Hollanda’da 15-17 Mart’ta yapılacak genel seçimler yaklaşırken her seçim öncesinde olduğu gibi siyasi partilerin Türkiye’yi, Türkleri, Müslümanları ve İslam’ı seçim malzemesi olarak kullandığı açıkça görülüyor.
Ekonomiden sağlık sektörü ve eğitime, ayrımcılıktan ırkçılık ve İslamofobiye kadar birçok alanda sorunların bulunduğu ülkede seçim kampanyalarında, sosyal medyada, televizyon kanallarında ve medyada yapılan tartışmalarda bu sorunların konuşulması yerine Hollanda’da yaşayan Türkler ve Müslümanlar üzerinden siyaset yapılıyor.
Ülkede siyasi partiler, son yıllarda genel, yerel ve eyalet seçimleri öncesi aşırı sağ kesimin oylarını kazanabilmek için adeta yarışıyor ve anketlerde oy kaybı yaşadıklarında özellikle ülkedeki Türklerin ve Müslümanların üzerinden siyaset yapıyor.
Seçim malzemesi olarak kullanabilmek veya siyasette gündemi değiştirebilmek için bazı kurumlara herhangi bir toplumsal karşılığı olmayan anketler yaptırılıyor ve oradan çıkan sonuçlar ile Müslümanlar ve Türklerin geneli hakkında hükümler veriliyor.
Ülkede siyasi partiler, son yıllarda genel, yerel ve eyalet seçimleri öncesi aşırı sağ kesimin oylarını kazanabilmek için adeta yarışıyor ve anketlerde oy kaybı yaşadıklarında özellikle ülkedeki Türklerin ve Müslümanların üzerinden siyaset yapıyor. Hollanda'da siyasetin giderek aşırı sağa kayması ve aşırı sağ partilerin ve oylarının artmasından dolayı en soldaki parti bile aşırı sağ oylarını alabilmek için bu tür kirli siyasete başvuruyor.
Basına sızdırılan istihbarat raporu
15 Şubat pazartesi günü çok amatörce, devletin en önemli ve güvenli kurumlarından biri olan Hollanda Güvenlik ve Terörle Mücadele Kurumu (NCTV) tarafından basına çok gizli bir taslak rapor sızdırıldı.
Seçimlere bir ay kala dışarıya sızan taslak raporda, Hollanda'daki Türk kurumlarının "cihatçı örgütler" ile bağlantısı olduğu ve bunların ve selefilerin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklendiği iddia ediliyor. Raporda ayrıca, Erdoğan'ın Hollanda’da yaşayan Türkler ve Müslümanlar üzerinde etkisi olduğu ve onları yönlendirdiği öne sürülüyor.
Hollanda Parlamentosu’ndaki milletvekilleri, sözde yanlışlıkla dışarıya sızdırılan, en az iki bakan ve çeşitli uzmanlar tarafından değerlendirilmesi ve onaylanması gereken gizli istihbarat taslak raporu üzerinden siyaset yaptı ve bunu seçim malzemesi olarak kullandı.
Geçici Başbakan Mark Rutte’nin liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) başta olmak üzere, Demokrat 66 Partisi, İşçi Partisi, Sosyalist Parti ve Yeşil Sol Partisinin, gerçeklerden çok uzak ve henüz onaylanmamış taslak raporla ilgili hükümet tarafından acilen açıklama yapılmasını istemesi Türklerin ve Müslümanların seçim malzemesi olarak kullanıldığını apaçık gösteriyor.
Koalisyon ortağı olan D66 Partisi Milletvekili Paternotte, "Şimdiye kadar konu Türkiye ile olan bağın güçlendirilmesiyle ilgiliydi. Rapor hakkında söylenenler doğruysa, bu sefer ilk kez güvenliğimizi de tehdit eden bir çaba ile ilgili olacak" ifadelerini kullandı.
