Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 'Ramazanın coşkusu son zamanlarda ortaya konulduğu şekliyle şatafat ve gösteriye dönüşmemelir' dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda düzenlediği basın toplantısında, ramazanın "Helal Kazanç- Helal Lokma" olarak belirlenen ana temasını tanıttı.
"Biz Ramazanı değil ramazan bizi değiştirmeli" diyen Görmez, "İslam dünyasında ramazanla değişmek ile ramazanı değiştirmek arasında gidip gelen yeni bir takdim formu dikkat çekmektedir. Oysa asıl ve doğru olan ramazanla değişmektir. Ramazan bütün imtihan süreçleriyle bize bu imkanı sunar" ifadesini kullandı.
Gösterişli iftar programları
Görmez, ramazanın mana ve ehemmiyetini göz ardı eden bazı kutlama ve şenliklerin de yeni bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Gösterişli iftar programları, sınıf ve itibar esasına dayalı ihtişamlı davetler, ramazanı yanlış bir şekilde bir tür eğlence, karnaval ve festival havasında terennüm eden eğilimlerin mevcut gidişatı ciddi olarak dikkat çekmeye başlamıştır. İnsanlık durumumuzu Yüce Rabbimiz indinde tahkim etmenin yolu, lütuf ve ihsan ayı ramazanın maneviyatına bihakkın teslim olmak, yeniden yapılanmak ve değişmektir.
Müminlerin bu ayda yaşayacakları coşku, ibadetin coşkusudur. İbadetle neşelenen gönüller, müminler arasındaki muhabbeti de pekiştirmelidir. Yoksa ramazanın coşkusu son zamanlarda ortaya konulduğu şekliyle bir eğlence, şatafat ve gösteriye dönüşmemelidir."
İftar sofralarının israf sofralarına dönüşmemesinin önemine dikkati çeken Görmez, son yıllarda özellikle büyükşehirlerde, otellerde ve bazı mekanlarda hazırlanan iftar sofralarının, israfı ve gösterişi barındırdığını belirtti.
İftar çadırları
İftar çadırlarının güzel bir düşüncenin ürünü olarak başlatıldığını dile getiren Görmez, "Son zamanlarda bu gayenin dışına çıkarak bir gösteri aracına dönüştürülmemesine özellikle kamu hizmeti yapanların dikkat etmesi gerekir" dedi.
Ramazanlarda meydana gelen toplumsallaşmanın, doğal seyrinde yaşanması gerektiğini bildiren Görmez, "Özellikle bu toplumsallaşmalar reklama, tanıtıma ve gösteri aracına dönüştürülmemelidir. Bütün sosyal, kamusal ve ticari kuruluşlar her yıl ramazan ayında yaptıkları hayırlı faaliyetlere devam etmelidirler. Ancak bunu yaparken ramazanın sükunetine, huzuruna ve maneviyatına riayet etmelidirler" diye konuştu.
Özel ve ticari kuruluşlara da çağrı yapan Görmez, toplu iftarların çalışanlarla yapılmasının önemine işaret ederek, "Yanında emeğiyle çalışan birinin darlığını gidermeden sırf desinler diye ramazan paketini dağıtan bir kişi İslam'ın infak anlayışını anlamamış demektir. Yoksulluk ve yoksunluğun sadece bir gıda paketiyle giderileceğini düşünmek, İslam'ın yardımlaşma ve dayanışmasını henüz tam kavrayamadığımız anlamına gelir" ifadesini kullandı.
Helal Kazanç- Helal Lokma
Görmez, bu yıl Ramazan ayı temasının "Helal Kazanç- Helal Lokma" olarak belirlendiğini, farkındalığı artırmak için ay boyunca tüm çalışmalarında, vaazlarda ve hutbelerde konuyu gündeme getireceklerini bildirdi.
Günümüz toplumlarını en iyi "tüketim toplumu" ifadesinin anlattığına işaret eden Görmez, tüketimin modern zamanlarda hayatın nihai amacı haline getirildiğini belirtti.
Tüketim çarkında tükenmemenin yolunun, helal kazanç ve helal lokma bilincinin geliştirilmesi olduğuna işaret eden Görmez, "Dileriz bu çağrı, müminlerin hem üretirken hem de tüketirken zihin ve gönül dünyalarında Yüce Yaradan'ın emir ve yasaklarını, O'nun belirlediği ölçüleri göz önünde bulundurmaları için iyi bir ramazan ikramı olur" diye konuştu.
İslami konular, İslami ahlak ve yüksek bilgi çerçevesinde ele alınmalı
Medyanın son yıllarda, dini konuları anlamsız tartışma ve gerilim konusu yapmaktan kaçınmaya dikkat etmesini olumlu karşıladıklarını anlatan Görmez, "Ancak hala bazı istisnaların olduğu da bir gerçektir" dedi.
İslami konuların kamuoyunda konuşulması ve gerektiği ölçüde tartışılması gerektiğini dile getiren Görmez, "Ancak bu konuşmalar reyting kaygısı ve magazin boyutunda olmamalıdır. İslami konular, İslami ahlak, yüksek bilgi ve hikmet çerçevesinde ele alınmalıdır. Dini içerikli programlarda asıl olan İslam'ın kuşatıcı ve doğru anlatılmasıdır" ifadesini kullandı.
İmsak vakitleri
Ramazanın manevi ikliminde, müminlerin, ibadet hayatıyla ilgili gereksiz tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmadığını belirten Görmez, özellikle "Ancak ne yazık ki özellikle imsak ve yatsı vakitleri ile ilgili olarak artık her yıl karşılaşmaya alıştığımız bir takım tartışmalar, televizyon ekranlarında yine boy göstermeye başlamıştır" dedi.
İmsak ve yatsı vakitlerinin bilimsel gözlem yöntemleriyle belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi ile ortak bir gözlem projesi yürüttüklerini ifade eden Görmez, çalışmaların Ankara, Bolu ve Mersin'de yürütüldüğünü söyledi.
Gözlemler sonucunda ulaşılan verilerin, Başkanlığın takvimindeki imsak vaktiyle örtüştüğünün görüldüğünü kaydeden Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Araştırmanın çıplak gözle yapılan rasatlar kısmında, Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinden müteşekkil denek gözlemciler tarafından 28 yatsı, 22 imsak gözlemi olmak üzere toplan 50 görsel gözlem yapılmıştır. Ancak ışık etkisi ve ufuk kirliliği gibi tesirler göz önünde bulundurularak, sağlıklı sonuçlara ulaşılması amacıyla çıplak gözle yapılan gözlemlere bir süre daha ve fakat mümkün mertebe ışık etkisinden olabildiğince uzak daha değişik yerlerde devam edilmesi kararına varılmıştır. Tüm gözlem sonuçları elde edildikten sonra bütün bilgiler kamuoyuyla paylaşılacaktır."
Görmez, İslam aleminin ramazanını tebrik ettiğini belirterek, "Ramazan-ı şerifin, yanı başımızda Suriye'de akan kardeş kanının bir an evvel durmasına, dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan din kardeşlerimize reva görülen insanlık dışı muamelelerin sona ermesine ve yine dünyanın muhtelif yerlerinde saldırılara ve zulümlere maruz bırakılan Müslümanların felahına vesile olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.