İki Cihan Serveri, 'İmandan sonra verilen en güzel amel; mahzu00fbn gönüllere teselli vermektir' buyuruyor. Ana-babası yaşlanıp da onlara hizmetten, hürmetten geri kalanlara ise, 'burunları yere sürünsün' diyor. Ne amel yaparsan yap, ana-babana asi olma, onların hoşnutluğunu kazan. Ana-babaya isyan eden, onlara Allah'ın hükümlerine uygun şekilde itaat etmeyen Cennet'e giremez. BİR AYET 'Rabbin,yalnız Kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı 'öf' bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin.'
(İSRu00c2, 23)
BİR HADİS Peygamber Efendimiz (sav), büyük günahları sayarken şöyle buyurmuş ve onların arasında anne ve babaya itaatsizlik edilmesini de dile getirmiştir: 'Büyük günahlar şunlardır: Allah'a ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek.'
(Buharu00ee, Eyman ve'n-nüzu00fbr, 16)
Allah Azimüşşan, Kur'an'da kadın ve erkek cümlemize, ana-babaya itaati emretti. Öyle ki, ana-babaya itaat etmeyenin durumu Allah'a isyan etmek gibi oldu. Peki ana-babaya itaat nasıl olacak? Ana-babaya güzel davranmakla, sohbetle, hukuklarına riayetle, sıkıntı ve meşakkatlerine katlanmakla itaat edilecek. İtaatin şekli bu. Güzel davranış, güzel edep, bütün haklarına dikkat, yedirmek, içirmek, giydirmek, ihtiyaçlarını karşılamak gibiu2026 Beş vakit namazın sonunda ana-baba için dua etmek de itaatten sayıldı. Ana-babasına itaatte kusur işleyip pişmanlık çekenler için böyle bir fırsat var. Hacca gider, orucunu tutar ve benzeri hayırlı işlerinin sevabına ana-babalarını ortak eder, onlara hediye ederler. Onların niyetine, salavat getirir, Kur'an okuyup, dua ederler.
İtaatin sınırları İtaat meselesinde sınır şudur: Allah'a isyan hususunda, günah sayılan meselelerde ananın-babanın ve Ümmet-i Muhammed'in hukukuna riayet edilmez. Ana-babaya, komşuya veya akrabaya itaat edeyim derken Allah'a isyan edilmez. Allah'a isyan edilen meselede, ana-babaya, komşuya, arkadaşa, akrabaya, kimseye itaat etmek olmaz. Ana-babaya itaatte evli kadınların dikkat etmesi gereken bir hususu da belirtelim: Kadınlar önce iman ve namaz sonra koca hukukundan ve sonra diğer sorumluluklarından sorguya çekilir. Evlilikle birlikte, kocanın hakları ana-baba haklarının önüne geçer.
İmandan sonraki en güzel amel Şimdi Hz. Peygamber(sav) ve kamil zatların sözleriyle ana-baba hukukunu ifade edelim:
Yemenli bir adam, savaşmak için Rasulullah(sav) Efendimiz'in yanına geldi. Peygamber(sav):
- Annenle baban sana harbe gitmen için izin verdi mi, diye sordu.
- Hayır, dedi Yemenli adam. Peygamber (sav):
- Öyleyse dön, onlardan izin al. Eğer izin verirlerse bize katıl, aksi halde elinden geldiği kadar onlara hizmet et. Çünkü bu, imandan sonra kulun Allah'a kavuşacağı en güzel ameldir, buyurdu.
Bir başka hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: 'Ana-babaya itaat, (nafile olan) namaz, oruç, hac, umre ve cihaddan efdaldir .'