Hollanda'da "Türkiye'nin etkisinden dolayı büyük endişe" duyulması gerektiğini belirten diğer koalisyon ortağı Hristiyan Birlik Partisi (CU) lideri Jan Segers ise Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin adaylık sürecine son vermesi gerektiğini savundu.
İşçi Partisi Attje Kuiken da, demokrasinin korunması için hükümetin sert davranması gerektiğine ifade ederek, örnek olarak İslami kurumlarda verilen yaygın eğitimin daha sıkı denetlenmesi ve çevrimiçi nefret söylemlerine ve "radikal imamlara" daha sert bir yaklaşımla müdahale edilmesi gerektiğini söyledi.
Hollanda Güvenlik ve Terörle Mücadele Kurumu tarafından amatörce basına sızdırılan taslak raporda Türk hükümetine ve ülkedeki Türklere yöneltilen suçlamalar etrafındaki tartışmalar da bu eğilimin açık tezahürü.
Irkçı milletvekilinin Türkiye ile ilgili sosyal medya paylaşımları
NCTV taslak raporunun basına sızmasının ardından neredeyse her gün İslam'a ve Müslümanlara saldıran aşırı sağcı Özgürlükler Partisi'nin ırkçı lideri Geert Wilders da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk bayrağının ve DEAŞ bayrağının bulunduğu bir karikatür ile birlikte “Erdoğan terörist” yazısını paylaştı.
Ülkede Türkiye ve Türklerin seçim malzemesi olarak kullanıldığı diğer bir konu ise sözde Ermeni soykırımı iddiaları. Neredeyse her yıl ve özellikle her seçim öncesi bu iddialar Hollanda meclisine taşınıyor, oturum düzenleniyor, meclis önergesi sunularak kabul ediliyor. Bu yıl da bir hafta sonra genel seçim öncesinde mecliste düzenlenecek oturumda sözkonusu iddialar tekrar gündeme getirilecek.
Türklerin selefi akımlara yöneldiği iddiası
Milli Görüş Teşkilatlarına bağlı Hollanda İslam Federasyonu (NIF) Dış İlişkiler Başkanı Kenan Aslan, yaklaşan genel seçimle birlikte Hollanda siyasetinin maalesef Türkler ve Müslümanlar üzerinden kirli oyunlar yürüttüklerine şahit olduklarını söyledi.
NCTV’nin basına sızdırılan taslak raporunda Hollanda'da topluma yönelik faaliyetler ve çalışmalar yapan Milli Görüş’ün aslı astarı olmayan iddialarla siyaset malzemesi yapıldığını dile getiren Aslan, “Türkiye üzerinden Milli Görüş’ün selefi akıma alan açtığı asılsız bir şekilde iddia ediliyor. Bu raporu gören özellikle aşırı sağcı partiler bu konuyu hemen sahiplenerek ortamı germeye çalışıyorlar" dedi.
Hollanda Türk Federasyonu Başkanı Murat Gedik de, NCTV tarafından hazırlanan gizli raporda Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ve Hollanda'da yaşayan Türk toplumunun zan altında bırakıldığını ifade ederek, "Her ne kadar taslak bir rapor olsa da içinde yazılan asılsız iddialar kabul edilecek cinsten değil. Türk toplumunun genelinde selefi akımı sorunu yok ve bu mümkün de değil. Seçimler yaklaştıkça Türklerle ilgili ortaya atılan bu tür asılsız iddialar çoğalmakta. Daha önceki seçimlerde de buna benzer içerikle bir anket hazırlanmıştı." ifadesini kullandı.
Ülkede 15-17 Mart'ta genel seçim yapılacak. Dört partinin koalisyonundan oluşan geçici hükümetin bulunduğu ülkede bu yıl seçimlere rekor bir sayı ile 37 siyasi parti katılıyor. Bunların arasında Müslümanların kurduğu NIDA Partisi ve Hollanda'da üyelerinin çoğu Türk ve göçmenlerden oluşan Denk Partisi de bulunuyor.