ÖZLEM DOĞAN/SURİYE
2011’den beri süren Suriye savaşı dolayısıyla yüzbinlerce insan öldü, yaklaşık 13 milyon Suriyeli başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı, onbinlerce Suriyeli ise hala bulunamıyor. Türkiye’nin yanı başındaki topraklarda yaşanan istikrarsızlığın kaynağı Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte yeni bir dönem başladı. Suriye devrimi halkı için bir umut oldu, Türkiye’deki sığınmacılar vatanlarına dönmeye başladı. Biz de Esed’siz yeni Suriye’de haber yapmak için Bülbülzade Vakfı/BEKAM mihmandarlığında Çobanbey sınır kapısından Halep’e doğru yola çıktık. Fakat öncesinde sınır kapısında bekleyen Suriyelilerle sohbet ettik.
'Türkiye’ye teşekkür ederim'2012 yılında Halep’ten Türkiye’ye gelip Gaziantep’te ikamet etmeye başlayan Resul Amca savaş biter bitmez geri dönme kararı almış. Halep’te kalan kardeşinin Sednaya Hastanesi’nde öldürüldüğünü ifade eden Resul Amca şöyle konuştu: “Artık vatanımıza geri dönüyoruz. Bu yaşıma kadar hiç böyle mutlu olmamıştım, ilk defa bu kadar seviniyorum. Türk halkına ve Türk devletine çok teşekkür ederim.”
‘Babam da Sednaya Hapishanesi’ndeydi’9 yıldır Türkiye’de yaşayan ve ailesinin Halep’te olduğunu söyleyen Ahmet Asef de Sednaya hapishanesinde tutuklu bulunan babasını 7 sene aradıklarını ve en sonunda öldüğünün söylendiğini belirtti. Yeni hükümetin insanları hapishaneden kurtarmasıyla babasının da Sednaya’dan kurtulduğunu vurgulayan Ahmet: “Artık ülkemize geri dönüyoruz. Eğer dönmezsek ülkemiz olmaz.”
Gözyaşlarına boğulduSabahın erken saatlerinden itibaren dönmek için beklediğini ifade eden Suriyeli Emine Hanım 13 yıldır annesini görmediğini söyleyerek gözyaşlarına boğuldu. Babasının vefat ettiğini, annesinin ve kız kardeşinin Halep’te yaşadığını söyleyen genç kadın, akrabalarını çok özlediğini belirterek bir an önce ülkesine kavuşmak istediğini anlattı.
Ecdad yadigarı saat kulesiEl Rai, El Bab, M4 Karayolu üzerinden yolculuğumuza devam ederken sık sık bombalanmış binalar, harabeye dönmüş köyler ve kesilmiş enerji hatlarıyla karşılaştık. Halep’e girişinde bizi bakımsız binalar ve düzensiz şekilde her yerden sarkan elektrik telleri karşıladı. Oysa Halep’in içlerine ilerledikçe savaşa rağmen ne güzel bir şehir olduğunu anladık. Sadullah el Cabiri Meydanı Halep’in merkeziydi. Sanki hiç savaş yaşanmamışçasına insanlar meydanda toplanmıştı. Benim dikkatimi özellikle bahçe balkon şeklinde düzenlenmiş eski binaların güzelliği etkiledi. Tahta kafeslerin ardına gizlenmiş pencerelerin süslediği yapılar ise Halep’in yüzyıllar boyunca Osmanlı tarafından yönetildiğinin bir kanıtıydı. Cuma olması hasebiyle resmî tatil olduğu için dükkanlar kapalıydı. Cuma namazının ardından Babül Ferac caddesinde gezintiye çıktık. Tam karşımızda duran saat kulesini görünce ‘kesinlikle Sultan Abdülhamid eseridir’ diye düşündüm. Yanılmamıştım, ay yıldız kabartmasının yanı sıra üzerindeki Osmanlıca kitabesi beni haklı çıkardı. Kanuni Sultan Süleyman 1535’te İran seferinden dönerken ilk defa konakladığı Halep’te bir çeşme yaptırmıştı. Yıllar içinde harabeye dönen bu çeşmenin üzerine 1898’de Abdülhamid Han bir saat kulesi inşa ettirdi. İşte ben tam da bu ecdad yadigarının önünde duruyordum.
İçimizdeki Türklük hissi yaşasınBabül Ferac sokaklarında sohbet ederek ilerlerken bir genç yanımıza gelip ‘Türk müsünüz’ diye sordu. Evet deyince Türkiye’de okuduğunu söyledi. 2014 başlarında ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen Muayyed ‘Türkiye’den Allah razı olsun, size büyük bir borcumuz var’ dedi. Esed rejimi düşer düşmez hemen döndüğünü, ülkelerini yeniden inşa edeceklerini söyledi. ‘Hakkınızı ödeyemeyiz’ derken ağlamaya başladı. Biz de çok duygulandık, gözyaşlarımızı tutamadık. Muayyed’in ağzından şu samimi cümleler döküldü: “Türklük yaşasın, içimizde oluşan Türklük hissi yaşasın. Allah Recep Tayyip Erdoğan’dan razı olsun. Araplar düşmanımızdır diyenlere inanmayın. Biz Osmanlı devletinin torunlarıyız. Öyle de kalacağız.”
Cesetler hala enkazın altındaMuayyed’in sözleri beni çok etkiledi. Bu coğrafyada kardeşçe yaşayan milletleri birbirine düşüren küresel güçler ve içimizdeki iş birlikçilerine fırsat vermememiz gerektiğini bir kere daha görmüş oldum. Eski Halep’in ağır hasar alarak yıkılmış sokakları ağlayan birer savaş vesikası olarak önümüzde duruyordu. Osmanlı hanıyken rejim tarafından bombalanan binada yaşayanların cesetlerinin yıllardır hala enkazın altında durduğunu söyleyen Suriyeli Amca ise evinden hiç ayrılmadığını anlattı.
İnsanların gözünde umut ışığıŞam’daki meşhur Emevi Camii’nin bir benzeri de Halep’te yer alıyor. Rejim tarafından yerle bir edilen kadim mabed yeni hükümet tarafından restorasyona alınmış bile. Biraz ilerisindeki Halep Kalesi ve etrafındaki coşku ise görülmeye değer. Yüksek bir tepede bulunan kalenin etrafı çocuk genç yaşlı yüzlerce kişinin coşkulu eğlenceleriyle cıvıl cıvıldı. Suriyeli gençler davul eşliğinde dans ederken bazıları da çok tehlikeli olmasına rağmen basamakları olmayan tepeye tırmanarak kaleye ulaşmaya çalışıyordu. Envai çeşit yiyeceğin satıldığı Halep Kalesi civarı adeta panayır yeri gibiydi. Yeni ve özgür Suriye bayrağının dalgalandığı şehre hayat geldiği insanların gözündeki umut ışığından belli oluyordu.