Mert Can Duman
Savaşlar her ne kadar iki ya da daha fazla ülke arasındaki bir kriz gibi görünse de etkileri ve sonuçları itibariyle günümüzde dünyanın neredeyse tamamını etkilemektedir. Şubat ayının sonuna doğru Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açıklamalarının ardından Rus ordusu Ukrayna’nın topraklarını işgal etmeye başladı. Dünya, bir anda Karadeniz’in kuzeyindeki bu savaşa odaklandı. Bu durum, dünya genelinde özellikle doğalgaz, petrol ve buğday gibi birçok emtia fiyatlarına önemli bir darbe vurdu.
EN BÜYÜK BUĞDAY İHRACATÇISI
Savaşın uzaması yeterli buğday stoku bulunmayan ya da üretimi yeterli olmayan ülkeleri gıda kriziyle karşı karşıya bırakacak gibi görünüyor. Rusya, dünyanın en büyük buğday ihracatçısı ve 2020 yılında dünya buğday ihracatının %17,61’ni tek başına karşıladığı görülüyor. Ukrayna da (%8) benzer bir şekilde en büyük 5 buğday ihracatçısı ülkeden biridir. Bu iki ülkenin buğday ihraç ettiği ülkeler, şüphesiz bu savaştan en çok etkilenecek ülkelerdir.
TÜRKİYENİN ÜRETİMİ YETERLİ
TÜİK verilerine göre son 20 yıllık Türkiye’de kullanılabilir toplam buğday üretimi 384,49 milyon ton ve yurtiçi toplam kullanım 377,15 milyon tondur. Peki, Türkiye kullandığından daha fazla buğday üretebiliyorsa neden buğday ithal ediyor? Çünkü Türkiye, buğday ithal edip buğdaydan imal edilmiş ürünleri ihraç etmektedir. Türkiye’nin en çok buğday ithal ettiği iki ülke olan Rusya ve Ukrayna (toplam buğday ithalatının %78’i) genellikle Ortadoğu ve Asya pazarına ihracat gerçekleştirmektedir. Lübnan, toplam buğday arzının %50’sini Ukrayna’dan karşılamaktayken Mısır da buğday ithalatının %85’ini bu iki ülkeden temin etmektedir. Bu yüksek oranlar ülkeleri savaştan daha sert etkilemektedir. Ülkeler buğday konusunda alternatif tedarikçiler arayışına girdi ancak ulaşım maliyetlerinin de artması ve mesafelerin uzunluğu bu durumu daha da zora sokmaktadır.
HİNDİSTAN ÇİNİ TAKİP EDİYOR
Bu krizi fırsata çevirmek isteyen ülkeler de yok değil. Hindistan yıllık yaklaşık 100 milyon ton üretimi ile Çin’den sonra dünyanın en fazla buğday üreten ülkesi konumundadır. Ayrıca Hindistan dünya buğday stokunun %9’una sahip, ancak ihracat yapmayı tercih etmemiş bugüne kadar. Çünkü yetersiz beslenme gibi sorunlara ve 1,4 milyarlık devasa bir nüfusa sahip. Hindistan geçtiğimiz ay bu krizi fırsata çevirmek için bir dizi açıklamalar yaptı ve dünyayı besleyebileceğini, yeterli stoklara sahip olduğunu belirtti. Hindistan’ın başlıca üretim alanı ve halkının geçim kaynağı hala tarım olduğu söylenebilir. Hem merkezi hem de yerel hükümetler çiftçilere su, gübre ve enerji gibi alanlarda verdiği desteğin yanı sıra yüksek taban fiyatlarıyla da üreticileri teşvik ediyor. Hindistan, Türkiye de dahil birçok ülkeyle buğday ihracatı konusunda görüştüğünü açıklamıştı. Ayrıca Mısır, geçen ay Hindistan’la buğday anlaşması imzaladı. Hindistan Başbakanı Narendra Modi iş birliği ve ticareti arttırabilmek için Mayıs ayının başında bazı Avrupa ülkelerini ziyaret etti. Modi hem ülkesine yatırım çekebilmek hem de ihracatını arttırabilmek için aynı anda birden fazla şansa sahip.
SICAKLAR HASADI ETKİLER
Hindistan için her şey olumlu gözükse de ülke tarihinin en sıcak ilkbaharını yaşıyor. Hindistan son 122 yıllık en sıcak Mart ve Nisan aylarını yaşadı. Daha da kötüsü bu sıcak hava dalgası en çok buğday hasadının olduğu Uttar Pradeş ve Racastan gibi kuzey eyaletlerini vurdu. Bu sene beklenenden daha az hasat toplanması öngörülürken bu artan sıcaklıkların da etkisiyle şüphesiz buğday hasadında problem yaşanacağı söylenebilir. Bu sıcaklıklar da şüphesiz buğday hasadını etkileyecektir. Bu sene hasadı ve fiyatları etkileyecek diğer etken de gübre olarak öne çıkmaktadır. Rusya dünyanın en büyük gübre ihracatçısı, yine savaşın etkisiyle dünya genelinde gübre fiyatları da artmış durumda. Bu defa da Hindistan gübre tedariki için alternatif girdi.
Neticede ülkeler savaşların etkisiyle yeni bir krizle karşı karşıyadır. Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte de küresel piyasada gıda gibi önemli alanları birkaç ülkeye bırakmak çok daha riskli bir hale geldi. Bu riski en aza indirmek için gıda tedarikinde Hindistan gibi alternatif ülkeler ortaya çıksa da orada da krizler mevcut. Başta Türkiye olmak üzere bazı ülkeler ticarette tedarikçilerini ve müşterilerini arttırmalı ve çeşitlendirmeli. Böylece bu kriz ortamında daha rekabet edilebilir ve sürdürülebilir bir ortam oluşabilir.