Hazreti Muhammed'in vasiyeti üzerine Veysel Karani'ye hediye edilen Hırka-i Şerif'in muhafazasını üstlenen Barış Samir, dedesinin, Hırka-i Şerif için İstanbul Boğazı'nda yalı teklifini "Ben sahip değilim, sadece muhafızıyım" diyerek reddettiğini belirtti.
Hz. Muhammed'in günümüze kadar muhafaza edilen iki kıyafetinden biri olan ve miraca yükselirken giydiği hırka, Kadir Gecesi teravih namazı sonrası 03.30'a kadar Fatih'teki Hırka-i Şerif Camisi'nde ziyaret edilebilecek.
İstanbul'daki önemli kutsal emanetlerden biri olan Hırka-i Şerif'in, Veysel Karani'ye hediye edilmesinin hikayesi de oldukça ibret verici.
Veysel Karani, bir günlüğüne annesinden izin alarak, Hazreti Muhammed'i ziyaret etmek için Medine'ye gitti. Karani, şehir dışında olduğunu öğrendiği Hz. Muhammed'i göremeden annesinden aldığı iznin biteceği kaygısıyla memleketine döndü. Hazreti Muhammed, bu durumu öğrendiğinde Veysel Karani'ye çok derin bir muhabbet duydu ve hırkasının "en iyi müridim" dediği Veysel Karani'ye verilmesini vasiyet etti. Hz. Ömer ile Hz. Ali, hırkayı Yemen'in Harem köyünde yaşayan Karani'ye hediye etti.
405 yıldır sergileniyorKarani'nin vefatının ardından çocuğu olmadığı için Hırka-i Şerif, kardeşi Şehabeddin el Üveysi'ye kaldı. Kutsal emanete sahip olan Üveysi ailesi, Irak ve Güneydoğu Anadolu'da ikamet ettikten sonra burada sık sık meydana gelen çarpışmalar nedeniyle Kuşadası'na göç etti. Aile, 1611 yılında Sultan I. Ahmed'in isteği üzerine İstanbul'a geldi ve Hırka-i Şerif, reisleri Şükrullah el-Üveysi'nin Fatih'te kiraladığı evde ziyaretine açıldı.
Bu evin yetersiz kalması sebebiyle I. Abdülhamid, günümüzde Hırka-i Şerif Camisi avlusunda kalan mekana bir oda inşa ettirdi ve Hırka-i Şerif, 1780'den itibaren burada sergilenmeye başlandı. Kutsal emanet, 1847'de Sultan Abdülmecid'in inşa ettirdiği Fatih'teki Hırka-i Şerif Camisi'ne taşındı.
"Zor ama bir o kadar da şerefli bir görev"Hz. Muhammed'in vasiyeti üzerine Veysel Karani'ye emanet edilen Hırka-i Şerif'in bugünkü muhafızı, Karani'nin 59. kuşaktan torunu Barış Samir, AA muhabirine, kutsal ve onurlu görevi yerine getirmenin mutluluğunu anlattı.
Barış Samir, zor ama bir o kadar da şerefli ve onurlu bir görevleri olduğunu söyledi.
Aile olarak ellerinden geldiğince bu şerefli görevi yerine getirmeye çalıştıklarını vurgulayan Samir, Hırka-i Şerif'in her yıl olduğu gibi bu yıl da ramazanın ilk cuması ziyarete açıldığını belirtti.
Samir, Hırka-i Şerif'i, her yıl 1 milyon kişinin ziyaret ettiğini vurgulayarak, "Afrika'dan Sibirya'ya kadar dünyanın dört bir yanından insanlar, Peygamber Efendimiz ile buluşmak için buraya geliyor. Burası bir buluşma noktası gibi. Bir aşkla geliyorlar. Buna vesile olmak hem şerefli hem de güzel bir duygu." dedi.
"Hırka-i Şerif için boğazda saray teklif edildi"Hırka-i Şerif için dedesine İstanbul Boğazı'nda yalı teklif edildiğini hatırlatan Samir, "Dedem ise 'Ben sahip değilim, sadece muhafızıyım' şeklinde yanıt vermiş." dedi.
Samir, Hırka-i Şerif'in 2010'da konservasyona girdiğini hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
"Hırka-i Şerif 2010'dan itibaren özel camın içinde dünya standartlarında teşhir ediliyor. Emanetin bulunduğu camekanın içinde özel bir iklimlendirme yapıldı, sabit bir nem ve sıcaklıkta. Dışarıdan hiç hava almıyor. Periyodik olarak bakımı yapılıyor. Yoğun güvenlik önlemleri de mevcut. Hırka-i Şerif'in bulunduğu odada restore edildi, güvenlik kameraları ve yangın sensörü takıldı. Işıklandırma sistemi ise restorasyona uygun olarak yapıldı. Teknolojinin el verdiği bütün imkanları kullanıyoruz. Barış Samir, bugüne kadar Hazreti Muhammed'in iki hırkasının korunduğunu belirterek, bunlardan birininTopkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet Dairesi'nde muhafaza edilen hırka, diğerinin de ailesinin koruyuculuğunu üstlendiği Hırka-i Şerif olduğunu söyledi.