İfsad komiteleri kahrolsunlar! 

İslam dinine son günlerde artan saldırılar ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş''ın da hedefe oturtulması ilgili Sonsaat yazarı Dr. Mehmet Rıza Derindağ dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Derindağ makalesinde Allah''ın dinini ve toplumun değerlerini hedef alanların maskesini indirdi.

Ben senelerce uzakdoğuda kaldım. Uzakdoğu 80’lerden sonra büyük bir sosyal değişime sahne olmuş. “Open Society=açık toplum” tezleriyle fevkalade mutaassıp (hangi dine tabi olursa olsun, ister budist olsun ister müslüman yahut katolik) topluluklar cinsiyet üzerinden akıl almaz bir dejenerasyona tabi tutulmuş. Filipinler bunun bir örneği. Koyu katolik ve mutaassıp bir topluluk erkeklerinin çok büyük bir yüzdesinin gayleşmesiyle (15 milyona yakın eşcinsel) tanınmaz bir hale dönüşüvermiş. Ahlak kuralları, nikah, çocukların eğitimi hak getire.. Neredeyse her ailede single mother/bekar anneler mevcut. Ortada kalmış çocuklar. Toplumu bu değişikliğe iten ve gayliğe özendiren en önemli faktör medya olmuş!

Hali hazırda hiç bir tv programı olmasın ki -haberlerden dizilere, magazinden spora- tamamında muhakkak bir gay boy gösteriyor.. Kiliselerde eşcinsellik aleyhine konuşmak 90’lı yılların ortalarından itibaren yasaklanmış. Toplum perişan halde. Aileler dağılmış. Tek kurtuluşu islamiyette bulanların sayısı ise azınsanmayacak oranlara yükselmiş, tabiri caizse fevc fevc islamiyete koşan bir adalar ülkesi Filipinler.

Şimdi Uzakdoğuda bilhassa Filipinlerde sahnelenen ifsad oyunun kötü bir perdesi Türkiye’de sahnelenmek istenmekte. Siyasi teşneciğilini de her türlü ifsad hareketinin babaocağı CHP üstlenmiş durumda.. zaten Necip Fazıl’ın dediği gibi “CHP bir parti değil, Türke dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir." Gay hakları ile CHP arasındaki ilişki tencere kapak münasebetidir. Allah şerlerinden muhafaza eylesin. Bu ifsad komiteleri önce medyada gayliği şirin gösterip özendirirler. Bazı tv programları, özellikle kadın matinelerine bu tipleri çıkarırlar. Gay müzisyenler parlatılır. Lüks bir yaşam bınlara sunulur. Filmlerle bunlar acındırılır ve sempatik hale getirilmeye çalışılır.

Ezilen bir grup olarak lanse edilir karşı çıkan aile fertlerini kaba, kültürsüz, hanzo gösterirler. Gayliğe özentisi olanlara cesaret aşılama seanslarıdır aslında bu programlar. Ve bunları “haklar” takip eder.. “lgbt hakları!” Onlar da “insan” onlar da bu toplumun bir “üyesi!” “Hakları var onların” .. haklar haklar haklar... hiç kimsenin sorumluluktan bahsetmesini istemezler. Bireyin topluma karşı sorumluluğu, aileye karşı sorumluluğu, yetiştiği devlet ve millete karşı sorumluluğu, kendisini yaratan ve türlü türlü nimetlerle hayatını idame ettiren Rabbisine karşı sorumluluğu.. yok... sorumluluklar konuşulmaz varsa varsa hayvani zevk ve şehvetin her türlü yolla tatminine zemin hazırlayacak haklar(!) konuşulur. Bizim toplumda da iş bu aşamaya doğru yaklaşıyor.

Bu kritik noktada Diyanet İşleri Başkanı Kur’an’ın mubin emir ve nehiylerini tebliğ etti diye Hakların (!) Savunucuları ayağa kalkmış, ortalığı velveleye veriyorlar! Kimdir bunlar? Bunlar kökü dışarda dal ve budakları ülkemizde bir zındıka ifsad komitesinin ileri karakolu! Karşımıza bazen barolar diye çıkarlar bazen odalar, ortak yanları Anadolu kültür ve irfanının düşmanı olmaları ve toplumu kendi öz dna’sından koparabilmek için cansiperane çalışmalarıdır. Masum halkımızı, çoluğumuzu, çocuğumuzu ifsad etmek ortak gayeleridir bu hainlerin. Ne diyelim “Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!”