Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Yemen'de İran destekli Husiler ile hükümete bağlı güçler arasında yaklaşık 6 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş nedeniyle büyüyen insani kriz korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, dünyanın en büyük insani krizlerinden birinin yaşandığı ülkede nüfusun yüzde 80'i insani yardım ve korumaya ihtiyaç duyuyor.
Uluslararası kurumların verilerine göre çatışmalar nedeniyle ülkedeki sağlık kuruluşlarının neredeyse yarısına yakını kapandı. Bu durum özellikle kronik hastalıkları bulunan Yemenlileri olumsuz etkiliyor.
Ülkede meşru hükümetin idaresinde olan Taiz kentinde Husilerin ablukası da hayat şartlarını daha çok zorlaştırıyor.
Kentte insani durum gittikçe kötüleşirken bu durum birçok sektörü de olumsuz etkiliyor. Sağlık sektöründe ciddi sıkıntılar yaşanan bölgede, sağlık kuruluşlarının yetersiz kalması hastaların çektiği acıları arttırıyor.
Özellikle kronik böbrek yetmezliğinden muzdarip hastalar, diyaliz makinesi eksikliği, ilaç yetersizliği, ilaç fiyatlarındaki artış, fakirlik gibi nedenlerle zorlu bir hayat mücadelesi veriyor.
Bir yandan hastalıkla diğer yandan ülkenin içinde bulunduğu insani krizle mücadele eden hastaların çektiği sıkıntılar her geçen gün katlanıyor.
Abluka altındaki Taiz kentinde tek bir ana diyaliz merkezi bulunuyor. Kentin en büyük hastanelerinden hükümete bağlı Devrim Hastanesi'ndeki bu merkez, hastalara hizmet vermekte yetersiz kalıyor.
"Diyaliz makineleri yeterli değil"
Devrim Hastanesi Diyaliz Merkezi Müdürü Fehmi el-Hanani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgedeki tek diyaliz merkezi olan kurumda yaklaşık 300 hastanın diyaliz ihtiyacı olduğunu, günde 80-88 kişinin makineye bağlandığını belirtti.
Hanani, kurumdaki diyaliz makinelerinin yeterli olmadığını belirterek, "Yeni makinelere ve şu an elimizdeki makinelerdeki bazı parçaların değişmesine ihtiyacımız var. Çok uzun süredir makineler de değişmesi gereken bazı eski parçaları da değişmedi." dedi.
"Yalnızca Taiz değil civar bölgelerden de gelen hastalar var. Hudeyde, İb ve Aden'den gelenler oluyor." diyen Hanani, yerel ve uluslararası kurumlara böbrek yetmezliği çeken hastaların ihtiyaçlarının giderilmesi için acil yardım çağrısında bulundu.
Hastaların bölgedeki tek merkez olması nedeniyle buraya yoğunlaştığını ancak çoğuna uzak olması nedeniyle ulaşım nedeniyle pek çok sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Hanani, uzaklık ve ulaşım ücretleri nedeniyle düzenli olarak gelemeyen hastalar olduğunu ekledi.
"Abluka nedeniyle köye dönmem bir günü buluyor"
Hastanedeki merkezde diyalize giren böbrek hastası Muhib Kaid de yıllardır süren savaş nedeniyle yaşadıkları sıkıntılardan bahsetti.
13 yıldır diyalize girdiğini belirten Kaid, "Savaştan önce hayat daha kolaydı. Şu an böbrek hastaları için yaşam şartları çok zorlaştı. Savaş nedeniyle fiyatları 5 kat artan ilaçları alamıyoruz. Hatta fakirlik ve fiyat pahalılığı nedeniyle tedavi için doktora bile gidemeyen böbrek hastaları var." dedi.
Kaid, ulaşım ücretlerinin dahi 4 kat arttığını bu durumun başta hastalar olmak üzere tüm halkı olumsuz etkilediğini ifade etti.
Ayrıca Husilerin kenti abluka altında tutmasının ciddi sıkıntılara yol açtığını ekleyen Kaid, "Ablukadan önce hastaneden bir saate gittiğim köye dönmem artık bir gün sürüyor. Hatta bazılarının evine varması iki günü buluyor." diye konuştu.
Taiz kırsalında yaşayan Hişam Ali Said de Devrim Hastanesi'nde diyalize girdiğini belirterek, 3 yıldır böbrek yetmezliği çektiğini, yakınında bomba patlaması sonucu sağlık durumunun daha kötüleştiğini ifade etti.
Said, aylardır maaş alamadığını, abluka nedeniyle hastaneye gidip gelmenin çok zor olduğunu, hastane yakınlarında bir yerde oturmak istediğini ancak hayat pahalılığı ve ekonomik durumların buna müsaade etmediğini söyledi.