Amman yönetimi, komşu ülkede yaşanan krize yönelik en başından bu yana "tarafsız" bir tutum edindi, Suriye'nin güvenlik ve istikrarını güvence altına alacak siyasi çözüm çağrılarında bulundu.
Ancak Ürdün'ün tutumuna sorgulayıcı bir tavırla yaklaşan Şam yönetimi, Ürdün'ü Suriye'deki "terör örgütlerini" desteklemekle suçladı. Ürdün ise bu suçlamaları reddetti.
Suriye'de yaşananların siyasi ilişkilere etkilerinin yanı sıra ekonomik açıdan da olumsuz yansımaları oldu. Suriye, Ürdün ithalatı için bir kapı görevi görüyordu.
Resmi verilere göre 2011 yılında 255,5 milyon dolar olan olan Ürdün ihracatı, 2016 yılında 13,9 milyon dolara geriledi. Doğrudan Suriye'ye yapılan ihracat ise 2011 yılında 376 milyon dolar iken 2016'da 19,5 milyon dolara düştü.
Suriye rejimine bağlı Taşımacılık Bakanlığı, geçen hafta iki ülke arasındaki Cabir-Nasib sınır kapısının açıldığını duyurdu. Ancak birkaç saat sonra açıklama yapan Ürdün tarafı, sınır kapısının açıldığı haberlerinin gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Ürdünlü yetkililer, Suriye'ye yönelik politikaları değiştirmeyi düşünüyor
İki ülke ilişkilerini değerlendiren siyasi analist ve yazar Fayiz el-Fayiz, Ürdün'ün Suriye'de sürekli değişen iç durumlar ve silahlı çatışmalar nedeniyle bu ülke ile sınır problemleri yaşadığını belirtti.
Terör örgütlerinin kolay bir şekilde topraklarına sızmasının, Ürdün'de siyasi, ekonomik ve askeri sorunların yaşanmasına sebep olduğunu dile getiren Fayiz, "Suriye'de 8 yıl süren savaşın sonuna yaklaşılmasıyla Ürdün'ün sırtındaki ağır ekonomik yük gün yüzüne çıktı. Bu savaş nedeniyle Ürdün'ün Suriye, Türkiye ve buradan Avrupa'ya ticaret yolları kesildi. Aynı şekilde Suriye'den yapılan ithalat da sekteye uğradı. Tüm bu sebepler, Ürdünlü yetkilileri, İran ve Rusya'nın desteğiyle hayatta kalmayı başaran Suriye rejimine yönelik politikayı gözden geçirmeye sevk etti. Politikaları değiştirmeyi düşünen yetkililer, bu adımla ekonomik hareketliliği güvence altına almayı, Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönüşünü kolaylaştırmayı hedefliyor." dedi.
Ürdün'ün savaştan önce Suriye rejimi ile ilişkilerde bir sorununun olmadığını belirten Fayiz, savaştan sonra da Amman yönetiminin, 2 milyondan fazla mülteciyi karşıladığını, geri dönenler çıkarıldığında hâlihazırda 1 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yaptığını ifade etti.
"Bozulan iç ekonomik durum dikkate alındığında Amman'ın, kuzeyde en uzun kara sınırına sahip olduğu bu ülkeyle çıkarlarını düşünmesi gerek. Ancak Suriye rejimi ile ilişkilerinde dikkatli olması lazım." ifadelerini kullanan Fayiz, siyasi karar mekanizmasının tek başına Şam yönetiminde olmadığını, Suriye'nin dış ilişkilerinin yönetiminde Rusya'nın büyük rol oynadığını, iç düzende ise askeri gücüyle İran'ın söz sahibi olduğunu kaydetti.
Fayiz, "Şam yönetimiyle buzları eritmek, Ürdün için önemli bir çıkar olacak. Ancak Ürdün, Suriye rejimiyle ilişkilerin 2010'daki haline geri dönmesinin, kolay ve hızlı olmayacağını düşünüyor." diye konuştu.
İki ülke arasında sınırların açılmasına ilişkin ise Fayiz, Ürdün'ün 3 yıldır kapalı olan sınırı, Suriye tarafı geçiş yollarının güvenliğini sağlamadan ve tamamen hazır olmadan açmayacağını söyledi.
"Sınır kapılarının açılmasının iki ülke ilişkilerini teşvik edici bir adım olmasını umuyoruz"
Yermuk Üniversitesi'nde Siyasi Bilimler alanında dersler veren Muhammed Beni Selame, Ürdün'ün aralarında Suriye'nin de bulunduğu Arap ülkeleriyle tüm alanlarda ilişkilerini geliştirmek istediğini söyledi.
Sadece sınır kapılarını açmakla yetinilmeyeceğini, iki ülke ilişkileriyle alakalı her türlü desteğin verileceğini kaydeden Beni Selame, "Sınır kapılarının açılmasının iki ülke ilişkilerini teşvik edici bir adım olmasını umuyoruz." dedi.
İki ülke ilişkilerinin normalleşmesine kesin gözüyle bakan Ürdünlü Milletvekili Tarık Huri ise Suriye-Ürdün halkları arasındaki ilişkiden dolayı bu normalleşmenin, bir zorunluluk olduğunu belirtti.
Ürdün-Suriye arasındaki yakınlaşmaya ilişkin yazıp çizilenlere rağmen iki ülkenin resmi tutumunda henüz herhangi bir değişiklik olmadı ya da bu değişikliğe ilişkin herhangi bir sinyal verilmedi.
Her iki ülkede diplomatik temsilcilik düzeyini maslahatgüzar seviyesinde tutuyor.
Ürdün halkı ise zor ekonomik durumdan çıkış için sınır kapılarının açılmasını bekliyor.