En fazla kime iyilikte bulunmalıyım
Ebu Hureyre (ra)'dan rivayet edilmiştir: Bir kişi Hz. Peygamber(sav)'in yanına gelerek:
- Ey Allah'ın Rasulü! En fazla kime iyilikte bulunayım, diye sordu. Peygamber(sav):
- Annene, buyurdu. Adam:
- Daha sonra kime, diye sordu. Yine 'annene' cevabını aldı. Adam üçüncü kez sorduğunda cevap yine aynı oldu. Adam tekrar:
- Daha sonra kime, diye sordu. Bu kez:
- Babana, cevabını aldı.
Bir annenin duası Hz. Musa(as), 'Ya Rabbi! Benim cennet komşum kim?' diye merak eder. Kendisine 'Filan yerdeki genç bir kasap' denir. O da bu cennet komşusunu görmeye gider. Kasabı görünce:
- Allah için misafir kabul eder misin delikanlı, diye sorar. Kasap onu tanımaz ama kabul eder, evine götürüp ağırlar.
Evde kasabın yaşlı, yatağından kalkamayan bir annesi vardır. Kasap getirdiği eti pişirir, annesini doyurur. Sonra üstünü değiştirir, rahat etmesi için elinden geleni yapar. Kadın oğluna bakar ve bir şeyler fısıldar. Musa(as) merak eder, 'Annen ne dedi?' diye sorar. Genç der ki:
- Allah seni cennette Musa'ya komşu yapsın dedi.
Musa(as) kendisini tanıtır:
- Cennet komşum sensin, der.
Bir annenin duasının bereketine bakın ki, cennette peygamberlerle komşuluğa vesile oluyor. (Mehmet Ildırar)
Veysel Karani'nin annesine olan hürmeti 'Yemen illerinde ömrünü geçiren Veysel Karani Hazretleri daima Rasu00fblü Kibriya'yı (asm) dünya gözü ile görmek isterdi. Yüce Allah sevgilisini görmeden aşıktı. Hasretiyle yanar tutuşurdu. Bir gün hatırını çok saydığı anasını ayaklarına kapanarak şöyle dedi:
'Ya ana! İznin olursa Hazret-i Muhammed (sav) Efendimizi görmeye gideceğim. Kısa bir süre için hizmetini aksatsam bile Rasul-i Ekrem'i (sav) görmek için gitmeme izin ver.' Annesi cevaben:
'Elbet izin veriyorum, yalnız bir şartla; Rasul-i Kibriya'nın (sav) mübarek evlerinden kapısından başka yere gitmeyeceksin. Sana vasiyetim budur. Haydi, yolun açık olsun' dedi.
Anasının iznini alan Üveys (ra), Rasul-i Kibriya'nın (sav) kapısına gitti.
'İki cihan serverini görmeye izin var mı?' diye seslendi. Hz. Aişe (ra) anamız, mescitte olduğunu, orada görebileceğini, beklerse görüşebileceğini söyledi. Veysel Karani (ra):
'Ne yazık ki gayrı yere gidip arayamayacağım gibi, fazla da bekleyemeyeceğim' cevabını verdi. Aişe anamız(ra) kendisine:
'Hz. Peygamber (sav) geldiğinde kim aradı diyelim?' dedi. Üveys derin bir üzüntü ile:
'Adım Üveys' buyurdu. Ağlaya ağlaya tekrar Yemen'e döndü. Rasul-i Ekrem (sav) biraz sonra mescitten evine geldi. Kapıda Üveys'in nurunu gören Hz. Peygamber (sav), Hz. Aişe'ye (ra):
'Ya Aişe! Üveys gelmiş, bana bu fani alemde enis olmak istemiş. Halbuki beni bu dünya gözleri ile göremeyecek. Allah onu imtihan ederek, azim mükafat vermiş olsa gerek' buyurmuştur.
'Veysel Karani Hazretleri ise, annesinin yanına ağlayarak anasının ayaklarına kapandı:
'Ya ana! Habib-i Ekrem'i (sav) görüp, mübarek ayaklarına yüz süremedim. Kendileri mescitte imiş, sana asi olmaktan korktum. Ne fena talihtir ki bu kadar yol gittiğim halde, onu göremedim.' Anası cevaben:
'Kaygılanma oğul, nasıl olsa onu ahirette göreceksin. Benim rızamı aldığın için de ayrıca sana duacı olur' buyurdu.
