İftar'a dikkat!

(Prof. Dr. Sefa Saygılı)

Ramazan yeme değil yememe, tok kalma değil aç kalma ayıdır.

İşte az yediğimiz birkaç günden sonra mideniz büzüşmüş olacaktır ve onu yine eski haline döndürecek derecede genişletmek akıllıca bir şey değildir. Günümüz insanı, midesini fazlasıyla büyütmüştür. Oruçtan sonra yemeğe başladığımızda, oruç tutmadan önceki dönemlerden daha çabuk doyduğumuzu keşfederiz. Alışkanlıklarımız bize yemeğimizin geri kalan kısmını da yedirebilir, ama orada durmalı ve yeterince yediğimizi kabul etmeliyiz. Bu yüzden oruç tutmak, yemek yeme alışkanlıklarımızı da değiştirmenin bir yoludur. Ve bunu yapmamız gerekir. Ramazan'da kilo verenler buna dikkat etmezlerse kilo alacaklardır.

Zaten az yemezsek, akşam bir oturuşta bir günlük yemek yersek, şehvetimizi yenmek ve nefsimizi mağlup etmek nasıl mümkün olacaktır? Halbuki birçoğumuz bunun aksine olarak, yiyeceklerini Ramazan'a ayırıp çeşitli, mütenevvi ve nefis yemeklerle akşam sofrasına oturup diğer aylarda yemediklerini bu ayda yemeyi itiyat haline getirmişlerdir. Bu ise doğru değildir.

Orucun sırrı ve ruhu, nefsin kuvvetlerini zayıflatmak ve yok etmektir. Bu da ancak az yemek ile mümkündür.