İBB'den kültür devrimi sesleri

İBB Kültür Dairesi, son yıllarda adete ikinci bir Kültür Bakanlığı gibi çalışıyor. Abdurrahman Şen yönetimindeki Kültür Dairesi, uluslarası ilişkileri geliştirmenin yanı sıra, yerli ve milli oyunlara öncelik vermeye başladı. Ücretsiz oyunlar, Pazar konserleri, değerli sanatçıları anma etkinlikleriu2026 Artık bizden olmayan kültüre özenme devri kapandı.

SÜLEYMAN KARAKULLUK

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 15 Ekim'de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde 2016 u2013 2017 akademik yılı açılışında "Kültür devrimine şiddetle ihtiyacımız var. Onu hallettik mi, gerisi kolay" demişti. Adeta tüm yerel yönetimlerden kabineye kadar ilgili herkese seslenir nitelikte bir alt metin ile konuşmasını sürdürmüştü. İhtiyacımız olan kültür devrimi neydi? Tabiri caizse bir Kopernik devrimi tarzı bir şey miydi? Tüm klişeleri yıkıp "öz" olana mı dönülmeliydi? İşte o tarihten bu tarihe sizler için takip ettiğimiz süreçte kültür sanat adına yapılan yenilikleri derledik.

İBB Kültür Dairesi'nden; 2. bakanlık performansı

Türkiye'de kültür sanatın başkenti İstanbul olduğu için doğal olarak almamız gereken ölçü de bu ilimizdir. Otomatik olarak İstanbul'da kültür-sanat deyince de ilk olarak bakılması gereken kurum İBB Kültür Daire başkanlığı oluyor. Özellikle son iki-üç yıldır yaptıkları çalışmalarla kendinden sık sık söz ettiren İBB Kültür Dairesi son üç ayda çalışmalarına daha da hız verdi. İBB'nin aylık kültür sanat bültenini elimize aldığımızda da tablo kendini belli ediyor. Ne demek istediğimiz daha çok anlaşılıyor.

Eskiden karşıt görüşleriyle öne çıkan, son daire başkanından yıllar yıllar evvel kadroya girmiş Şehir Tiyatrolarındaki bazı eski yönetmen ve oyuncular, İBB'nin yapıcı politikaları sayesinde neredeyse hükümet destekçisi kıvamına gelmiş bulunmaktadır. Buna bir örnek Yönetmen Ali Yaylı'nın verilmesinde bir sakınca yoktur.

Kültür Daire adeta Türkiye'nin ikinci kültür bakanlığı gibi çalışıyor. "Bunu da neye dayanarak söylüyorsun?" derseniz hemen şöyle söyleyelim; zamanında memleketi kasıp kavurmuş ama popüler kültür denilen illet yüzünden arka plana itilmiş tüm kült sanatkarlara sahip çıkıldığını o bültende görebilirsiniz. Üstelik eğer bu sanatçılardan birinin konserine gittiyseniz kültür merkezinin hınca hınç dolduğuna ve hem halkın hem de sanatkarın yüzündeki mutluluğa şahit olabilirsiniz.

Ücretsiz oyunlar

Sadece konser mi? Tabi ki de hayır. Yüzlerce yetişkin ve çocuk oyunu da her ay İstanbul'un dört köşesine İBB'nin desteği ile ücretsiz ulaşıyor. Yine seçilen oyunlara baktığımızda hem emektar tiyatrocular tercih ediliyor. Hem de burada bir değişik anekdot var; genç, istikbal vaat eden birçok tiyatrocunun da desteklenerek kendisini geliştirmesine izin veriliyor. Eşit bir şekilde memleketin tüm tiyatrocularına sahip çıkılıyor. Haricen bir neslin yoğrulmasına ömrünü adamış yüzlerce fikir, kültür adamı İstanbul'un dört bir yanında konferans veriyor. Konferansları da unutmamak lazım.

Bir diğer devrim ise son üç yıldır şehir tiyatrolarının repertuvarıyla hem yerli yazarların yetişmesine imkan sunduğu gibi dünyanın en seçkin eserlerini izleyicilerle buluşturuyor olmasıdır. Üstelik Avrupa tiyatrosu standartlarında yaptıkları sahnelemelerle göz dolduruyor. Çeşitli illerden kaliteli oyun seyretmek için Şehir tiyatrolarına gelen kişilerin olduğunu oyunlara gidince görüyoruz. Tabi ki bunlar çok güzel gelişmeler. Bu gelişmeler adına hem İBB Başkanı Sn. Kadir Topbaş, Kültür Daire Başkanı Sn. Abdurrahman Şen'e, Şehir Tiyatroları Müdür Salih Efiloğlu'na, Kültürel Etkinlikler Müdürü Sn. Şevket Demirkaya'ya ve Sn. Şen'in tüm ekibine kocaman bir teşekkür gerekiyor.

CRR'den Kazancı Bedih Geçti!

Galiba formül biraz öze dönmekten geçiyordu. Bu zamana kadar popüler kültürü destekleyen bir kültür anlayışından, popüler kültürü de göz ardı etmeyip fakat popüler kültürün öteye itmeye çalıştığı kült sanatçıları koruyan bir kültür anlayışına geçildi. Eskiden sadece bakanlıkların sahip çıktığı sanatkarlara hiç aksatmadan destek İBB'den geliyor. Dolayısıyla kültür devrimi yüksek, yaygın kültüre sahip sanatçıların elinden gelecekti. Onlara sahip çıkmakta devrimin ayak sesleriydi.

Son olarak gözleri yaşartan ezber bozan programlardan birisi de CRR' de yapılan rahmetli Kazancı Bedih'i anma programıydı. Üstelik bu ilk değildi. Tamburi Cemil Bey gibi u00c2şık Veysel gibi Neşet Ertaş gibi bu toprağın gerçek değerleri orada son iki yıl içerisinde anılmıştı. Cemal Reşit Rey gibi bir sahneden o ustaların anılması çok şeyi söylemiyor mu?

Pazar konserleri harika

Eski İstanbul'un unutulup giden vazgeçilmez tatlarından biriydi Pazar konserleriu2026 Şimdi tekrardan o nostalji canlanarak şehrin dört bir yanındaki kültür merkezlerinde Pazar konserleri olarak İBB tarafından hayata geçirildi. Hafta sonu gündemden, işten güçten yorulan ya da haftaya pozitif bir başlangıç yapmak isteyen, Pazar günleri kendini kültür merkezlerine atıyor. Sizce bu beklenen devrime giden yol değil mi?