İktidara olan güven, alım gücünü arttırdı

Türkiye'nin coğrafi konumunun, istikrarlı ekonomisinin ve genç nüfusunun konut alımında en önemli etkenler olduğuna dikkat çeken MÜSİAD İnşaat ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Burhan Özdemir, "Mevcut siyasi konjonktüre olan güven ve istikrar alım gücünü arttırdı" dedi.

ÖZLEM DOĞAN / İSTANBUL

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜSİAD, İnşaat ve Çevre Sektör Kurulu tarafından hazırlanan "İnşaat Sektöründe Türkiye'nin Dünyadaki Konumu ve Gelecek Projeksiyonu" konulu rapor İstanbul'da gerçekleştirilen toplantıyla basına sunuldu. MÜSİAD İnşaat ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Burhan Özdemir yaptığı konuşmasında Türkiye'de konut satışlarında balon etkisinin olamayacağını söyledi. Özdemir, "Avrupa'da bankalar peşinat almadan krediyle ihtiyaç sahiplerine konut almaları için kredi sağladılar. Bu oran yüzde 80'lere kadar yükselmişti. Konutta bizde neden balon olmaz, çünkü biz konutta krediye endeksli alımı haddinden fazla yapmıyoruz bu oran bizde yüzde 40'lara denk geliyor" dedi. MÜSİAD İnşaat ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Burhan Özdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'30 Mart'tan sonra piyasalar olumlu şekillendi'

"2014 yılının ilk çeyreğinde yaşanan konut satışında yaşanan artış, 2013 yılındaki oranı aşamamıştır. 2013 yılı rekor yılıdır bu alanda. Bunun nedeni de 17-25 Aralık girişimleriyle ekonomik ve siyasi bir kriz oluşturulmaya çalışıldı. Baktığımızda ipotekli konut satışı 2013 yılı öncesi hep yüzde 40 seviyesinde gerçekleşmiş. Bu batıda yüzde 80'lerin üstüne çıkabiliyor. Konutta bizde neden balon olmaz çünkü biz konutta krediye endeksli alımı haddinden fazla yapmıyoruz. Bu 40'lık alım 2014 yılının ilk yarısında yüzde 28'lere kadar geriledi. İnsanlar 17-25 Aralık olaylarından dolayı 2014 yılının başında ortadaki siyasi çalkantıdan dolayı dolar yükseldi, doların ateşini almak için faizler arttırıldı ve halen bizim istediğimiz seviyelere gelmiş değil konut sektörü faizleri. Bu nedenle insanlar kredili konut almak istemediler, piyasayı görmek istediler. 30 Mart seçimlerinden sonra piyasa direk tepkisini gösterdi, rakamlar olumlu şekilde şekillenmeye başladı. Ocak ayıyla Nisan ayı arasında ipotekli satışlar yüzde 28'lere düşmüşken, Nisan ayından sonra yüzde 33-34-36 şeklinde tırmanmaya başlamıştır. Ekim ayında da gene yüzde 40'ları yakalamıştır. 2014 yılı verileri tekrardan 2013 yılını yakalayacak mertebelere geldi. Bu girişimler olmasaydı biz bugün 2013 yılı verilerinin üstüne çıkmış olacak yeni bir rekor kırmış olacaktık."

'İstanbul gözde yatırım alanı'

"Metrekare birim satış değerleri Londra ve Moskova çok yüksek. Londra'da tarihi bir yerleşim var ve mimari daha yatay şekilde olduğu için fiyatlar yüksek. Bir Amsterdam, Roma, Berlin, Atina bile krizin göbeğinde olmasına rağmen konut metrekare satış fiyatı İstanbul'un önünde. Konut satın alma ve kira randımanı açısından bakıldığında İstanbul bu tablonun içerisindeki tüm şehirleri geride bırakıyor. 'Neden yabancılar gelip İstanbul'dan konut alıyorlar?' diye sorduğumuzda, yatırımcı işe endeksli olarak, yatırımını geri almak ister. Son 16-17 yılda konut sektörü geri dönüş skalası veriyor ve konut birim satış fiyatları istikrarlı olarak 12 yıldır İstanbul'da yükseliyor. Bu yatırımcılar açısından bakıldığı zaman hangisine yönelmesi gerektiği konusunda İstanbul'u işaret ediyor."

'TOKİ ile diğer ülkelere açılmalıyız'

"2023 yılında biz 500 milyar dolar ihracat hacmini hedefliyorsak bizim şu anki 30 milyar dolarlık müteahhitlik hasılatımızı 100 milyar dolarlara çıkarmamız gerekir. Bunun olabilmesi için çalışacağımız alanlar özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dır. Biz düşündük buralara nasıl gideriz diye araştırma yaptık, Ortadoğu'da Suudi Arabistan, Irak, İran, Afrika'da Cezayir, Libya, sahra altı ülkelerin muazzam bir konut ihtiyacı var. Bu ülkeler buradaki hükümetler çok ciddi bir şekilde konut yapmaya başladılar ama bizim gibi planlayamıyorlar. Bizim TOKİ gibi son 6 yılda 600 bin konut yapmış bir kurumumuz var. Biz TOKİ eliyle bu ülkelere açılırsak ve hükümetler arası sözleşmeler imzalarsak, o zaman bizim yurt içindeki, yurt dışına açılmaya çalışan firmalarımıza çok ciddi bir alan açmış oluruz. TOKİ şemsiyesi altında bu firmaları biz o alanlara taşırsak 3-4 sene sonra bu firmalar orada kendi başlarına iş yapabilirler. Bizim devlet eliyle oralara açılmamız gerektiğini biz düşünüyoruz."

'Sanayi gelişirse inşaat da gelişir'

"'İnşaat mı sanayi mi?' diye sorarlar, bizim sanayici olarak gördüğümüz bir çok firma dünyada örneğin, Samsung, Hundai,u2026vb firmalar dünyanın en büyük müteahhitleridir aynı zamanda. Sanayiyle inşaatı birleştirmiş durumdalar. İnşaat sektörünün içinde bulunan birçok malzemenin yüzde 60'ı sanayiden elde ediliyor. Sanayi gelişirse inşaat da bir seviyeye gelebiliyor. Biz, sanayi ve inşaatın birbirini destekleyerek büyümesini gerektiğini düşünüyoruz."