BİR AYET "Rabbin,yalnız Kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı 'öf' bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin.'
(İSRu00c2, 23)
BİR HADİS Peygamber Efendimiz (sav), büyük günahları sayarken şöyle buyurmuş ve onların arasında anne ve babaya itaatsizlik edilmesini de dile getirmiştir: "Büyük günahlar şunlardır: Allah'a ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek."
(Buharu00ee, Eyman ve'n-nüzu00fbr, 16)
Allah Azimüşşan, Kur'an'da kadın ve erkek cümlemize, ana-babaya itaati emretti. Öyle ki, ana-babaya itaat etmeyenin durumu Allah'a isyan etmek gibi oldu. Peki ana-babaya itaat nasıl olacak? Ana-babaya güzel davranmakla, sohbetle, hukuklarına riayetle, sıkıntı ve meşakkatlerine katlanmakla itaat edilecek. İtaatin şekli bu. Güzel davranış, güzel edep, bütün haklarına dikkat, yedirmek, içirmek, giydirmek, ihtiyaçlarını karşılamak gibiu2026 Beş vakit namazın sonunda ana-baba için dua etmek de itaatten sayıldı. Ana-babasına itaatte kusur işleyip pişmanlık çekenler için böyle bir fırsat var. Hacca gider, orucunu tutar ve benzeri hayırlı işlerinin sevabına ana-babalarını ortak eder, onlara hediye ederler. Onların niyetine, salavat getirir, Kur'an okuyup, dua ederler.
İtaatin sınırları İtaat meselesinde sınır şudur: Allah'a isyan hususunda, günah sayılan meselelerde ananın-babanın ve Ümmet-i Muhammed'in hukukuna riayet edilmez. Ana-babaya, komşuya veya akrabaya itaat edeyim derken Allah'a isyan edilmez. Allah'a isyan edilen meselede, ana-babaya, komşuya, arkadaşa, akrabaya, kimseye itaat etmek olmaz. Ana-babaya itaatte evli kadınların dikkat etmesi gereken bir hususu da belirtelim: Kadınlar önce iman ve namaz sonra koca hukukundan ve sonra diğer sorumluluklarından sorguya çekilir. Evlilikle birlikte, kocanın hakları ana-baba haklarının önüne geçer.
İmandan sonraki en güzel amel Şimdi Hz. Peygamber(sav) ve kamil zatların sözleriyle ana-baba hukukunu ifade edelim:
Yemenli bir adam, savaşmak için Rasulullah(sav) Efendimiz'in yanına geldi. Peygamber(sav):
- Annenle baban sana harbe gitmen için izin verdi mi, diye sordu.
- Hayır, dedi Yemenli adam. Peygamber (sav):
- Öyleyse dön, onlardan izin al. Eğer izin verirlerse bize katıl, aksi halde elinden geldiği kadar onlara hizmet et. Çünkü bu, imandan sonra kulun Allah'a kavuşacağı en güzel ameldir, buyurdu.
Bir başka hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: "Ana-babaya itaat, (nafile olan) namaz, oruç, hac, umre ve cihaddan efdaldir ."
En fazla kime iyilikte bulunmalıyım
Ebu Hureyre (ra)'dan rivayet edilmiştir: Bir kişi Hz. Peygamber(sav)'in yanına gelerek:
- Ey Allah'ın Rasulü! En fazla kime iyilikte bulunayım, diye sordu. Peygamber(sav):
- Annene, buyurdu. Adam:
- Daha sonra kime, diye sordu. Yine "annene" cevabını aldı. Adam üçüncü kez sorduğunda cevap yine aynı oldu. Adam tekrar:
- Daha sonra kime, diye sordu. Bu kez:
- Babana, cevabını aldı.
