Hümeze suresi nüzul sebebi...

Surelerin meallerinin yanında daha iyi anlayabilmek için tefsirlerine de bakmak gerekiyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiği bilmek de önemli. Peki Hümeze suresi nüzul sebebi nedir? İnsanları küçümsemenin ve kusur aramanın eleştirildiği Hümeze suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Hümeze suresinin nüzul sebebi...

Surelerin meallerinin yanında daha iyi anlayabilmek için tefsirlerine de bakmak gerekiyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiği bilmek de önemli. Peki Hümeze suresi nüzul sebebi nedir? İnsanları küçümsemenin ve kusur aramanın eleştirildiği Hümeze suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Hümeze suresinin nüzul sebebi...

Mekke döneminde inmiştir. 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demektir. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.

HÜMEZE SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? Sûrede işaret edilen kişinin kim olduğu konusunda klâsik kaynaklarda el-Ahnes b. Şerîk, Velîd b. Muğîre, Umeyye b. Halef ve Cemil b. Âmir es-Sakafî gibi kişilerin isimleri geçmektedir. Adı geçen kişilerin hepsi de benzer özelliklere sahip olduğundan, herkes kendi tanıdığı kişinin adını vermiş olabilir. Meselâ, burada nitelikleri açıklanan kişi ile Müddessir/11-30′da konu edilen kişi arasındaki benzerlik dolayısıyla, bu kişinin Velîd b. Muğîre veya Ebû Cehl olduğu ileri sürülebilir. Aynı şekilde, bizim de katıldığımız bir görüş olarak bu kişinin Kıyâmet sûresi’nde, kıyâmeti inkâr eden kişi olarak düşünülen Adiyy b. Ebî Rabia olduğu da söylenebilir. Ancak hitap genel olduğu için sûrenin hangi kişi sebebiyle indiğinin bir önemi yoktur. Sûrede malûm ve ma‘rûf kişiler değil, “malına güvenerek yaşlanmayacağını, hastalanmayacağını, ölmeyeceğini zanneden [kendini ölümden uzak gören], sorumsuz, başıboş yaşama sevdalısı” karakter yapısındaki herkes muhatap alınmıştır. Muhatap alınan bu karakterdeki insanların bir diğer niteliği de, toplumu aydınlatmaya çalışan iyi insanları, yüzlerine karşı veya arkalarından sıkıntıya sokmaya çalışan tipler olmalarıdır.

Sûreden net olarak anlaşılmaktadır ki, Kur’ân âyetleri, olayların akışına göre gelmekte, Peygamberimiz ve o’nunla birlikte olan inananlar, kendilerine karşı sinsî plânlar yapanların deşifre edilmesi sûretiyle yönlendirilmektedir. İnançsızlar ve yalanlayanlar ise; kalıbı, kafiyesi ve manası itibariyle giderek daha fazla dikkat çeken sözlerle ve şiddeti artan cezalarla tehdit edilmektedir. Yapılan uyarılarda kullanılan her sözcük, inançsız yalanlayıcıların kafalarına âdeta balyoz gibi inmekte, beyinlerine mermere kazınan yazı gibi kazınmaktadır.