AA muhabirine açıklamada bulunan Gedik, sergi fikrinin ortaya çıkmasıyla birlikte önce İstanbul'u ele almaya karar verdiklerini belirterek, İstanbul'un güzelliklerine odaklanırken, bunu en iyi anlatacak unsurun Ayasofya olduğunu fark ettiklerini söyledi.
Gedik, serginin temasına değinerek, "Ayasofya'nın daha önce yaşadığı tutsaklık, bizi Kudüs'ün şu anda yaşadığı tutsaklığa ve beklenen özgürlüğüne götürdü. Doğrusu başka konulara da eğilmek istedik ama iki şehrin bu iki baskın unsuru, bizi diğer temalara değinmekten biraz alıkoydu. İstanbul'u Kudüs'ten, Kudüs'ü de İstanbul'dan ayırmak içimize sinmedi." dedi.
Filistin'in tamamında şu anda büyük bir zulmün ve esaretin yaşandığına dikkati çeken Gedik, "Biz de hem bu esareti anlatmak hem de Filistin topraklarının özgürlüğüne kavuşması duası ve umudun hep taze kalması hayaliyle, Kudüs'ü baharını bekleyen, üzerinde çiçeklerin açtığı bir yer olarak anlatmaya çalıştık." ifadelerini kullandı.
- "İlhami Atalay Hocamız bize, çiçekleri resmederken, çiçeklerin zikrettiğini unutmamızı telkin etti"
Kadriye Gedik, İlhami Atalay'ın kendilerinin yetişmesinde büyük bir katkısı olduğunu vurgulayarak, şunları aktardı:
"Kendisinin bizim üzerimizde önemli bir emeği var. Biz de onun öğrencileri olarak içimizde biriktirdiğimiz unsurları resimle ortaya koymak istedik. O bize, doğada gördüğümüz her şeyin rengini fark etmeyi, bunu resme aktarmayı ve doğada gördüğümüz her şeye Allah'ın bir sanatı olarak bakmayı öğretti. Çiçekleri resmederken, çiçeklerin zikrettiğini unutmamamızı telkin etti. Biz de neyi resmedersek onun, yaradılışın bir parçası olduğunu hatırımızda tuttuk ve eserlerimizi de bu ruh haliyle ortaya koyduk."
- "İstanbul ve Kudüs iki kardeş şehir"
Sevkan Hamurcu ise sergide hazırladıkları eserlerin İstanbul'dan Kudüs ve Gazze'ye edilen bir dua olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
İstanbul ve Kudüs'ün "iki kardeş şehir" olduğunu ve iki büyük mabet olan Ayasofya ve Mescid-i Aksa'nın benzer bir kaderi yaşadığının altını çizen Hamurcu, şunları kaydetti:
"Sanatımızla, Filistin'de yaşananları unutmadığımızı ve onların yanında olduğumuzu anlatmak istedik. Bu sabah sergimiz için son hazırlıkları yaparken, buraya bir turist kafilesi geldi. Resimleri incelediler, beğendiler ve resimdeki yerin neresi olduğunu sordular. Resimde gördükleri yerin Kudüs olduğunu, orada yaşanan acıları ve bu resimleri neden yaptığımızı anlatınca çok şaşırdılar. Gazze'de, Kudüs'te olan biten dehşetten bihaberler. Bizim yaptığımız resimlerle orada yaşananları öğrenmiş oldular. Bu iletişim çağında bile hala böyle insanların olduğunu görmek beni hem şaşırttı hem de gelen ziyaretçileri bir mesaj olarak yorumladım. O anda anladım ki, eğer niyetimiz güzel olursa, yaptığımız sanatla o bölgede yaşanan soykırımı bilmeyenlere anlatmak mümkün olabilir."
İstanbul ve Kudüs'ün ele alındığı "İki Şehrin Rüyası" sergisi, 14 Ağustos'a kadar ziyaret açık olacak.