Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Habertürk TV'de Kübra Par'ın Açık ve Net programında gazeteciler Aslı Aydıntaşbaş ve Gürkan Zengin ile birlikte başta dış politika olmak üzere gündemdeki soruları yanıtlıyor.
Türkiye, NATO, İsveç ve Finlandiya zirvesi yapılacakBiz İsveç ve Finlandiyalı muhataplarımızla iki toplantı yaptık. Ankara ve Brüksel'de. Dün Cumhurbaşkanımızın NATO Genel Sekreteri ile yaptığı telefon görüşmesiyle binaen biz Sedat Önal Bey'le yarın Brüksel'e gidiyoruz. Bize göre müzakere ettiğimiz konuları bir noktaya getirdik. Buradan geri adım atmamız mümkün değil. Oradan Madrid'e geçeceğiz. Salı günü NATO Genel Sekreteri'nin ricası üzerine Cumhurbaşkanımızın katılımı üzerine Türkiye, NATO, İsveç ve Finlandiya zirvesi yapılacak. NATO zirvesinden önce bu zirve olacak. Bu zirveye katılmak pozisyonumuzdan geri adım atacağımız anlamına gelmiyor. Bir müzakere yürütüyoruz. Ben orada Finlandiya ve İsveçli mevkidaşlarıma şunu söyledim; siz 200 yüzyıllık tarafsızlık politikasından vazgeçiyorsunuz, büyük bir paradigma değişikliği yaparak bir askeri konsepte katılma kararı alıyorsunuz. Bu uyumu sağlayabilmek için sizin hem İsveç hem Finlandiya'da çok ciddi değişiklik yapmanız gerekecek. Mevzuat, kanun, Anayasa değişikliği gerektirecek. Aynı değişimi PKK ve onunla iltisaklı olan yapılara karşı göstermenizi istiyoruz. Bu diğer büyük paradigma değişiminden daha zor ve imkansız değil. Onlar birtakım adımlar atacaklarını söylüyorlar. Taahhütlerini not ettik. Taahhütte bulunmakla somut adım atmak arasında fark var. Bunların hepsinin kayda geçirilmesini istiyoruz. Büyük oranda mutabakat sağladık, anlaşamadığımız birkaç konu var. Doğrudan PKK, PYD, YPG gibi yapılara karşı açık ve net tavır almalarıdır. Bu Suriye'deki PYD ile YPG ile ilişkiyi de kapsıyor.
PYD, YPG'nin PKK olduğunu hepiniz biliyorsunuz, inkar etmeyin dedikMüzakereleri yürüttüğümüz 25 Mayıs günü, İsveç devlet televizyonu Salih Müslim'le mülakat yayınladı. Türkiye, İsveç'i rehin almak istiyor, İsveç bizi satmayacak gibi açıklamalar yaptı. Ben onlara bunun ne manaya geldiğini biliyor musunuz dedim. PKK'yı terör örgütü olarak gördüğünü söylüyorlar. PKK, PYD'den ayrıdır diye bize bir yalanla gelmeyin diyoruz. Bir paradigma değişikliğine gitmelerini istiyoruz. Kalkacak adam Stockholm'da gösteriler yapacak, terörü romantize edecek, biz buna nasıl evet diyebiliriz ki.
Biz NATO'daki diğer müttefiklerimizle bu konuda anlaşamadığımız için sürekli gündeme getiriyoruz. Aslında İsveç ve Finlandiya ile gündeme gelmesi daha büyük tartışma olsun istiyoruz. Biz NATO'nun dilinden memnun değiliz, PYD, YPG'nin PKK olduğunu hepiniz biliyorsunuz, inkar etmeyin dedik. ABD'nin resmi yazışmalarında PKK'nın PYD'nin uzantısı olduğunu herkes biliyor. Bizim aklımıza hakaret etmeyin. Bu konuda bizi ikna edemezsiniz diyoruz.
Türkiye'yi yok saymak stratejik bir körlüktürSomali'den Libya'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Karadeniz, Balkanlar, Avrupa'nın enerji güvenliğine kadar bütün bu alanlarda Türkiye'yi dışarıda gören, yok sayanların doğru politika izlemesi mümkün değil. Bunu bir kibir, gurur meselesi olarak söylemiyorum. Nesnel bir gerçeklik olarak. Küresel siyaseti belirleyen 10 konunun en az 8'inde Türkiyesiz yol alma imkanınız yok. Buralarda Türkiye'yi yok saymak stratejik bir körlüktür. Türkiye'yi dikkate almayalım dediğinizde kendiniz stratejik kayba uğrarsınız. Biden yönetimi belli konularda bir dağınıklık görüntüsü veriyor. Sadece Türkiye meselesinde değil. Afganistan'dan nasıl çıktıklarını gördük. Rusya meselesinde öyle. Suriye'de ABD'nin izlediği PYD, YPG, PKK'ya destek vermekle Suriye'ye barış istikrar mı geldi? Tabii ki NATO müttefiki iki ülke olarak ulusal çıkarlarımız temelinde devam etmek arzusundayız. İyi yürüyen konular var. Ticari meseleler, F-16 konular var. Anlaşamadığımız FETÖ, S-400, PYD meselesi gibi meseleler var. Türkiye karşı zaman zaman siyasi blokaj, adı konulmamış ambargoları da biliyoruz.
Kaynak: Haber Türk