Nüfus artışı paralelinde kentleşme ihtiyacının artması, yapılaşma hızını artırarak çevre sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. İklim değişikliği ve hızlı kentleşme sonucu savunmasız bir şekilde inşa edilen kentlerde sel, heyelan gibi afetlerin yanı sıra kuraklık da su kıtlığı, tarımsal üretim düşüşü, açlık gibi sorunlara yol açabiliyor.
2013 yılında Çinli peyzaj mimarı Kongjian Yu tarafından ortaya atılan "sünger şehir" modeli, yağmur sularının yeşil alanlar ve depolama alanları aracılığıyla toprağa geri döndürülmesi ve kuraklık durumlarında kullanılması prensibine dayanıyor. Bu model, dünyanın farklı bölgelerinde hayata geçiriliyor. Örneğin, mühendislik danışmanlık şirketi Arup, şehirlerin süngerlik derecesini ölçerek Auckland, Nairobi, Singapur, Mumbai, New York City, Toronto, Montreal, Şanghay, Londra ve Sidney gibi şehirlerin sıralamalarını belirlemiş.
Toplanan sular göletlerde veya depolarda saklanacakSünger şehir modelinin yaygınlaşması için geleneksel gri altyapının azaltılması gerektiği vurgulanıyor. Yağmur sularının biyolojik hendekler, yağmur bahçeleri, su depoları gibi yerlerde depolanarak kullanılması öneriliyor. Parklarda toplanan suların döngüsel olarak kullanılması ve yeşil alanların suyun akışını engellemeyecek şekilde tasarlanması önemli görülüyor.
Sünger şehir modeliyle toplanan suların göletlerde veya depolarda saklanabileceği belirtiliyor. Açık sistemlerde göletler hem insanlar için dinlenme alanları oluştururken hem de su kalitesini iyileştirme ve çevre sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak bu sistemlerde yaz aylarında buharlaşma sorunu yaşanabilir. Sarnıçlar ve depolar kapasite sorunlarına yol açabilir.
Sünger şehirlerde yer alan geçirimli alanlardaki bitkiler, suyun yer altına daha yavaş ve kademeli sızmasını sağlayarak doğal afet riskini azaltırken, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede de önemli bir role sahip olabilir. Bu tür doğa tabanlı çözümlerle kentlerin entegre edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Sünger Şehir modeli nedir?"Sünger Şehir" modeli, çevresel sürdürülebilirlik ve şehir planlaması kavramlarına dayanan bir yaklaşımdır. Bu model, kentsel alanların çevresel etkilerini azaltmayı ve doğal kaynakları daha etkili bir şekilde kullanmayı amaçlar. İsim olarak, "sünger" terimi, yağmur suyu gibi kaynakları emme ve depolama yeteneği nedeniyle kullanılır.
Sünger Şehir modeli, aşağıdaki prensiplere dayanır:
Yağmur Suyu Yönetimi: Geleneksel olarak, yağmur suyu yüzeylerde birikir ve sel riskini artırır. Sünger Şehir modeli ise yağmur suyunu toplama, emme ve depolama sistemleri aracılığıyla yönetmeyi amaçlar. Bu, selleri önlerken, su kaynaklarının daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlar.
Yeşil Altyapı: Şehirlerde yeşil alanlar oluşturmak, doğal yaşamı desteklemek ve hava kalitesini artırmak için önemlidir. Parklar, bahçeler, yeşil çatılar ve dikey bahçeler gibi yeşil altyapı unsurları, sünger şehir modelinin bir parçasıdır.
Sürdürülebilir Binalar: Enerji verimliliği, atık yönetimi ve çevre dostu malzemelerin kullanımı gibi faktörler, sünger şehir modelinde önemli bir rol oynar. Binaların tasarımı, enerji tüketimi ve karbon ayak izini azaltmaya odaklanır.
Çeşitli Ulaşım Seçenekleri: Toplu taşıma, bisiklet yolları ve yaya yolları gibi sürdürülebilir ulaşım seçenekleri teşvik edilir. Bu, trafik sıkışıklığını azaltır, hava kirliliğini kontrol eder ve enerji tüketimini düşürür.
Toplumsal Katılım ve Eğitim: Sünger Şehir modeli, toplumun katılımını ve farkındalığını önemser. Halkın çevresel sorunlar konusunda bilinçlenmesi ve şehir planlaması süreçlerine katılması teşvik edilir.
Çevresel Koruma ve Restorasyon: Doğal yaşam alanlarının korunması ve restore edilmesi, biyolojik çeşitliliğin artırılması için önemlidir.
Bu model, şehirlerin çevresel etkilerini azaltarak daha sürdürülebilir ve yaşanabilir hale getirme amacını taşır. Farklı bölgelerde farklı uygulama yöntemleri olabilir, ancak genel olarak doğal kaynakları daha verimli bir şekilde kullanmayı ve çevresel etkileri minimize etmeyi hedefler.