Astronomik hesaplar, hilalin gözüküp-gözükmemesi, ülkelerdeki İslam hukuku kurumlarının kararları çerçevesinde Ramazan başlangıcında yaşanan farklı görüşler nedeniyle, bu yıl Müslümanların yoğun olarak yaşadığı ülkeler ve İslam aleminde, Ramazan'ın ilk günü, 3 farklı tarih olarak belirlendi. İslam dünyası ve Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bazı ülkelerde Ramazan için ilk oruçlarını 28 Haziran Cumartesi günü tutarken, çoğunluğu oluşturan diğer kesim ise Ramazan'a dün başladı.
Asya'nın parlayan yıldızı: Malezya
31 Ağustos 1957 yılında bağımsızlığına kavuşan Malezya, kültürel mozaik yönünden zengin.
Ülkeyi hakim nüfus Malaylar yönetiyor. Resmi dil Malayca, resmi din İslam, para birimi Ringit.
Ekvator ve tropik iklimin oluşturduğu doğal seranın görüleceği en mükemmel yerlere bu seferki rotamız. Dünyaya uçuyoruz sloganı ile değişik bölgelere beldelere uçan THY Kuala Lumpura da direkt seferler düzenliyor. Tarifeli uçakla 10 saati aşkın bir uçuşla Malezya'nın idari başşehri Kuala Lumpur'da kendimizi buluyoruz. "Sizi kabile kabile yarattık. Dolaşınız ibretler alınız" diyen Rabbimizin emri ve geziniz sıhhat bulunuz diyen önderimizin sünnetine uyarak ibretler almak için yola çıktık. İklim farklı toplum farklı örf adet gelenek medeniyet mutfak ve kültürde farklı. Ama tüm arşı dünyayı evreni yaratan Rabbimizin kudret ve ihtişamı her yerde bir başka fark ediliyor. Bu farktan aldığım ibretleri de sizlerle paylaşarak yazıma başlıyorum..
Malezya ve Malayları kısaca tarihi geçmişi ile hatırlayarak başlamak doğrusu olur sanırım. Güney Doğu Asya'da ve ekvatorun hemen kuzeyinde 330 bin km kare toprak bütünlüğü olan bir coğrafa burası. Nüfus 30 milyonu geçmiş . Kuzeyinde Tayland güneyinde ise Singapur. Ülkeden ağırlıklı olarak Malaylar Çinliler ve Hindliler yaşıyor. Başka etnik gruplar olsa da sayıları oldukça az.
Malaylar ülkenin çoğunluk nüfusu ve yönetim de Malaylarda. Ülke rotasyonlu monarşi ile idare ediliyor. Kral, İngiltere'de olduğu gibi sembolik. Parlamento var. Seçimle iş başına gelen başbakan ülkeyi yönetiyor. Yönetim tamamıyla Müslümanların elinde ticareti Çinliler kimseye teslim etme niyetinde değiller. Hindliler ise Çinlilerden kalan işleri yapmakla meşguller.
Ülkeyi Malaylar yönetiyor
Deniz aşırı bir bölge olması nedeni ile farklı toplulukların ilgisini çeken bu coğrafyada önceleri Portekiz ve Hollandalıları görüyoruz. Daha sonra dünyanın her yerine ulaşarak oraları karıştırıp sömürgeleştiren İngilizler bu topraklara gelerek halkı aldatıp bu coğrafyada yerleşmişler. Üzerine güneşin batmadığı ülke unvanını alsa da çevirdiği entrikalar yüzünden bölgede bir türlü istikrar oluşmuyor ve bu kez de Japonlar bu toprakları işgal ediyorlar. Dünya kimseye kalmaz düsturu ile İkinci Dünya Savaşı'nda mağlup olan Japonya buraları gerçek sahiplerine bırakmak zorunda kalıyor. 31 Ağustos 1957 yılında bağımsızlığına kavuşan Malezya'da kültürel mozaik yönünden zengin. Ülkeyi hakim nüfus Malaylar yönetiyor. Resmi dil Malayca, resmi din İslam, para birimi Ringit.
Kalkınmayı tırnaklarıyla kazıyarak gerçekleştirmişler
Başşehir Kuala Lumpur'a yaklaştığımızı Petronas kulelerini görünce anlıyoruz. Etrafımız hala yemyeşil palmiyelerle sarılı. Şehrin nüfusu 2 milyonu aşmış ancak bir milyondan fazlada araç var. Yapılan yollar bu trafiği kaldırmadığında olsa gerek trafik İstanbulumuzu aratır nitelikte. Üstad Şevket Eygi bir ülkeye gittiğinizde bindikleri araçlara yollara binalara ve insanlara bakıp oranın notunu veriniz der. Kaldığımız süre içerisinde bu gözle de bakınca kalkınan tırnakları ile bir yerlere gelmeye çalışan bir ülke görüyorsunuz. . Rehberimiz ülkelerinde 4 mevsim olmadığını adeta tek mevsimde yaşadıklarını söylüyor. Yağmur mevsimi diye bahsettiği aylarda da sıcağa ilave olarak dinmek bilmeyen yağmurlarından bahsetti. Haziran ayında başlayan yağmurlar aralık ayında son buluyor. Ancak bu aylar dışında yağmursuz gün sayısı yine az.
