Kuzu, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yozgat Şubesi tarafından Bozok Üniversitesi Erdoğan Akdağ Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 'Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi' konulu konferansta, yeni anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemi hakkında bilgi verdi.
Hiçbir koalisyon döneminde ülkede kalkınma görülmediğini belirten Kuzu, tek başına bir hükümet var ise bunun ülkeye artılar sağladığını söyledi. Kuzu, parlamenter sistemde iki başlılık sıkıntısı yaşandığını bunun parlamenter sistemin bir çıkmazı olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de iki başlılıktan dolayı çok sıkıntı çekildiğini anlatan Kuzu, şöyle konuştu:
'ÇİLLER KENDİNİ AŞAĞIYA ATACAKTI'
'İktidarın bundan sonraki oyunu başkanlık referandumu üzerine kurulu'
"Bir Özal geldi, Mesut Yılmaz ile birbirine girdiler. Demirel geldi kızım dediği Çiller ile kapıştılar. Çiller kendini aşağıya atacaktı. Sezer, Ecevit'i atmadı ama o da kitap attı, ortalık toz duman oldu. En son bizde yaşananlar Davutoğlu ile Cumhurbaşkanımız arasında. Aman aman bir kavga olarak değil ama arka planda birtakım bakışlarda farklılıklar vardır ki bu duruma geldi. Kim gelirse gelsin iki başlılığı giderecek bir formülü bulmamız gerekiyor. Başkanlıkta tek başlılık var. Başkan var, başbakan yok. İki başlılığı çözüyor, yüzde 10'luk barajı da çözüyor."Türkiye'nin kendine has bir başkanlık modeli oluşturabileceğinin altını çizen Kuzu, yeni anayasa çalışmalarının da bu yönde gittiğini belirtti.
'DİKTATÖRLÜĞE EN MÜSAİT MODEL PARLAMENTER MODELDİR'"Parlamenter rejimlerin başbakanları Amerika'nın başkanından üç kat daha yetkilidir. Diktatörlüğe en müsait model parlamenter modeldir. Yasama bunda, yürütme bunda, harcama bunda, her şey başbakanda. Diktatörlük diyorsan bu modelde ara. Hitler parlamenter modelde türemiştir, Mussolini parlamenter modelde türemiştir. Muhalefet en çok bunu kullanıyor, diktatörlük güçle olur. Şimdiki MHP bunu tutmuyor. MHP'ye soruyorum. Başkanlık modeli gerçekten federal ve özerk yapı getiriyorsa HDP'nin balıklama dalması lazım, o da karşı çıkıyor. Başkanlık modeline üç kesim karşı çıkarlar. Bir, küçük partiler. Az olsun benim olsun diyorlar. Başkanlıkta iki parti olur, merkez sağ, merkez sol. Dolayısıyla küçük partilerin sıkıntısı. İkincisi, medya patronları bunu istemiyor. Bunlar partiler bölünsün, koalisyon olsun, ben gidip başbakanın yakasına yapışıyım 'şu ihale benim' deyim vermezse de 'düşüreyim' istiyor. Üçüncüsü ise Türkiye'de başkanlık sistemindeki en büyük engel sol kesimdeki korkaklıktır. Sol kesim, 'ben bu modelde gelemem, yüzde 65 sağ var, yüzde 35 sol var hep siz gelirsiniz' diyor. Mantıken öyle geliyor ama 1965'lerde doğruydu, şimdi farklı. Bu modelde kim kazanır, bu modelde sol kesinlikle kazanır. Ama nasıl kazanır, bu sol gelmez, sol mutlaka çizgisini gerçek anlamda sosyal demokrat çizgisine çekmek zorunda."