Hucurat suresi nüzul sebebi...

Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Hucurat suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Hucurat suresi neden indirilmiştir? Hucurat suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Hucurat suresinin nüzul sebebi...

Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Hucurat suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Hucurat suresi neden indirilmiştir? Hucurat suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Hucurat suresinin nüzul sebebi...

Kur’ân-ı kerîmin kırk dokuzuncu sûresi. Hucurât sûresi Medîne’de nâzil oldu (indi). On sekiz âyet-i kerîmedir. Dördüncü âyet-i kerîmede geçen Hucurât kelimesinden dolayı sûreye bu isim verilmiştir. Sûrede, bir kısım ahlâk kuralları ile Peygamber efendimize ve insanların birbirlerine karşı nasıl davranacakları bildirilmektedir.

HUCURAT SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? “Ey iman edenler! Allah ve Rasulünün huzurunda önce geçmeyin.” ayetinin (1. ayet) nüzul sebebiyle ilgili olarak Buhari, Tirmizi ve diğerleri İbni Ebi Müleyke’den şöyle rivayet etmişlerdir: Abdullah b. Zübeyr İbni Ebi Müleyke’ye şu olayı haber vermiştir: Beni Temim’den bir kafile Rasul-lah’ın (s.a.) yanına gelmişti. Ebu Bekir “Ku’ka b. Mabed emir tayin edil­sin.” dedi. Hz. Ömer “Hayır, Akra b. Habis emir tayin edilsin.” deyince Hz. Ebu Bekir “Sen sadece bana muhalefet etmek istiyorsun” dedi. Hz. Ömer de “Hayır! Ben sana muhalefet etmek istemedim” diye cevap verdi. Böylece birbirleriyle tartışmaya başladılar. Bu esnada sesleri de bayağı yükselmiş­ti. İşte bu olay hakkında “Ey iman edenler! Allah ve Rasulünün huzurunda öne geçmeyin.” sözünden başlayıp “Eğer sen çıkıncaya kadar onlar sabretse-lerdi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.” sözüne kadarki ayetler na­zil olmuştur. Yani bu ayetler Kuka b. Mabed veya Akra b. Hâbis’in emir ta­yini hususunda Ebu Bekir (r.a.) ile Hz. Ömer (r.a.)’in Rasulullah’ın (s.a.) huzurunda tartışmaları hakkında nazil olmuştur.

İbni Münzir, Hasan-ı Basri’den şöyle rivayet etmektedir: Bazı kimse­ler Kurban Bayramı gününden önce kurbanlarını kesmişlerdi. Rasulullah (s.a.) onların yeniden kurban kesmelerini istedi Bunun üzerine Allah Tealâ “Ey iman edenler! Allah ve Rasulünün huzurunda öne geçmeyin.” ayetini indirmiştir.

İbni Ebi Dünya Kitabu’l-Edaha’da hadisi şu lafızlarla rivayet etmiştir: Bir kimse, kurbanını bayram namazından önce kesmişti. Bunun üzerine bu ayet nazil olmuştur.

Taberani Evsat isimli kitabında Aişe’den (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:

Bazıları Ramazan ayı girdi düşüncesiyle Rasulullah’tan (s.a.) önce oruç tutmuşlardı. Bunun üzerine Allah Tealâ “Ey iman edenler! Allah ve Rasulünün huzurunda öne geçmeyin” ayetini indirmiştir.

“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek çıkarma­yın.” ayetinin (2. ayet) nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Cerir, Katade’den yüksek sesle konuştuklarından dolayı bu ayetin indirildiğini söylemiştir.

Rivayet olunduğuna göre bu ayet Sabit b. Kays b. Şemmas hakkında na­zil olmuştur. Sabit’in kulaklarında ağırlık vardı. Bu yüzden Sabit insanlarla yüksek sesle konuşurdu. Belki de Rasulullah (s.a.) ile de konuşmuş ve sesi Rasulullah’a eza vermişti. Bu sebeple de Allah Tealâ bu ayeti indirmiştir.