Şekersiz yemek yemiyorlar
Akşam yemeği için gittiğimiz yerde yiyecek bir şey bulamadık desem doğrudur .İnanın lütfen. Malzemeler aslında aynı ama yemeklere katılan soslar ve garnitürlerle oluşturulmuş damak tadı bize oldukça yabancı. Bir defa hemen her türlü yemeğe şeker ilave ediliyor. Balık tavuk mantar çorba et fark etmiyor ve soslarda muhakkak şeker var. Damak tadınızda şeker yönünden zenginlik varsa belki tolere edilebilir. Ama ben bunu pek başaramadım sanırım. Allah'tan tropik meyveler bolda. Ekmeksiz olarak bu meyvelerle idare ederek akşamı geçiştirdik. Ülke tropik iklim olunca buğday yetişmiyor. Ekmek yerine pirinç yiyorlar ama buda bizim damak tadımıza uymadığından olsa gerek pirinç yemenin zorluğunu burada birkaç gün kaldığınızda anlayıveriyorsunuz.
Etraftaki yerliler zevkle yediklerine göre sorun bizde deyip saygı duyuyoruz. Karpuz kavun mango kivi ve farklı isimde çok sayıda tropik meyve ile karınlarımızı doyurduk. Otelimiz şehrin merkezinde ve etrafı tanımak için gecesini de merak ettiğimden sauna gibide olsa alışmalıyım mantığı ile dışarı çıktım. Hayat geceleri gündüzden daha canlı. Güneş yok ama yağmur her an bastırabiliyor. Geçen ay düşen uçağın anısına çeşitli etkinlikler yapılmış. M370 şablonu şehirde hemen her yerde göze çarpıyor. Etkinlikler dua seansları dayanışma platformu gibi sivil toplum kuruluşlarının gayretlerini her yerde görmek mümkün.
Batu Mağraları turistlerin uğrak yeri
Günün yol yorgunluğu ve ertesi günün yoğun programı olunca odamıza çekiliyoruz. Ertesi sabah yoğun sabah trafiğine dahil olmamak için programımıza biraz geç başlıyoruz. İlk durağımız Batu Mağraları... Şehre 15 km mesafedeki bu mağaralar UNESCO koruması altında. Hinduizm inancının önemli bir mekanı. Batu Mağaraları Selangor'daki Hinduizm dininin felsefi merkezlerinden birisidir. Bir Hindu tapınağı ve mabedi de içeren Batu Mağaraları özellikle her yıl gerçekleşen Thaipusam Hindu festivali esnasında binlerce Hinduyu ve turisti buraya çekmektedir.
Erbakan Hoca'nın D-8 hayali
Bu kısa giriş bilgisinden sonra orada yaşadıklarımız ve gördüklerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Uluslar arası Malezya havaalanına iner inmez tropik iklim size hoş geldiniz diyor. Tarifi zor olsa da sauna ortamı gibi düşünebiliriz bu iklimi. Havaalanında görevli memurların kıyafetlerinden buranın iklimini anlamak mümkün. İstanbul'un soğuğuna uygun kıyafetlerimizin fazlalıklarını çıkartıyoruz. Başşehir Kuala Lumpur'a doğru yola koyuluyoruz. Tropik iklime has görseller. Her yer yemyeşil. Yol boyu palmiye ağaçları. Boşuna palmiye yağı merkezi olarak anılmıyor buralar. Havaalanı şehir merkezi yaklaşık 70 km ve trafik durumuna göre bir saate yakın sürede şehir merkezine ulaşıyoruz. Üzerinde gittiğimiz otobanın özel sektör tarafından işletildiğini duyunca yönetimin işini bildiğini anlıyor insan. Zaten rehberimizin yol boyu anlattıkları da bunu doğruluyor. Sağlık ve eğitim dışı hemen her şeyi özel sektör almış ve ülke sanırım bu durumdan da kalkınmış. Hava alanı otoyollar havaray ve metro her şey özel sektörün marifeti ile ülkeyi bir baştan bir başa donatmış. Rahmetli Erbakan hocamızın D-8 üzerinde çok durmasının da sebebini anlamak için buraları görmek tanımak gerek. Ülkenin üç tarafı deniz ve Malaka Boğazı bizim Marmara denizi gibi stratejik öneme sahip. Günde 800 civarında gemi bu boğazı kullanıyor olması bölgenin stratejik önemini de hatırlatıyor.