Bunun üzerine, Hz. Ebu bekir yüzünü açıp şöyle dedi: Öyle değildir, şöyledir: Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte (ey insan) bu, senin kaçıp durduğun şeydir. (Kaf/19) Benim bu iki elbisemi yıkayın ve bana kefen yapın; zira diri bir kimsenin yeni elbiseye ihtiyacı ölüden daha fazladır.
Hz. Âişe (r.a) Hz. Ebubekir'in ölümü anında şu şiiri okudu: O beyazdı. Onun yüzü suyu hürmetine yağmur istenirdi. Yetimler için bahardı, dul kadınların sığınağı idi.
Bunun üzerine Hz. Ebubekir (r.a) şöyle dedi: Bu övgüye ben değil, Hz. Peygamber lâyıktır'. Ashâb-ı kirâm Hz. Ebubekir'in huzuruna girerek dediler ki: - Seni muayene edecek bir doktor çağırmıyalım mı? - Doktor bana baktı ve 'Ben dilediğimi yaparım!' dedi.
Selman-ı Fârisî (r.a) ziyaret maksadıyla Hz. Ebubekir'in huzuruna geldi ve dedi ki:.'Ey Ebubekir, bize nasihat et!' Bunun üzerine dedi ki: 'Allah dünyayı sizin için açacaktır. Sakın zarurî ihtiyacından başkasını ondan alma. Bil ki sabah namazını kılan bir kimse Allah'ın zimmetinde bulunur.
Bu bakımdan zimmetinde olduğun halde Allah'ı tahkir etme ki seni yüzüstü ateşe atmasın!' Hz. Ebubekir (r.a) hastalığı ağırlaştığında, insanlar yerine bir halife bırakmasını istediler. O da Hz. Ömer'i halife yaptı. Bunun üzerine kendisine dediler ki: - Bizim başımıza şiddetli ve katı bir kimseyi seçtin. Acaba rabbine ne cevap vereceksin? - Kullarının başına en hayırlılarını geçirdiğimi söyleyeceğim! Sonra Hz. Ömer'e haber gönderdi. Geldiğinde Hz. Ömer'e dedi ki:
Bil ki Allahın gündüz bir hakkı vardır. O hakkı gece kabul etmez. Allah'ın gece bir hakkı vardır. Onu gündüzleri kabul etmez. Farz edâ edilmedikçe Allah nafileyi kabul etmez. Kıyamet gününde terazileri ağır basanlar, ancak dünyada hakka tâbi olduklarından ve hak kendilerine ağır bastığından ötürüdür. İçinde haktan başka birşey olmayan bir mizanın ağır olması hakkın ta kendisidir. Kıyamet gününde terazileri hafif gelenlerin mizanları, ancak bâtıla tâbi olduklarından ve bâtıl onlara hafif geldiğinden ötürü hafif gelmiştir. Elbette içinde bâtıldan başka birşey bulunmayan bir terazinin kefesi hafif olur.
Allah, cennet ehlini en güzel amelleriyle belirtmiştir. Onların kusurlarından vazgeçmiştir. Bu bakımdan biri bakıp 'Ben bunlardan aşağıyım. Bunların mertebesine varamam! der.
Muhakkak ki Cehennem ehlini de en kötü amelleriyle zikretmiştir. İşlemiş oldukları amellerini yüzlerine çarpmıştır. Bu bakımdan biri çıkıp 'Ben bunlardan daha üstünüm der. Allah rahmet ve azap ayetini zikretmiş ki mü'min rahmet istesin ve azaptan kaçsın, eliyle kendisini tehlikeye atmasın, haktan başkasını Allah'tan temenni etmesin! Eğer bu nasihatimi dinleyip yerine getirirsen yanında hiçbir şey ölümden daha sevimli olmaz. Zaten nasıl olsa öleceksin. Eğer nasihatimi dinlemezsen senin için ölümden daha nefret edilecek birşey olmaz. Muhakkak ki sen ondan kurtulamazsın!
Said b. Müseyyeb der ki: Hz. Ebubekir (r.a) ölüme hazırlandığında, ashabdan bazı kimseler ona gelip dediler ki: 'Ey Rasûlullah'ın halifesi! Biz içinde bulunduğun durumu görüyoruz. Bizi azıklandır'. Bunun üzerine Ebubekir şöyle dedi: - Kim şu kelimeleri söyledikten sonra ölürse Allah onun ruhunu apaçık ufukta kılar! - Apaçık ufuk ne demektir? - Arşın önünde bir meydandır. Orada bahçeler, nehirler, ağaçlar vardır. Her gün yüz rahmet orayı kaplar. Kim şu sözü söylerse Allah onun ruhunu bu yerde kılar: Ey Allahım! Muhakkak sen mahlukâta ihtiyacın olmadığı halde onları yarattın. Sonra onları iki gruba ayırdın. Bir grubu nimet için, bir grubu da cehenem için. Beni nimet için kıl, cehennem için kılma!
Ey Allahım! Muhakkak ki sen, mahlukâtı fırka fırka yarattın Onları yaratmadan önce ayırdın. Onların kimini, şakî, kimini said, kimini sapık, kimini uysal kıldın. Günahlarımdan ötürü beni şakî kılma!
Ey Allahım! Sen yaratmadan önce her nefsin ne yapacağını biliyordun. Bu bakımdan senin ilminden kurtuluş yoktur. Beni sana itaat eden kimselerden eyle!
Ey Allahım! Sen dilemeden hiç kimsenin dileme yetkisi yoktur. Dilemeni, beni sana yaklaştırmaya vesile kıl!
Ey Allahım! Sen kullarının hareketlerini takdir ettin. Senin iznin olmadıkça hiçbir şey hareket etmez. Benim hareketimi takva üzere kıl!
Ey Allahım! Sen hayrı ve şerri yarattın. Onların her biri için edecek ihsanlar yarattın. İki kısımdan hangisi hayırlı ise beni ondan kıl!
Ey Allahım! Sen cennet ve cehennemi halkettin. Onların her biri için ehil olanı yarattın. Beni cennetinin sakinlerinden kıl!
Ey Allahım! Sen bir kavim için sapıklığı irade ettin. Onunla onların göğüslerini daralttın. Benim göğsümü iman için genişlet, imanı kalbimde süsle!
Ey Allahım! Sen işleri tedbir ettin. Onların neticelerini kendine bağladın. Beni ölümden sonra güzel bir hayatla yaşat! Beni kendine yaklaştır!
Ey Allahım! Kimin güven ve ümidi senden başkası olduğu halde sabahlar ve akşamlarsa o ziyan etmiştir. Benim güvencim ve ümidim sensin! Günahtan dönüş ve ibadete yöneliş ancak Allah'ın kudretiyledir!
Sonra Hz. Ebubekir (r.a) şöyle demiştir: 'Bütün bu söylediklerim Allah'ın Kitabı'nda vardır'.