“Rasulullah’ın (s.a.) yanında seslerini alçaltanlar gerçekte Allah’ın takva için seçtiği kimselerdir.” ayetinin (3. ayet) nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Cerir Muhammed b. Sabit b. Kays b. Şemmas’m şöyle dediğini ri­vayet etmektedir:

“Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarma­yın.” ayeti nazil olunca Sabit b. Kays ağlayarak yola oturmuştu. Asım b. Adiyy b. Aclan oradan geçiyordu. Ona “Niçin ağlıyorsun?” dedi. Sabit b. Kays ” Bu ayet benim hakkımda nazil oldu diye korkarım. Benim sesim çok gür ve çok yüksektir.” dedi. Bu hususu Rasulullah’a (s.a.) arzetti. Rasu-lullah (s.a.) ona dua etti ve “Övgüye lâyık bir şekilde yaşamaya, şehid ola­rak ölmeye ve cennete girmeye razı değil misin?” dedi. Sabit b. Kays “Razı­yım. Bir daha sesimi Rasulullah’ın (s.a.) sesinin üstüne asla çıkarmayaca­ğım” dedi. Bunun üzerine Allah Tealâ “Rasulullah ‘m yanında seslerini al­çaltanlar gerçekte Allah’ın takva için kalplerini seçtiği (temizlediği) kimse­lerdir.” ayetini indirmiştir. Bu hadise Buhari ve Müslim’de Enes b. Ma-lik’ten de rivayet edilmiştir.

İbni Abbas demiştir ki: “Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin se­sinden yüksek çıkarmayın.” ayeti nazil olunca Hz. Ebu Bekir (r.a.) Rasulul­lah (s.a.) ile sadece sırdaşı[6] (bir sır söylendiğindeki) gibi konuşacağına ye­min etmişti. Bu sebeple Allah Tealâ Ebu Bekir hakkında “Rasulullah’ın yanında seslerini alçaltanlar gerçekte Allah’ın takva için kalplerini seçtiği kimselerdir.” ayetini indirmiştir.

“Hücrelerin ardından seni çağıranlar (var ya) onların çoğunun akılları ermez.” ayetinin (4. ayet) nüzul sebebiyle ilgili olarak Taberani ve Ebu Ya’la hasen bir sened ile Zeyd b. Erkam’dan şöyle rivayet etmektedir:

Bedevilerden birkaçı Rasulullah’a (s.a.) ait hücrelerin (odaların) yanı­na geldiler ve “Ya Muhammed!, Ya Muhammed! diye nida etmeye başladı­lar. Bu sebeple Allah Tealâ “Hücrelerin ardından çağıranlar (var ya) onla­rın çoğunun akılları ermez.” ayetini indirmiştir.

Abdurrazzak Katade’de şöyle dediğini rivayet etmektedir:

Adamın biri Rasulullah’a (s.a.) geldi ve “Ya Muhammed! Benim birisi­ni methetmem onun için bir zinet ve gurur, kınamam da utanılacak bir le­kedir.” deyince Rasulullah (s.a.): “O şekilde olan Allah’tır.” buyurdular. Bu­nun üzerine Allah “Hücrelerin ardından seni çağıranlar (var ya) onların çoğunun akılları ermez.” ayetini indirmiştir. Tirmizi’ye göre bu rivayet mürseldir. Berâ ve başka sahabilerden merfu olarak rivayet edilen başka rivayetler de vardır. Fakat onlarda ayetin nüzul sebebi yoktur. İbni Cerir vb. de Hasan-ı Basri’den bunun bir benzerini rivayet etmiştir.

Ahmed b. Hanbel sahih bir senedle Akra b. Hâbis’ten şöyle rivayet et­mektedir:

Akra b. Habis hücrelerin ardından Rasulullah’a (s.a.) nida etmişti. Ra-sulullah (s.a.) ona cevap vermedi. Bunun üzerine Akra: Ya Muhammedi “Benim birisini övmem onun için zinet ve gurur, kötülemem de utanılacak bir lekedir.” deyince Rasulullah: “O dediğin Allah’a mahsustur.” buyurdu.

Muhammed b. İshak ve diğerleri demiştir ki: Bu ayet Beni Temim’in kabalığı hakkında nazil olmuştur. Onlardan bir heyet Rasulullah’m (s.a.) yanına gelmişlerdi. Mescide girdiler ve hücrelerin arkasından “Ya Muham­med! Yanımıza çık. Çünkü bizim övmemiz bir kimse için zinet ve gurur ve­silesi, yermemiz de bir lekedir” diye Rasulullah’ı (s.a.) çağırdılar. Rasulul­lah (s.a.) onların bağırmalarından rahatsızlık duydu ve onların yanına çık­tı. Dediler ki: Biz sana karşı övünmek için geldik Ya Muhammed! Ve onlar hakkında “Hücrelerin ardından seni çağıranlar (var ya) onların çoğunun akılları ermez.” ayeti nazil oldu.