Bir annenin duası Hz. Musa(as), "Ya Rabbi! Benim cennet komşum kim?" diye merak eder. Kendisine "Filan yerdeki genç bir kasap" denir. O da bu cennet komşusunu görmeye gider. Kasabı görünce:
- Allah için misafir kabul eder misin delikanlı, diye sorar. Kasap onu tanımaz ama kabul eder, evine götürüp ağırlar.
Evde kasabın yaşlı, yatağından kalkamayan bir annesi vardır. Kasap getirdiği eti pişirir, annesini doyurur. Sonra üstünü değiştirir, rahat etmesi için elinden geleni yapar. Kadın oğluna bakar ve bir şeyler fısıldar. Musa(as) merak eder, "Annen ne dedi?" diye sorar. Genç der ki:
- Allah seni cennette Musa'ya komşu yapsın dedi.
Musa(as) kendisini tanıtır:
- Cennet komşum sensin, der.
Bir annenin duasının bereketine bakın ki, cennette peygamberlerle komşuluğa vesile oluyor. (Mehmet Ildırar)
Veysel Karani'nin annesine olan hürmeti "Yemen illerinde ömrünü geçiren Veysel Karani Hazretleri daima Rasu00fblü Kibriya'yı (asm) dünya gözü ile görmek isterdi. Yüce Allah sevgilisini görmeden aşıktı. Hasretiyle yanar tutuşurdu. Bir gün hatırını çok saydığı anasını ayaklarına kapanarak şöyle dedi:
"Ya ana! İznin olursa Hazret-i Muhammed (sav) Efendimizi görmeye gideceğim. Kısa bir süre için hizmetini aksatsam bile Rasul-i Ekrem'i (sav) görmek için gitmeme izin ver." Annesi cevaben:
"Elbet izin veriyorum, yalnız bir şartla; Rasul-i Kibriya'nın (sav) mübarek evlerinden kapısından başka yere gitmeyeceksin. Sana vasiyetim budur. Haydi, yolun açık olsun" dedi.
Anasının iznini alan Üveys (ra), Rasul-i Kibriya'nın (sav) kapısına gitti.
"İki cihan serverini görmeye izin var mı?" diye seslendi. Hz. Aişe (ra) anamız, mescitte olduğunu, orada görebileceğini, beklerse görüşebileceğini söyledi. Veysel Karani (ra):
"Ne yazık ki gayrı yere gidip arayamayacağım gibi, fazla da bekleyemeyeceğim" cevabını verdi. Aişe anamız(ra) kendisine:
"Hz. Peygamber (sav) geldiğinde kim aradı diyelim?" dedi. Üveys derin bir üzüntü ile:
"Adım Üveys" buyurdu. Ağlaya ağlaya tekrar Yemen'e döndü. Rasul-i Ekrem (sav) biraz sonra mescitten evine geldi. Kapıda Üveys'in nurunu gören Hz. Peygamber (sav), Hz. Aişe'ye (ra):
"Ya Aişe! Üveys gelmiş, bana bu fani alemde enis olmak istemiş. Halbuki beni bu dünya gözleri ile göremeyecek. Allah onu imtihan ederek, azim mükafat vermiş olsa gerek" buyurmuştur.
"Veysel Karani Hazretleri ise, annesinin yanına ağlayarak anasının ayaklarına kapandı:
"Ya ana! Habib-i Ekrem'i (sav) görüp, mübarek ayaklarına yüz süremedim. Kendileri mescitte imiş, sana asi olmaktan korktum. Ne fena talihtir ki bu kadar yol gittiğim halde, onu göremedim." Anası cevaben:
"Kaygılanma oğul, nasıl olsa onu ahirette göreceksin. Benim rızamı aldığın için de ayrıca sana duacı olur" buyurdu.