek düzensiz göçmenlerin, "kötü koşullar altında insanlık sınırlarından uzak bir mavnaya hapsedileceği" eleştirilerini kabul etmediğine dikkati çekerek, "'Hapsedilme' yaklaşımı hükümet tarafından kullanılmayan bir dil. Bu barınak hükümet tarafından olumlu bir çözüm olarak gündeme getiriliyor ancak koşullar, sığınmacıların ne kadar buralarda tutulacağı gibi konular henüz net olarak bilinmiyor." diye konuştu.
"Bu barınağa ilk giren 15 mülteci çoğu 'hapishane'ye benzetti"Geminin bir tür akciğer hastalığına yol açan lejyonella bakterisinin bulunması nedeniyle boşaltılmasıyla ilgili Sönmez Efe, "Özellikle lejyonella bakterisinin çıkmasından sonra zaten cüzi bir ödenek verilen sığınmacılar suyu bile satın almak zorunda kaldı. İngiliz Sağlık Bakanı'nın son açıklaması halk sağlığı ve insani koşulların göz önünde bulundurulduğu yönünde ancak bakteri sorunu gibi gelişmeler soru işaretlerini çoğaltıyor." ifadesini kullandı.
Sömez Efe, fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra yaşam alanlarının dar, sosyalleşebilecek alanların sınırlı olması nedeniyle sığınmacıların travma sonrası stres bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklarının tetiklenebileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bazı sığınmacılar buranın 500 kişi için dar bir alan olduğunu söyledi. İleride bu durum salgın hastalıklara davetiye çıkartarak daha büyük sorunlar oluşturabilir. Bir başka sorun ise travma sonrası stres bozukluğu ile travma geçirmiş ve ilaç desteği alan sığınmacılar ki bu insanların endişeleri bu küçük alanın psikolojilerini kötü etkileyeceği yönünde. Bu insanlar ülkelerindeki savaş, açlık gibi felaketlerden kaçtıkları için endişelerini de beraberlerinde taşıyor. Travmalı sığınmacıların bireysel olarak değerlendirilmesi ve tedavi süreçlerinin hassasiyetle yürütülmesi oldukça önemli. Bu barınağa ilk giren 15 mültecinin çoğu 'hapishane' benzetmesi yaptı. Bu psikolojik olarak onların ciddi anlamda olumsuz etkileneceğinin göstergesi."
Geminin insani şartlarının düzenlenmesinin İngiltere'nin sorumluluğunda olduğunun altını çizen Sönmez Efe, düzensiz göçmenlerin sağlık durumları ve yaşam standartlarıyla ilgili yetkililerin, uzmanların ve sivil toplum kuruluşlarının acilen birlikte çalışması gerektiğini dile getirdi.
"Siyasilerin söylemleri halkı kaosa sürüklüyor"Sönmez Efe, iktidardaki Muhafazakar Partinin Genel Başkan Yardımcısı Lee Anderson'un, düzensiz göçmenler için "Gemileri beğenmiyorlarsa Fransa'ya defolup gitsinler" gibi söylemler kullandığını anımsatarak, bu ifadelerin halkı tedirgin ederek kutuplaştırdığını, kaosa yol açtığını kaydetti.
İngiltere'nin insani kriz nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan kişiler arasında ayrım uyguladığına değinen Sönmez Efe, şu değerlendirmede bulundu:
"Devlet görevlilerinin halka iyi örnek olması gerekiyor. Zaten ekonomik ve sosyal nedenlerle sığınmacılara tepkili olan halkı daha da endişeye ve kaosa sürüklemekten başka ise yaramayan söylemler kullanmak konusunda dikkatli olunmalı. Bu dönemde sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucularının daha fazla dikkate alınması ve siyasilerin daha olumlu dil kullanılması gerekiyor. Bu halk için de sığınmacılar için de daha bütüncül bir yaklaşım olur. Ukraynalı mültecilere bu dil kullanıldı, diğer mülteciler için de aynı dil kullanılmalı."
Sönmez Efe, İngiltere'de siyasilerin özellikle Afrika ve Orta Doğu'dan gelen düzensiz göçmenlere çok negatif bir yaklaşım sergilediğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"İngiliz halkı, Ukrayna-Rusya savaşı sırasında ülkelerine gelen mülteciler için kenetlendi ve tek yürek oldu. Hatta birçok İngiliz, evinde Ukrayna bayrağı dalgalandırdı. Bu yaklaşım tüm savaş mağduru sığınmacılara ayrım yapılmadan uygulanmalı. Aksi takdirde mülteci politikası ayrımcı olmaya devam eder ki bu da Uluslararası Mülteci Yasası'na ve insan haklarına aykırı bir tutum olur. Bu yalnızca İngiltere için değil, bütün ülkeler için geçerli."
500 göçmenin gemiye taşınması planlanıyorBibby Stockholm gemisi İngiltere'nin otellerde tuttuğu yaklaşık 50 bin düzensiz göçmeni daha az maliyetli yerlere taşıma planı kapsamında gündeme gelmişti. Temmuzda limana getirilen gemiye 18 ay içinde 18-65 yaş arası 500 erkek göçmenin taşınması planlanıyor.
İlk göçmenlerin ağustos başında yerleşmeye başladığı gemi, insan hakları örgütleri ve göçmenlere destek veren sivil toplum tarafından toplu yaşam şartlarına uygun olmamak ve "hapishane gemisi" olmakla eleştiriliyor.
Gemide yaşanacak bir yangın ve acil durumun felakete sebep olacağı da ifade edilirken, İngiltere hükümeti daha fazla gemiye daha fazla göçmen taşımayı planlıyor. Hükümet ayrıca göçmenleri askeri tesislerde kullanılmayan binalar ile kurulacak büyük çadırlara taşımayı da amaçlıyor.
İngiltere'nin ilk etapta 39 göçmenin getirildiği gemiye 18 ay içinde 18-65 yaş grubu 500 erkek göçmeni taşıma planı, gemide lejyonella bakterisi bulunmasıyla sekteye uğramıştı.
Demirlediği limanda ilk göçmenleri 3 hafta sonra ağırlamaya başlayan Bibby Stockholm, düzensiz göçmenlerin gelişinden 4 gün sonra boşaltılmıştı. Sağlık Bakanlığı, tekrar otellere taşınan düzensiz göçmenlerde şu ana kadar bakterinin sebep olduğu lejyoner hastalığı semptomları görülmediğini açıklamıştı.