Hollanda'da aşırı sağcı Wilders'ın seçimleri kazanması protesto edildi

Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da düzenlenen gösteride, İslam karşıtı ve aşırı sağcı Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi'nin (PVV) 22 Kasım'daki genel seçimlerde ilk sırayı alması ve aşırı sağın yükselişi protesto edildi.

Başkent Amsterdam'daki Dam Meydanı'nda toplanan grup, Hollanda'daki aşırı sağcı, ırkçı ve ayrımcı politikaları protesto ederken, Wilders liderliğindeki PVV'nin seçimi ilk sırada tamamlamasına tepki gösterdi.

Pek çok Hollandalının yanı sıra mültecilerle farklı etnik kökenlerden ve topluluklardan eylemcilerin katıldığı gösteride, "Faşizme, ırkçılığa, ayrımcılığa ve İslamofobiye hayır." mesajı verildi.

Yapılan konuşmalarda, 22 Kasım'da yapılan genel seçimlerde aşırı sağcı partilerin oylarının ciddi şekilde yükseldiğine ve bunun Hollanda toplumundaki farklı gruplar için "tehdit oluşturduğu"na dikkat çekildi.

Konuşmacılar, Hollanda'daki ayrımcı politikaların yanı sıra İsrail yönetiminin Filistinlilere yönelik apartheid uygulamalarına karşı çıkılmasını ve Gazze'ye yönelik saldırıların sonlandırılmasını istedi.

Göstericiler, "Irkçılığa hayır", "Geert=Faşist?", "Faşizm ve ırkçılığa karşı beraber" ve "Nefret söylemini durdur" yazılı dövizler taşırken, "Faşizme hayır" ve "Irkçılığı durdur" sloganları attı.

"İslamofobinin meşrulaşmasından endişe ediyorum"

Gösteriyi katılanlardan 23 yaşındaki öğrenci Lars Meijer, AA muhabirine, Wilders'in partisinin demokrasiye karşı olduğunu ve diğer partileri hainlikle suçladığını belirterek "O (Wilders) halen camileri kapatmak istiyor, Kur'an-ı Kerim'i yasaklamak istiyor. Kısacası Geert Wilders bir faşist ve biz bunu protesto etmek için toplandık." dedi.

Meijer, Hollanda'da birçok kişinin bu sonuçları desteklemediğini göstermeyi ve diğer partilere Wilders ile koalisyon hükümeti için işbirliğine gitmemeleri noktasında baskı kurmayı amaçladıklarını kaydetti.

Wilders'in başbakan olması durumunda İslamofobinin yükselmesinden endişe duyduğunu anlatan Meijer, "İslamofobinin meşrulaşmasından endişe duyuyorum. İnsanlar, hükümetimiz de böyle düşünüyor diyerek daha fazla şiddete yönelebilir." diye konuştu.

"O'nun başbakan olmasından korkuyoruz”

Göstericilerden 60 yaşındaki Roos Korste, PVV'nin birinci parti olması sebebiyle Dam Meydanı'nda toplandıklarını belirterek, "O'nun (Wilders) başbakan olmasından korkuyoruz. O başbakan olunca her şeyin daha kötüye gideceğini düşünüyoruz." ifadesini kullandı.

Elinde Wilders'in resminin sigara paketi üzerine koyulduğu ve altında "aşırılıkçı" yazan bir döviz taşıyan Korste, şunları kaydetti:

"O, ülkeyi mülteciler, diğer ırktan ve dinlerden olanlar için daha kötü bir hale getirecek. Ayrıca iklim değişikliği politikalarını da desteklemiyor ve eskiye döndürmek istiyor. Tüm ırk ve tüm dinlerden insanlar buraya hoş gelir, mülteciler buraya hoş gelir."

Wilders'in iktidarındaki tüm senaryolar kötü

Wilders'in iktidara gelmesi durumunda ortaya çıkacak tüm senaryoların kötü olduğunu ifade eden 28 yaşındaki Hollandalı Emil Bruggeman da "Wilders'ın faşist olduğunu söylemiyorum ama nefret içeren politikaları var." diye konuştu.

Bruggeman, Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) lideri Dilan Yeşilgöz-Zegerius'un, Wilders'ı koalisyon hükümetinden dışlamayacakları yönündeki beyanlarının PVV'nin oylarını arttırdığını ve Wilders'ın seçimlerdeki başarısının arkasındaki sebeplerden biri olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Koalisyon çalışmaları başladı

Hollanda'da dün açıklanan resmi seçim sonuçlara göre, İslam karşıtı ve aşırı sağcı Wilders liderliğindeki PVV 37 milletvekili, eski AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ın liderliğinde seçimlere ittifakla giren İşçi Partisi (PvdA) ve Yeşil Sol (Groen Links) 25 milletvekili ve Dilan Yeşilgöz-Zegerius liderliğindeki VVD 24 milletvekili çıkardı.

2021 seçimlerinde Hristiyan Demokratlar Birliğinden (CDA) milletvekili seçilen ve daha sonra ayrılarak yeni parti kuran Pieter Omtzigt'in lideri olduğu, ilk defa seçimlere katılan Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) 20 sandalye ile seçimlerde 4'üncü parti oldu.

Bir önceki koalisyon hükümetinde yer alan partilerinden Demokratlar 66 (D66) 24'ten 9, CDA 15'ten 5 ve Hristiyan Birlik Partisi (CU) 5'ten 3 sandalyeye düştü.

Wilders'in koalisyon görüşmelerini yürütmekle görevlendirdiği PVV'li senatör Gom van Strien, eski çalıştığı kurumda yolsuzluk yaptığına ilişkin ulusal basında çıkan haberlerin ardından istifa etmişti.

Wilders, van Strien'in yerine eski Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanı Ronald Plasterk'i görevlendirmiş ve Plasterk, koalisyon müzakereleri için seçimde ilk dört sırayı alan parti liderleriyle görüşmelere başlamıştı.

Yeşilgöz-Zegerius ve Omtzigt, Wilders'in başında olduğu bir koalisyon hükümetine girmeyeceklerine ilişkin açıklamalarda bulunurken, PVV'nin aşırı sağcı politikalarında ısrarcı olmaması durumunda diğer partilerin koalisyon hükümeti müzakerelerine katılma noktasındaki kararlarının değişmesi mümkün gözüküyor.